Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Biri çıkıp anlatsa...

Kendisine göre bir dev olan Rusya'nın Devlet Başkanı Putin 'Amerika tek kutuplu dünya kuruyor' diye yakınınca insan şu dünya garip, şaşırtıcı olaylarla dolu diye düşünmez de ne yapar? Amerika'nın tek kutuplu dünya kurma çabası başlı başına ilginç bir durum ama bunu Putin söyleyince insan neresinden tutacağını şaşırıyor, açıklamayı. Gene de ilk akla gelen 'kendi düşen ağlamaz' demek oluyor...
Nasıl demez?... Putin, bu sözleri 9 Mayıs günü söyledi. O gün Rusya'nın 2. Dünya Savaşı'nda zafer kazandığı gündü. Bir Pirus zaferi miydi, orasını uzmanları söylesin ama, 1933 sularında başlayan Faşizm-Sosyalizm çatışmasında milyonlarca ölü ve bir ulusun geleceğinin yok olması pahasına rejim kurtulmuştu. Putin, şimdi o günü anarken gene askeri törenler düzenledi. Ama dikkat çeken yanı işin, Ukrayna'yı işgal etmiş Rusya'nın Batı tarafından yapayalnız bırakılmasıydı. O da Batı'ya verdi veriştirdi.

***

Biz törenlere katılmadık. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'in 24 Nisan günü Ermenistan'la birlikte hareket etmesini dile getirdi, daha önceden katılmayacağını açıkladı. Öyle bir olay yaşanmasaydı katılır mıydık, bilemem. Ama Şanghay Beşlisine girmek isteyen, Rusya'yla yoğun enerji ilişkisi içinde olan Türkiye belki de giderdi kutlamalara. Bilemem...
Bildiğim Putin'in 'kendi etti kendi buldu' diyeceğimiz bir hale düşmesidir. İçine düştüğü durumu Putin, Rusya'yı demokrasiden kopararak, orayı diktatoryal bir ülke haline getirerek yarattı. Oysa elinde o imkan vardı. Doğrudur, ekonomiyi büyüttü, Rusya bugün de korkunç sorunlarla boğuşsa bile, ülkeye iyi kötü bir takım imkanlar yarattı ama bunlar onun şimdi şikayet ettiği hususları yaşamasına engel teşkil etmedi. Hele son dönemde yer altı zenginliklerine güvenip Batı'yı büsbütün karşısına alınca ortaya 'tek kutuplu dünya' çıktı. Amerika, Batı'nın bugün de lokomotifi olma niteliğini koruyor, bütün çelişkilerine rağmen.
***

Oysa her şey farklı olabilirdi. Rusya'nın deneyeceği demokrasi, kimse kuşku duymasın ki, ekonomiyi çok daha büyütecekti.
Rusya'yı bir avuç oligarkın içe dönük ilişkilerinden koruyacaktı. Daha katılımcı bir ekonomik yapı oluşacak, servet daha geniş bir tabana yayılacak, küçük veya büyük bir orta sınıf doğacaktı. Hepsinden önemlisi, Rusya sadece doğal ve ekonomik zenginliğiyle değil, demokratik yaklaşımıyla da nüfuz alanında çok daha etkili olacaktı. OD başta olmak üzere dünyadaki güç dengesini daha etkin bir şekilde kuracaktı.
Şimdi Kırım'a saldıran, Ukrayna'yı teslim alan, Kırım'a el koyan toplumuna kan kusturan bir Putin, bütün diktatörler gibi, ekonomiyi iyi kötü düzeltip halkın en yoksul kesiminin çaresizlik teveccühünü kazansa bile ne olur? Çöken, çürüyen, yok olan bir Rusya var.
Dünyanın Putin'le bir noktadan daha fazla ilgilenmemesi bir ölçüde Batı'nın da sahip olduğu karanlık ilişkilerdense bir ölçüde de Putin sarhoşunu yıkılacağı yere kadar yürüsün diye bırakmasındandır. Ama bu pek kabul edilecek bir durum değil. Böyle bir dünya gerçekten de tek kutuplu bir dünyadır ve bu halin kendisi başlı başına bir sorundur.
Biri şu Putin'e bir gün onun da demokrasiye ihtiyaç duyacağını anlatsa...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA