Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Peki ya yüzde 52 temsil edilmezse?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Meclis açılış konuşması sırasında HDP milletvekilleri salonu terk ettiler.
Doğrusunu isterseniz HDP'lilerin tavrı ustaca bir hamleydi. Düşünsenize, MHP sıralarının en önünde oturan Tillolu şovmen ve bazı CHP'liler Erdoğan'a Çözüm Süreci üzerinden seviyesizce laf attıklarında ne yapacaklardı? Cumhurbaşkanının "Kürt kardeşlerim" sözüne bile tahammül edemeyen faşistlere verdiği ders niteliğindeki cevapları, MHP'lilerle birlikte sıralara vurarak mı protesto edeceklerdi?
Gerçi haklısınız, kafatasçıları, Çözüm Süreci'nde barış ve kardeşlik için baldıran zehri içmeyi göze alan Erdoğan'a tercih edip "MHP ile çalışırız" diyen onlardan başkası değildi. Ama herkes bir kez daha açıkça görecekti dertlerinin ne olduğunu işte.
Bu ve benzeri sahnelere şahit oldukça, samimi hislerle HDP'ye yönelen demokrat Kürt seçmenlerin ne düşündüğünü merak ediyorum.
Acaba vekilleri değil de, Erdoğan konuşurken kendileri Meclis'te olsalardı ne yaparlardı? Onlar da MHP'nin Gülen çetesinin, Sözcü gazetesinin ve CHP'li ulusalcıların Çözüm Süreci'ni başlattı diye linç etmeye çalıştığı Erdoğan karşısında bu faşist koalisyonla birlikte mi saf tutarlardı?
Yoksa Erdoğan'ı değil de, onun Meclis'te "Kürt" demesinden bile rahatsız olanları mı protesto ederlerdi? Bence b şıkkı. Zira barışı, çözümü önemsediğini söyleyen ve ruhunu bedenini Cemaat'e ya da başka vesayet odaklarına teslim etmemiş bir demokrattan aksi beklenmez. Hele hele söz konusu olan Erdoğan gibi, Kürt sorunu konusunda ezber bozup tabanın reflekslerini bu denli dönüştürme başarısı gösteren bir siyasiyse...

Varlıkları HDP'ye armağan

Bu tarz eleştirileri dile getirdiğimizde siyaseten doğruculuk müritleri hemen ayaklanıyor. "HDP'yi baraj altı mı bırakmaya çalışıyorsunuz" diye söyleniyorlar. Sosyolojik, ontolojk ve "dontolojik" olarak HDP'nin meclis dışında kamasının "caiz" olmadığını dile getiriyorlar. Hepimiz adeta, HDP için mafia usulü suskunluk kanununa uymakla yükümlüyüz.
Daha garibiyse, siyasilerin HDP'ye muhalefet hakkını sorumsuzlukla yaftalamaları. Sanki tüm rakipleri HDP'nin siyasi başarısı için çalışmak zorunda. Peki niyeymiş? Çünkü HDP barajı aşamazsa Meclis'te Kürtler temsil edilemezmiş? Bak sen! Başka partilerin Kürt vekilleri neyi temsil ediyor? HDP-PKK'nın emir komuta zincirine girmeyen Kürt ne zamandır Kürt'ten sayılmıyor.
Kaldı ki siyasi temsil dediğiniz şeyin yegâne belirleyicisi etnik aidiyet mi? Yoksa ülke adına, HDP Sözcüsünün ve PKK'lıların "baraj altında kalırsak iç savaş çıkar" tehditlerinden kaygılandıkları için mi dersiniz bu hassasiyetleri?
Bu durumda da, kentlerde eli silahlı 300- 500 "genci" mobilize etme potansiyeline sahip bir siyaseti "aman kızdırmayalım" diyerek meşrulaştırmış olmuyorlar mı?
Ayrıca her siyasi parti çok oy almak hatta rakibi silmek istemez mi? Neticede bu hedefe ulaşmak için demokratik siyasetin araçlarıyla seçmeni ikna etmek için çalışılmıyor mu? E peki sorun ne? Allah her partiye böyle konfor nasip etsin. Kimi zaman boykotla, kimi zaman da şımarıklıktan dışarıda kalmayı seçen HDP'yi meclise itekliyorlar ya. İşte o kadarcık da olsa, yüzde 52 oy alıp seçimi kazanarak tüm Türkiyelilerin Cumhurbaşkanı seçilmiş, ülkenin en meşru siyasi karakteri Erdoğan'ın temsil hakkını savunabilirler mi sizce? Bir yazılarında da halkın seçilmiş Cumhurbaşkanının siyaset ve meclis dışına itilmesinin demokratik, sosyolojik ve ontolojik risklerini anlatabilirler mi? Bence de yapamazlar bu dontolojikler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA