Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Dış politika tesirli iç bomba

Dün Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırılarından birini yaşadık. Ankara'da HDP'nin ve bazı sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği gösteride patlayan iki bomba tam 86 canımızı aldı.
Katliamın dumanı hala tütüyor. Dolayısıyla failin kim olduğuna dair peşin hükümler sadece ve sadece bu kanlı eylemi yapan teröristlerin işine yarar. Tıpkı saldırıdan dakikalar sonra sosyal medyadaki hesabında saldırıyı MİT'in yaptığına dair akla hayale sığmayacak iddialarda bulunan Can Dündar'ın ve yönettiği Cumhuriyet gazetesinin yaptığı gibi.
Ortada yitip giden 86 can varken siyasi husumeti vicdanını bastıran basına ya da "Oyum HDP'ye" diye twit atabilen Hasan Cemal'e şaşırmıyoruz.
Peki, daha ölülerimiz yerdeyken, "saldırı devletin planlı katliamıdır" diyebilen HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'a ne buyrulur? Milyonlarca oy almış bir siyasi parti liderinin bu sorumsuzluğu neyle açıklanır? Selahattin Bey ne biliyor? Yoksa son olarak bir babayı küçük kızının yanında katlettikten sonra, Ankara'daki saldırıdan hemen önce ateşkes ilan eden PKK'yı gözlerden ırak tutmak mı istiyor? Bir cevabı olduğu sanmıyorum. Peki aşağıdaki şu sorulara verecek bir yanıtı var mıdır dersiniz?
Demirtaş'ın sosyal medya danışmanının Ankara'daki patlamadan 9 saat önce attığı twitlerin anlamı nedir?
"Bomba Ankara'da patlayacak!"
Selahattin Bey'in, Karayılan'ın devlet operasyonlara devam ederse "ölümsüzler taburlarımız metropollerde harekete geçer" açıklaması üzerine geçtiğimiz günlerde yaptığı "Bodrum, Cizre'ye uzak değil" çıkışını olası katliamlar için bir ihbar olarak mı algılamalıyız? 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasındaki Suruç katliamının ardından ateşkesi bozan PKK'nın, 1 Kasım öncesindeki Ankara katliamının yaşandığı gün ateşkes ilan etmesi tesadüf müdür?
7 Haziran'dan önce HDP'nin Diyarbakır mitingine bomba koyanlar şu an hukuk önünde hesap veriyor. Demirtaş ve partisi niçin bu saldırganlar ve bağlantılarıyla ilgili suskunluk içindeler?

Olağan şüpheliler

Doğrudur, bölgede seçim yapabilme kabiliyetine sahip olan Türkiye'nin bu özelliğini yok etmek istiyorlar. 1 Kasım seçimlerinin yapılmaması ortak bir hedef. 7 Haziran'ın ardından onlarca canımızı alan PKK terörünün bu denli çığırından çıkartılmasının nedeni de buydu.
Ne var ki Ankara katliamının yalnızca bir hedefe yönelik ve yalnızca yerel dinamiklerin etkili olduğu bir terör saldırısı olarak okuyamayız.
Reyhanlı saldırısı gibi yerel tetikçilerin kullanıldığı katliamları yaşayan Türkiye'nin yanı başında ABD, Rusya ve İran gibi küresel aktörlerin dahil olduğu büyük bir savaş yaşanıyor. Ve doğal olarak Türkiye'nin bu sürece çıkarları doğrultusunda müdahil olmasının önüne geçilmek isteniyor.
İşte böylesine dönemlerde, terör saldırıları bölgede söz sahibi olmak isteyen ülkelerin gözde silahı olur. Bu saldırıyla amaçlanan da, Türkiye'yi içe odaklanmak zorunda bırakmak olabilir.

Kritik 20 gün
İktidarda anayasa gereği kurulmuş geçici bir seçim hükümeti var. Ne var ki 1 Kasım seçimlere kadar kritik 20 günlük süre son derece hayati. Hükümet, CHP, MHP ve HDP'nin muhalefetine rağmen meclisten geçirmeyi başardığı iç güvenlik paketini etkin şekilde uygulamalı.
Bir kısım medyanın tezviratlarından çekinerek güvenlik tedbirlerinden vazgeçilmemeli. Ve elbette, devlet tüm imkanlarını kullanarak Ankara katliamındaki olası güvenlik zafiyetlerine dair kapsamlı bir araştırma yapıp kamuoyu ile paylaşmalı.
Hepimizi vurdular, yasımız var, başımız sağ olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA