Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Sana ne, sana mı kaldı?

Milli Eğitim Bakanlığı'nın okulların ilk günü için önerdiği '15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma' temalı törenler ve öğrenciler için hazırlanan videolar, broşürler konuşuluyor.
Uzmanlar, içeriğin pedagojik açıdan gayet dengeli ve basit olduğu görüşünde. Neticede çocuklarımıza anlatılan, o gece vatan ve demokrasi için hep beraber ödediğimiz bedeller, şehitlerimiz, memleketin karşı karşıya kaldığı tehdit vs.
Ne var ki, 15 Temmuz'da Türk halkı olarak maruz kaldığımız tehdide rağmen hâlâ derdi küçük siyasi hesaplar olanlar, bulundukları ideolojik kafesin dışına çıkamayanlar, bu işe itiraz ediyorlar.
Yok, elbette mevzu içerik üzerine dönmüyor. O eski bildik kutuplaşma siyasetinin refleksiyle "istemezük" diye söyleniyorlar yine.
"Çocuklarımızı siyasete alet etmeyin" diyorlar. Evet, gerekçeleri ise bu faaliyeti "Ak Parti propagandası" olarak görmeleriymiş.
Anlamak gerçekten mümkün değil.
Niçin bir siyasi parti ya da grup, askeri darbeye karşı demokrasi övgüsü yapmayı "Ak Parti propagandası" diye etiketleyip kendisine haksızlık eder? Neden halkın yüzde 90'ının karşı olduğu askeri darbeye dolaylı da olsa "destek" veren bir pozisyonun içine güle oynaya girer?
Bırak senin işin mi, darbenin kötülüğünü, sivil siyasetin önemini yani demokrasiyi çocuklarımıza anlatan programlara karşı çıkmak?
Onu darbe girişimini sulandırmaya çalışan Fetullahçılar, iflah olmaz Amerikan muhipleri ya da bu çetenin fiili ortağı, gemileri yakmış PKK'lılar zaten layıkıyla yapıyor... O cephenin potansiyel oyu ortada işte.
Mantıki ve ahlaki olan, bu yükselen dalganın üzerinde sörf yapıp amasız darbe karşıtlığını kimseye bırakmamak değil mi?
Böylece hem siyasi rakibine icraatlarında muazzam meşruiyet veren bir kozu elinden almış olursun hem de "sivil siyaset bayraktarlığının" nimetlerinden sen de faydalanırsın.
Sonra da kalkıp kimse sana "genetik darbeci" falan diye öyle rahat rahat sataşamaz.
Tabii kendileri bilir. Benimkisi 15 Temmuz sonrası siyasetin yükselen niteliğine uyum sağlamaları ve sonuçta hepimizin kazanması için naçizane bir bakış açısı.

***

AB artık bir komedi
Ve Bosna Hersek artık Avrupa Birliği tam üye adayı!
Hayırlı olsun, Bosna canımız sevindik. Ama ben de haber ajansa düşünce "Ne ara" diye söylenmeden edemedim.
Zira AB, henüz geçen şubatta başvuran Bosna'yı 6-7 ayda "gereken kriterleri yerine getirdiği" için tam üye adayı kabul etmiş.
Evet, evet hani bizim ta 1963'ten beri yıllar yılı bir türlü "tam olarak yerine getiremediğimizi" söyledikleri kriterler var ya, işte ondan bahsediyor AB.
Birliğin, geçmişte de Rum kesiminin AB'ye alınması gibi çifte standartlarına şahit olmuştuk. Ne var ki bu son örneğin ardından AB kuruluş felsefesinin artık bir komedya olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

***

Trump deyip geçmeyin
"Obama DAEŞ'in kurucusu, yardımcı kurucusu da Hillary'dir."
ABD seçimlerine sayılı saatler kala Trump bu cümleyi daha sık kullanmaya başladı. Bence, yoğun bir medya operasyonuyla itibarsızlaştırılan Trump'ın bu iddialarına peşinen gülüp geçmeyin.
Zira Trump da olsa iddialar ciddi ve ABD'de kimse birbirini bu kadar rahat, espri olsun diye suçlayamaz. Göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA