Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Gel de inanma!

Bizleri kış güneşinde evlerimize kapatan korona ezberlediğimiz üzere 2020'nin başlarında Çin'den dünyaya yayılmıştı.
İlk olarak Wuhan kentinde yarasa yiyen "pisler" bu virüsü kapmış ve dünya milletlerine bulaştırmıştı. Avrupa kentlerinde gözü çekik turistlerin dövülmesinin sebebi falan buydu.
İtalya Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından yayınlanan ve geçen yıl (2019) ekim ayında ülkede görülen kanser hastalarının örneklerinde Kovid-19 antikorlarının bulunduğunu anlatan bilimsel makaleler var... Hatta koronavirüsün Mart 2019'da Barselona kanalizayon şebekesinde görüldüğüne dair deliller de. Ama boş verin, insicamımız bozulmasın şimdi...
Sonra n'olmuştu efendim...
Çin'de sokak ortasında aniden bayılıp nefessiz kalarak feci şekilde can veren insanların videoları da koronayla aynı hızda tüm dünyaya yayıldı.
Evet, dünyanın başka ülkelerinde örneklerine rastlanmayan o videolar aniden kesildi. Oyuncular da muhtemelen aldıkları paraları, bugün dünya izolasyondayken Çin'de açık açık yapılan köpük partilerinde eziyorlardır.

***

Neyse, aklıma ister istemez firari şakirtlerin köpük partisi görüntüleri geliyor ama magazin yapmayalım...
Lost dizisindeki Diğerleri'nin (The Others) yaptığı gibi, içimizden her gün birilerini alıp yok edeceği söylenen koronanın korkusu bütün dünyaya yayıldı.
Her gün kaç kişinin öldüğünü anlatan tablolar, tüm dünya televizyonlarında ekranların altına iliştirildi.
11 Nisan 2020'de bu köşede "İstanbul'da geçen sene bu zamanlar kaç kişi öldü" diye sorarak sayıları vermiştim.
Arada, ekranlarda anlatıldığının aksine, yaygın bir salgının neden olduğu ölümleri doğrulayan bir fark yoktu. Karantina nedeniyle normalde memketlerinde gömülen cenazeler de İstanbul'da gömülüyordu. Kentteki koronaya bağlı ölümlerin Anadolu'dan fazla olmasının bir nedeni de buydu. Tıpkı diğer büyük kentlerdeki gibi.
Bu sene, aramızdan bulaşıcı solunum yolu hastalığı sebebiyle ayrılanların salasını DSÖ tek tek vermeye başlamıştı, o kadar.
Derken virüs "ne olduysa" havalar ısınınca, insanlar açık havaya, güneşe çıkınca, bağışıklıkları güçlenince fazla bulaşmamaya başladı.
Tıpkı, mevsimsel sebeplere bağlı diğer solunum yolu hastalıkları gibi.
Yine bu köşede "Ben DSÖ'nün bu sene açıklayacağı gribe bağlı ölüm sayısını merakla bekliyorum. Sizce kaç olur? Sıfıra yakın mı?" şeklindeki şüphelerimi dile getirdiğimi hatırlıyorum.
Nihayet, geçtiğimiz günlerde "Bu senenin mevsimsel gribi Kovid-19" açıklaması geldi.

***

Şimdi de havaların soğumasıyla birlikte beklenildiği korona vakaları artmaya başladı...
Bu sene aniden bıçak gibi kesilseler de, DSÖ rakamlarına göre yılda 650 bin kişinin ölümüne neden olan grip (üstüne nezleyi falan da koyun) vakalarının her kış artması gibi.
Sizce eskiden, sürekli mutasyona uğradığı için aşı tutmayan grip karşısında şimdiki gibi davransaydık ne olurdu?
İnsanları evlere kapatıp havasız, hareketsiz ve moralsiz bırakıp bağışıklıklarını düşürseydik.
Hastalığa açık hale getirseydik. (Hekimler akciğer embolisinin en büyük nedeni hareketsizlik diyor.) Panikle hastaneye koşanları entübe edip bütün doğal dengelerini bozsaydık.
Hastalığı evinde oturup ilaçla bir haftada ilaçsız yedi günde atlatacak kişilere, daha sonradan "pardon zararlıymış" diyeceğimiz ne idüğü belirsiz ilaçları dayasaydık... Kolanya içip ölen bile oldu!
Acaba bu yıl koronadan öldüğü açıklanan sayılara ulaşır mıydık?
Ama tabii bu çıkıntılıkların bir önemi yok.
Zira bizim Çin aşıyı buldu bile!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA