Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ya büyüme ya da sandıkta küçülme

Geçtiğimiz hafta bir toplantıya davetli idim. Gündem, "2010'da ekonominin seyir defteri" idi. Lakin öyle olmadı... Siyasi, askeri ve hukuki konular, ekonomiyi gölgede bıraktı. Bu sıralar yerli-yabancı kimle konuşsanız soruları şöyle:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma davasına mı hazırlanıyor?
Başbakan Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliği için referandumu göze alırken blöf mü yapıyor?
Anayasa paketine AK Parti'den 330 oy bulunur mu?
Türkiye, vaktinden önce seçime gider mi?
Yüksek yargı ile Hükümet, iktidarla muhalefet arasındaki tansiyon tırmanacak mı?
Komutanlar istifayı düşündü mü?
Gelin, çıkın işin içinden... Düşünsenize bu sorulara, ekonomik krizde çırpınan Yunanistan'ın, Türkiye'de yatırım yapmış önemli bir finans grubu da yanıt arıyor. Ülkelerindeki kaybı telafi edecekleri dinamik Türk pazarında siyasi riskler yüzünden kayba uğramak istemiyor.

***

Görünen o ki sandığa vuracak dip dalga ekonomiden gelecek. Başbakan Erdoğan bu gerçeğin farkında olduğu için görünümü bozan maksatlı yorumlara tahammül edemiyor. Önümüzdeki bir yıl içinde şu veya bu tarihte seçime gidilebileceği gerçeğinden hareketle ekonomiyle ilgili şu tahminlerde bulunabiliriz:
1- Türkiye'yi yeniden enflasyon tehlikesi bekliyor. Şimdilik mevsimsel etkilerle geçiştirilse de henüz iç talebin kıpırdamadığı bu aylarda başını kaldıran enflasyon, özellikle seçime yakın tarihte Merkez Bankası ile Hükümet'i karşı karşıya getirmeye aday görünüyor.
2- Ilımlı oranda enflasyonu göze alabilen Hükümet'in büyümeden asla taviz vermeyeceği söylenebilir. Ekonomi büyümezse, oyların küçüleceğini mevcut kadrolar iyi biliyor.
3- Halen dış talepteki hafif hareketlenme ile ihracatta başlayan artış ekonomide çarkların dönmesini sağlıyor. Merkez Bankası'nın kur hedefi olmasa da ithalatı cazip hale getirecek, ihracatı vuracak döviz kuruna siyaseten izin verilmeyeceği anlaşılıyor.
4- Baharla birlikte kamu yatırımlarında düğmeye basılabilir.
Gerek istihdam etkisi gerekse cari giderler yönüyle kamunun devreye girmesi, geçici olarak piyasayı canlandırabilir.
5- IMF'nin istediği ek mali düzeltmeye bu aşamada 'evet" denilmesi ihtimal dahilinde görünmüyor. Yüzde 14'e yükselen işsizlik, durgun iç piyasa ikilemine, siyasi gerilim senaryosu da eşlik ettiğinden, vatandaşın asabını bozacak zam ve vergiler konusunda aşırı ihtiyatlı gidilecektir. Öyle ya referandum sandığına yönelen seçmene, KİT zamları ile yüklerinseniz Türk siyasi deneyiminde ne olduğu bellidir!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA