Türkiye'nin en iyi haber sitesi

OKAN MÜDERRİSOĞLU

Yeniden yapılanma ve Doğan Grubu

Seçim heyecanı sürerken Ankara'da uzman bir ekip devletin yeniden yapılandırılması üzerinde çalışıyor. İcracı bakanlıkların sayısını artırıp, devlet bakanlıklarını azaltmayı esas alan bu yaklaşım, Başbakanlık'ta şekilleniyor. Meclis tatile girmeden önce alınan yetki kapsamında bir dizi kanun hükmünde kararname hazırlanıyor. Farklı bakanlıklara dağılan kurumların tek çatı altında toplanması ve hizmette etkinlik sağlanması amaçlanıyor. Tabii devletin omurgasına neşter vurulurken yerleşik bürokrasinin, "Ben ne olacağım?" kaygısının göz ardı edilmemesi gerekiyor. Zira kurumların birleştirilmesi veya bir başka bakanlığa bağlanması çok sayıda yöneticiyi doğrudan etkileyecek. Muhtemelen, "şahsa bağlı kadro" ihdas edilerek özlük hakları korunacak. Ancak pozisyon koruma kulisi, 12 Haziran seçiminin ardından kurulacak Hükümet'i adeta kuşatacak. AK Parti, Türkiye'nin yeni siyasi merkezini inşa ettiği 8.5 yıl içinde kendi bürokrasisi ile çalışma fırsatı da yakaladı. Köklü değişimler gerçekleştirilirken bürokratlar da kendilerine çevre edindi. Demem o ki...
1- Bakanlıkları kâğıt üstünde kurgulamak mümkündür. Lakin insan faktörü ihmal edildi mi o kurgunun beklenen sonucu vermesi mümkün değildir.
2- O müsteşarlık şu bakanlığa, bu genel müdürlük öbür bakanlığa derken, hızlı iş yapılması arzulanan dönemin, umulmadık bir patinaj dönemine dönüşmesi tehlikesi mevcuttur.

***

Bürokraside, tatlı rekabet izlenimi veren, özünde çekişme barındıran olaylar hep yaşandı. Örneğin, Maliye Bakanlığı'nda merkezi denetim elemanlarının mutlak uyumu hiçbir zaman tesis edilemedi. Geçmişte birkaç kez Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve Gelirler Kontrolörlerinin yeni bir unvan ve anlayış çerçevesinde birleştirilmesi düşünüldü. Ama olmadı. Gelenekleri, yetişme tarzları değişik olduğundan vergi denetimi gibi hayati bir alanda rol üstlenen nitelikli teknisyenlerin konsolidasyonu başarılamadı. Yakın gelecekte konu yeniden ele alınmaya aday. Burada önemli olan husus, düne takılmama gereği. Müfettişler de hesap uzmanları da güzide kurulların mensupları. Onlar kadar kıymetli olan kontrolörler de yek diğerinin alternatifi değil.
Söz, Gelirler Kontrolörleri'nden açılmışken, bir hususa özellikle dikkat çekmek yararlı olacak. Son 4 yılın büyük çaplı vergi incelemelerine kontrolörler damgasını vurdu. Bunda, hesap uzmanlığının tüzel kimliğine, dışsal bağlarını kullanarak nüfuz etmeye çabalayan bazı sermaye gruplarının yarattığı olumsuz imaj da etkili oldu. Bu arada devreye giren kontrolörler fena iş çıkarmadı. Vergi inceleme tarihini yazanlar, kuşkusuz Petrol Ofisi ve Doğan Grubu dosyalarını ilginç örnekler olarak değerlendirecek. Meseleye siyasi yön kazandırmaya dönük muhtelif iddialar dillendirildiyse de bugün gelinen aşamada görülen şudur:
2008'den itibaren Gelirler Kontrolörleri'nce yürütülen incelemeler sonucunda Doğan Grubu firmalarına geçici vergi hariç 2 milyar 150 milyon lira vergi tarhiyatı yapıldı. Bu tutarın gecikme faizi hariç 32 milyon 273 bin liralık kısmında uzlaşmaya gidildi. Henüz kesinleşmemiş vergi aslı, ceza ve gecikme faizinden oluşan 3 milyar 266 milyon liralık borç için Grup, kamuoyunda torba yasa diye bilinen düzenlemeden yararlandı. Böylece Doğan Grubu'nun vergi yükümlülüğü 859 milyon liraya indi. Uzlaşmaya giren cüz'i tutarla birlikte Doğan şirketler ailesi, 891 milyon lira ödemeyi kabul etti. Doğan Grubu'nun eski şirketi Petrol Ofisi nezdinde Gelirler Kontrolörleri'nce 2007'de gerçekleşen inceleme ise milyarlık vergi kaçağına karşın varılan uzlaşma gereği 275 milyon lirada bağlanmıştı.
Özetle...
İnceleme süreçleri itibariyle eleştiriden ziyade özeleştiri yapması gereken Doğan Grubu 1.166 milyar lira vergi faturası üstlendi.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.