Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

El-insafü-nısf-üd-din (*)

Psikolojik harekât kokan, gerçekleri gizleyen, kitleleri belli hedefe yöneltmeye çalışan iddialar ortaya atıldı mı, sessiz kalamıyorsunuz! Bu iddiaların siyasal tabanda zihinleri bulandırmayı amaçladığı o kadar açık ki. Tam bu anda bir grup kalem hemen savunma pozisyonu alıyor. Sonra malum cephe, peşin hükümle "Hükümet sözcülüğü yapılıyor" edebiyatıyla karşı atağa geçiyor. Her iki durumu bilerek ve önyargı duvarlarını kıramayacağımı hesaba katarak, açık kalpler için bazı tespitleri kayda geçirmek istiyorum.
Hükümetin, dershaneleri dönüştürme kararı ile başlayan tartışma, bir gizli elin 10 yıl önceki belgeleri servis etmesiyle artık nitelik değiştiriyor. Önce şunu söyleyelim... Piyasa ekonomisinde dershaneleri doğuran şartlar ne ise tasfiyesine yol açacak ana faktör de o şartların ortadan kalkmasıdır. Lâkin hukuk devletinde, siyasal kararların düzeltilmesi her zaman mümkündür. Demokratik sistemler de siyasal kararların her seçimde test edilmesine imkân verdiği için değerlidir. Yani "İlla şöyle olacak" diye diretmek, "Olmazsa yapacağımı bilirim" edasına bürünmek kabul edilebilir değildir!


***

Şimdi, Ağustos 2004 MGK'sında imzalanan ama uygulanmayan zoraki bir planı masaya sürenlerin niyetini sorgulamaya gerek bile yok. Ancak, o imza üzerinden kafası karışmakta olanlar için hafızaların tazelenmesinde yarar var. Kabul edelim ki... Türkiye'deki vesayetin kırılmasında, "samimi demokratlar, inanç grupları, liberaller ve dış dinamikler" önemli rol oynadı. Bu demokratik değişim esasen "tek parti iktidarının dirayetli duruşu ve güçlü ekonomik temel" üzerine bina edildi. Bilhassa ekonomi sağlamlaştırılmasaydı ne vesayet odaklarının direnci aşılabilir ne de o odaklarla mücadelede kitlelerin desteğini alan yatırımlar yapılabilirdi.
Yani... 2004 yazında MGK'da devlet krizi çıksaydı, ekonomi tıpkı 2001 şartlarına dönebilecek kadar kırılgandı. Bugün, "Bizim sayemizde başardınız" diyenlerin üzerinden yine silindir gibi geçilirdi.
Tanıdığım en başarılı Maliye Bakanı olan Kemal Unakıtan, 2005 Yılı Bütçe Sunuşu'nda, Atatürk'ten ilginç bir alıntı yapmıştı: "Türk tarihi incelenirse bütün yükselme ve gerileme sebeplerinin bir ekonomi meselesinden başka şey olmadığı anlaşılır!"
Bu tespitin üzerine ne söylenebilir ki? 2004 sonundaki manzara şöyleydi:
* IMF ile zorlu bir Stand By süreci,
* Hassas ekonomik reformlar,
* AB'den tam üyelik tarihi alma çabası (17 Aralık 2004 AB Zirvesi),
* Yüzde 9'un üstünde büyüme heyecanı,
* Enflasyonu tek haneye indirme umudu...
Listeyi uzatmak mümkün. Özeti ise şudur:
"2004'teki ve sonrasındaki duruş ekonomiyi kurtarmış, sade vatandaşı korumuş, yeni Türkiye'ye kapı aralamıştır!"
(*) İnsaf, dinin yarısıdır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA