Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

İstanbul-Ankara hattında sistem-siyaset analizi

Bugün siyasetin farklı kanatlarına ve devlet kurumlarının işleyişine ilişkin çok çeşitli kaynaklardan derlediğim hususları, tespitlerime dönüştürerek aktarmak istiyorum.
Evet...
İstanbul seçimleri bitti. Bana göre seçim, siyaset alanının yeniden düzenlenmekte olduğuna dair mesajlarla sonuçlandı. Tam da bu nedenle meseleye, Ankara'dan bakmanın zamanı geldi. Bu bakış açısı hem siyaset kurumunun muhtemel hamleleri hem de bürokrasinin refleksi ile ilgili. Şimdilik en kritik konu, siyasi iradenin hükümet sistemini etkin çalıştırmasında düğümleniyor. Bilhassa atanmışların, puslu havalarda ayak sürümesi Türk siyasi tarihinin geleneksel hastalığı olarak yine karşımıza çıkıyor.
Çeyrek asır sonra İstanbul'da elde edilen netice CHP'de özgüven patlamasına yol açarken iç dengelerdeki hassasiyeti ortadan kaldırmaya yetmiyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 23 Haziran gecesi İstanbul'a giderek, sahaya sürdüğü adayın elini kaldırıp kutlamak yerine Ankara'da kalması manidardı. CHP'nin, HDP destekli belediye başkanı, İstanbul'u çok aşan manifesto içerikli konuşma yaparken Kılıçdaroğlu'nun, Genel Merkez önündeki alternatif mitingde, "Her şey benim yürüyüşümle başladı" demesi, ilerisi için not edilmesi lüzumlu bir çıkıştı.
Seçim öncesinde, HDP-İmralı-Kandil eksenindeki gerçeklerin su yüzüne vurması da önemli bir aşamaya işaret ediyordu. Kandil'deki eli kanlı terör örgütü yöneticileri açık açık "AKP ve MHP'ye kaybettireceğiz!" açıklaması yaparak CHP'nin adayına desteğini gizlemezken, bu ifadeler hiç tartışılmadı. İmralı'daki terörist başının avukatlarıyla görüşmeye başlamasını takiben son görüşmedeki mektubunun HDP eliyle karartılması girişimi de görmezden gelindi. Buna karşın, İmralı'nın mektubu deşifre olunca yığınla senaryo yazıldı. Kanımca, MHP lideri bu trafikten haberdar değildi. Olay ortaya çıkınca, terör örgütü, siyasi uzantıları ve onlarla ittifak içine girenler arasındaki kırılmanın ne anlama geldiğini yorumlamayı tercih etti. Yani... MHP'nin de AK Parti'nin de terörle mücadele pozisyonunda bir değişiklik yoktu. Olay, İstanbul seçimini aşacak şekilde, siyasi alan karışırsa yeni pozisyon üretmek isteyen HDP kuklacılarıyla bağlantılı hesapların bozulmasına odaklıydı. Bu manada, iddia edildiği gibi seçilmiş gazetecilik faaliyeti ve bilgi sızdıran yetkili/siyasi portresi ise hiçbir zaman olmadı.
AK Parti'nin, önceki günkü MYK toplantısının ilginç değerlendirmelerle geçtiğini söylemekte yarar var. Derinlemesine analizler için tekrar sahaya dönüleceği ve nabız tutulacağı anlaşılıyor. 23 Haziran okuması yapılırken seçim sonuçlarının küçümsenmesi kadar aşırı abartılması da yanlış tedavi reçeteleri yazılmasına yol açabilir. Kaldı ki AK Parti için rakiplerden kaynaklanan tehditlerden ziyade bünyesel rahatsızlıklara yönelik iyileştirici ve bütünleştirici önlemler alınması daha öncelikli. Bu nedenle, sandığın çıktılarına, isimlerin değiştirilmesi suretiyle tepki verilmesini beklemek yapısal sorunların gözden kaçırılmasına neden olabilir. 23 Haziran'ın yarattığı siyasi dalgaya ve AK Parti'den parça koparma planlarına cevap niteliği taşıyan adımların atılması, yeni hükümet sistemine ince ayarla birlikte sağlanacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA