Medya grubumuzun öncülük ettiği "İhracat Seferberliği Zirveleri" kapsamında Anadolu'nun önemli üretim ve ticaret merkezlerine gidiyor, nabız tutuyoruz. Bursa, Konya, Kayseri ve Gaziantep'ten sonra Trabzon'da da olacağız. Yerinde ve sıcak temaslar bize; reel sektörün, imalatçı ihracatçıların karşılaştığı genel sorunları yanında, uygulamadan kaynaklanan problemlerini dinleme ve çözüm ortağı olma fırsatı da veriyor. Bilhassa Ticaret Bakanı Mehmet Muş'la birebir görüşen iş insanları, küçük dokunuşlarla halledilebilecek nitelikteki meselelerin kısa sürede neticeye bağlandığını görüyorlar. Bürokrasinin çarkları arasında ezilmemek, sonuç odaklı siyasi yaklaşıma tanıklık yapmak, iş dünyasının moral katsayısını da artırıyor. Nitekim... Yatırım yapan, üreten, ihraç eden, istihdam sağlayan reel sektör temsilcilerinin anlatımları, bizler için her zaman öncelikli konuların başında geliyor.
Yakın zamandaki bir yazımda, iş âleminin en büyük isteğinin "krediye erişim" olduğunu yazmış ve Sn. Cumhurbaşkanımızın banka sahip ve yöneticilerini bir masada etrafında toplamasını önermiştim. Bu dönemde yüksek kârlar yazan bankalardan, yazım sonrasında "üzerinde düşünmeye değer açıklamalar" geldi.
***
Kanımca...***
Reel sektörü, bankacıları ve hükümet kanadını dinledikten sonra vardığım sonuçlara gelince...
Cumhurbaşkanımız, pandeminin sert koşullarından bugüne dek, piyasada çarkların dönmesini önceledi. Bence bu tercih sayesinde her türlü güçlüğe rağmen Türkiye ekonomisi ayakta kaldı.
Ekonominin büyüme dinamiğinin korunması hayati önem arz ediyor. Bu nedenle finansman politikasının yeniden ele alınması ve sihirli dokunuşlar gereği ortaya çıkıyor.
Türkiye'nin çok hassas biçimde yönettiği, bundan sonra aynı titizlikle yönetmesi zorunlu olan "cari açık finansmanı" ve "kur istikrarı" önceliği bulunuyor.
Fiyat istikrarının tesis edilmesi, elbette ekonominin birinci gündem maddesindeki yerini koruyor. Gel gör ki yeni ekonomi yaklaşımı, enflasyonun düşürülmesini cari açığın kapatılmasına, daha fazla üretim ve daha fazla ihracata dayandırıyor. İşte bu zincirin kırılmaması, ekonominin sigortasını oluşturuyor.
Hükümetin, seçici biçimde kredilendirilmesini teşvik ettiği alanlardaki fon akışının ve maliyetinin devamlı analize tabi tutulması, bankaların da bu noktada duyarlı ve işbirliğine açık olması gerekiyor.