Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Enerji fiyatları ihracat rekorlarını gölgeliyor

Bu yıl 250 milyar dolarlık ihracat hedefi koyan Türkiye, jeopolitik risklere rağmen bunu başarmak için çalışıyor. Ancak ithalat cephesindeki gelişmeler ihracattaki başarıyı gölgeliyor. Özellikle hammadde ve enerji ithalatında artış çok hızlı ve dominant

İhracat, 2021'deki rekorların ardından bu yıla oldukça hızlı bir giriş yaptı. Ocak-Mart 2021'de 50 milyar dolar olan toplam ihracat, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 20.8'lik artışla 60.3 milyar dolara yükseldi. İlk çeyrek için yeni bir tarihi rekor. Böylece 12 aylık toplam ihracat 235.6 milyar doları gördü. İhracat partnerlerimizi etkileyen jeopolitik risklere rağmen, bu yıl ihracatta 250 milyar dolara erişme ihtimalimiz halen yüksek. Ancak, ithalat cephesindeki gelişmeler ihracattaki başarıyı gölgeliyor. 2021'den faklı olarak bu yıl ithalatın artış hızı, ihracatın önünde seyrediyor.



ARA MALI İTHALATI ARTIYOR
Yılın ilk çeyreğinde toplam ithalatımız yüzde 42.1'lik artışla 86.7 milyar dolar oldu. TL'deki değer kaybının etkisiyle tüketim malı ithalatımız geriliyor ancak hammadde (ara malı) ithalatındaki artış çok yüksek ve dominant. İthalat artışında başı, enerji kalemi çekiyor. Enerji ithalatı faturamız ilk çeyrekte yüzde 188 artarak 25 milyar dolara erişti. Çeyreklik bazda baktığımızda, tarihte daha önce görülmemiş bir seviye bu. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz toplam enerji ithalatı seviyesinin yarısına üç ayda ulaştık. Petrol ve doğalgaz fiyatlarında küresel ölçekte yaşanan yüksek artış, dış ticaret dengemizi fazlasıyla sarsıyor.



KUŞBAKIŞI ENFLASYON
Enerji fiyatları bir taraftan da tüm dünyada enflasyonu körüklüyor. Öyle ki hayat pahalılığı birçok ülkede Y ve Z kuşaklarının (1970'li yılların sonu ve sonrasında doğanlar da diyebiliriz) satın alma gücünü daha önce hiç olmadığı kadar zorluyor. Maalesef Türkiye enflasyonun yıkıcı etkilerine diğer G20 ülkelerine kıyasla daha fazla maruz kalıyor. Tüketici enflasyonu yüzde 61'i görmüş durumda. Artık toplumun her kesimi öyle ya da böyle enflasyonun etkilerini hissediyor. Ama yüzde 70'lik gıda enflasyonu ve yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 99'u gören ulaştırma kalemi, enflasyonun ateşini en çok dar ve orta gelirli vatandaşların hissettiğine işaret ediyor.
Enflasyon çok katmanlı bir yapıya bürünmüş durumda. Katmanların birinde küresel gelişmelere bağlı olarak enerji, tarım ürünleri ve ara mallarında yükselen fiyatlar var. Salgın dönemindeki genişletici ekonomi politikalarının etkilerini bir başka katman olarak listeye ekleyelim. TL'deki değer kaybının neden olduğu fiyat artışları üçüncü bir katman. Beklentiler kanalının bozulması ve sağlıksız fiyatlama davranışları ise diğer katmanları oluşturuyor.
Eğer yeni bir şok dalgası enflasyonun üzerindeki katmanların sayısını artırmazsa, yılın ikinci yarısında baz etkisi kendini hafifçe hissettirebilir. Yani geçen seneden miras yüksek aylık enflasyon rakamları hesaptan çıkıp daha normale daha yakın aylık oranların devreye girmesi, enflasyondaki yükseliş trendini durdurabilir.



ÇOK KATMANLI SORUNA ÇÖZÜM
Sadece baz etkisine bel bağlamak, enflasyonda hafif ve kademeli bir düşüşün yaşanabileceği anlamına gelir. Enflasyon cephesinde sorun çok katmanlı olduğu için haliyle kalıcı bir çözüm de çok boyutlu olmaz zorunda. Dezenflasyon süreci için öncelikle küresel koşulların (tedarik zincirlerinden tutunda jeopolitik risklere kadar) normalleşmesi gerekiyor. Küresel koşullar bugün normalleşecek olsa, enflasyonu düşürücü etkiler 1 ila 3 ay arasında kendini hissettirir. TL'nin değerini makul seviyelere taşıyacak, arz-talep dengesini sağlayacak ve enflasyon beklentilerini iyileştirecek kısa ve orta vadeli politikalar işin bir başka boyutu. Bu yönde atılacak politika adımlarının etkileri 3-9 aylık süreçte görülebilir. Tabi ki bir de enflasyonla mücadelenin yapısal boyutu var. Rekabet kurallarının gözden geçirilmesi, kritik ara mallarında yerlileşme oranının artırılması, tarımda teşvik sisteminin iyileştirilmesi, yerli enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması, hal yasası… Yapısal reformların meyvelerini toplamak biraz daha uzun bir süreç. En az 12 ay sabretmek lazım. Sonuç olarak kalıcı bir dezenflasyon sürecine girmek bir taraftan küresel gelişmelere bağlıyken, bir taraftan da kendi elimizde olan faktörlerle ilintili. Çözümün çok boyutlu olması göz korkutmamalı. Sabırlı ve kararlı biçimde enflasyonla mücadele etmeliyiz. Türkiye daha önce de bu denli yüksek bir enflasyonu tek haneli rakamlara indirmeyi başardı. Bir kez daha başarabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA