Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Erkeğe "negatif ayrımcılık" yapmadan...

Kadının işgücüne katılımını yürekten destekleyen biriyim. Hatta "12 silindirli Ferrari" benzetimiyle Türkiye'nin, kadını işgücüne yeterince katmayarak "6 silindirle yol almadığını" savunanlardanım. Referandum ile Anayasalaşan kadına yönelik pozitif ayrımcılığın işe yarayabilmesi için, amacını iyi sorgulamak ve gereğini, "sürecin dinamiğine uygun" tasarlamak şart.
Amaç; halen % 26'larda olan kadının işgücüne katılımını, 2023'te % 35'e çıkarmak ise, kadın istihdamının dinamiklerini iyi okumak şart.
Sorunu "işe alımda kadına öncelik" noktasından ele alırsak, kadına pozitif ayrım yapayım derken, erkeğe negatif ayrımcılık hatasına düşebiliriz. Neticede eleman alınacak pozisyon sayısı bellidir ve kadın tercihini "prim teşviki" ile artırabilir fakat kültürel kodlarında "evi geçindirmenin ana yüklenicisi" erkeği "yasal" dayanaklarla eleyebilirsiniz.
Kadının işgücüne katılımını artırmada bu gibi yollar gerekli olmakla birlikte asla yeterli değildir.
Kadın, işgücüne neden "yeterince" katılmaz?
Geçen hafta AB Parlamentosu'na girmeyi başaran İtalyan Milletvekili Licia Ronzulli'nin bebekli eylemine tanık olduk. 35 yaşındaki Ronzulli, annelere iş yaşamında uygulanan eşitsizlikleri protesto ediyordu. Amacı, 1 aylık kızı Vittoria'nın "işgücüne katılım yaşına geldiğinde" ona "eşit davranılmasını" sağlamaktı.
Anlatmak istediğim, bir kadının işgücüne katılımında tek parametre "erkek yerine kadın tercih edilmesi" değildir.
İşyerini çalışan kadına göre tasarlamaktır.
Eğitim eşitliği sağlayarak iş yaşamında ona pozisyon zenginliği sunabilmektir.
Aile sorumluluklarının dağılımında kadına "âdil" davranabilmektir.
Biyolojik ayrımdan gelen "doğurma" ve "annelik" özelliklerine uygun şartları, işyerinde var edebilmektir.
Bebeğini bırakacak kreş bulamayan kadının işi bırakmasına göz yummamaktır.
Kadının iş yaşamında başarılı olmasının önündeki kültürel engelleri, eğitimle, örnek uygulamalarla aşabilmektir.
Özel sektörü pozitif ayrımcılığa teşvik ederken, kamu işyerlerinde "örnek uygulamalar" yaratabilmektir.
Kadını dışarıda bırakan hiçbir sistem sürdürülebilir olmaz.
Çalışma Bakanı Ömer Dinçer'in "başka teşvikler de olacak" dediği düzenlemelerin, bu doğrultuda tasarlandığını düşünmek ve ummak gereği duyuyorum.
Neticede Anayasa hükmü de olsa pozitif ayrımcılığı hayata geçirecek olan insandır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA