Bu Nevroz bayram değildi. Bu Nevroz barışın müjdecisiydi.
Diyarbakır'ın ilçelerinden, köylerinden, komşu illerden hatta Batı'dan İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin ve Avrupa'dan binlerce kişi geldi. Havayolu şirketleri ek seferler koydu. Otellerde yer kalmayınca evler konuklara açıldı.
Diyarbakır'da hava şuydu. "Artık kan dökülmeyecek. Ortalık süt liman olacak. İnsanlar huzura kavuşacak." Çünkü 40 yıldır yaşanan süreç yıpratıcıydı, bıktırıcıydı.
Diyarbakır politikada cazibe merkezi olurken ekonomik gücünü kaybetti bu dönemde. O yüzden barış sözü herkese ilaç gibi geldi. Şehre dalga dalga yayılan heyecanı hissetmemek mümkün değildi.
***
Halk, Bağlar semtindeki
120 bin metrekarelik Nevroz alanına geceden yerleşmeye başladı.
Sabahın erken saatinden itibaren üstlerinde geleneksel rengârenk Nevroz kıyafetleriyle yaşlısı genci, çoluk çocuk bayramını kutlamaya hazırdı. Nedense bayram havasıyla başlayan Nevroz sanki sıradan bir mitinge dönüştü. Bunun nedeni beklenen mektuptu. Kürtçe ve Türkçe okunan mektup alanı mutlu etmedi.
Silahlara veda ve
Kürt halkının özgürleşmesine dönük hiçbir beklentiye yanıt yoktu mektupta.
***
Küreselleşmeden kaçış yok! Nevroz alanında bile küreselleşmenin esintilerini gördük.
Alana kurulan
Barbie çadırlar, çocukların kucağındaki
Barbie bebekler...
100 milyar liralık
dört çekerlerin üzerine örtülen puşiler...
Başına sarı kırmızı yeşil bantlar takılmış
süs köpekleri ve son model arabalarıyla alana gelen
yeni zengin Kürt sosyetesi olma yolundaki genç kadınlar.
Onlar da eğlenmeye gelmişti.
Bunun yanı sıra ellerinde tencereleriyle ailece hem piknik yapanlar, hem de umuda yolculuğa çıkanlar vardı.
***
Kalabalığın dilini nasıl okumalıyız?
Kürt hareketi temelinde bir
kadın hareketi. Kadını ideolojik olarak özgürleştirdiği kesin. Ama hakların kazanımı konusunda aslında çok da fazla değişen bir şey olmadığının herkes farkında. Alandaki anneler bazen endişeli bazen sevinçliydi, erkekler ise suskun. "
Öl desen ölürüz, barış desen barışırız" diye pankart açan öfkeli gençlik dikkatimizi çekti bizim.
Bu öfke nasıl dinecek?
***
Diyarbakır'ı barışa taşıyacak itici güçlerden biri de yeni gelişen orta sınıf. Bu sınıf yaşam alanları, alışveriş merkezleri ve marka tutkularıyla dikkat çekiyor.
Diyarbakırlı iş insanı ise barış hazırlığı yapıyor. Emlak ve gayrimenkul sektöründe patlama yaşanmış. İkinci bir çıkış dalgası bekleniyor. Konut fiyatları 250 ile 750 bin lira arasında değişiyor. Bol bol alışveriş merkezi açılıyor. BİM'in 34 mağazası var. Ceylan ve Karavil ailesinin 100 milyon dolarlık alışveriş merkezi bitmek üzere.
Diğer marketleri saymayacağım. Bütün bunların özeti, un var, şeker var, helva nasıl yapılacak? Herkes tedirgin. 12 Eylül darbesiyle Diyarbakır'ı terk eden Kürt burjuvazisinin temsilcisi olan Cemilpaşalar, Ekinciler, Kılıççılar, Işıklar. Onurlar, Ceylanlar, Sinanlılar 33 yıldır memleketlerine değil çivi çakmak, uğramamışlar bile.
Bölge sermayesi bölgeye dönüyor. Sahi, Kürt burjuvazisi ne yapacak?