Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Yakın tarihe uzak Türkiye

Dünya, insanlığın geleceğini tehdit eden küresel iklim değişikliğini konuşurken biz iki haftada değişen "siyaset ikliminden" çıkacak yolu arıyoruz.
O iklimin odağında ise Kürt meselesi var.
Son 25 yıldır belki de en çok bu konuyu tartışıyoruz. Demokratik açılım süreci bu tartışmayı boyutlandırdı.
Ancak hâlâ en az bildiğimiz konu da bu.
Ne geçmişini ne de bugününü tam olarak biliyoruz. Özellikle de siyaset sınıfı kalıplar ve ezberler üzerinden yürütüyor bu tartışmayı.
Bugün sokağa çıkıp sorsak, "Kürtçe yasak mı?" diye alacağımız cevap koca bir "hayır" olur. Oysa gerçek böyle değil.
Üç gün önce Orhan Miroğlu, önceki gün de Hasan Cemal yazdı. Miroğlu hakkında 5 yıl Kürtçe konuşma yasağı var.
Yani önümüzdeki 4 yıl boyunca Miroğlu Kürtçe konuşamayacak. Nedeni Miroğlu'nun 2007 seçimlerinde seçmenlerine Kürtçe konuşma yapması...
Bugün bu gerçek bilinmediği gibi dün bu topraklarda neler yaşandığı, ne tartışıldığı da bilinmiyor.
Bu açıdan kitaplara dönmek, biraz tarihe bakmak gerekiyor. Tabii geçmişin yaralarını deşmek için değil, bilmek için.
Tıpkı Dersim örneğinde olduğu gibi.
İlk sırada Taha Akyol'un "Ama Hangi Atatürk"ü var.
Özellikle siyaset sınıfının ve Türkiye üzerine düşünenlerin bugünlere sağlıklı bakabilmesi için bu kitabı acilen okumasında yarar var. Atatürk'ün yürüttüğü siyaset üzerinden bize ne kadar "Farklı Atatürk"ler olduğu gerçeğini anlatan bir başucu kitabı. Hem klişe yaklaşımları yıkıyor hem de gerçek Atatürk'ü anlatıyor.
Bazı aydınlar ve akademisyenler sanki Kürt sorunu son dönemde ortaya çıkmış gibi davranıyor. Oysa gerçek şu ki, biz neredeyse 100 yıldır bu sorunu tartışıyoruz.
Örneğin son dönemde çok konuşulan Türkiyelilik kavramına bakalım.
Yüz yıl önce de tartışıldığını unutmuş gibiyiz.
Naci Kutlay'ın İttihat Terakki ve Kürtler isimli kitabında, İttihat Terakki'nin 4 kurucusundan biri olan Kürt Abdullah Cevdet şöyle diyor:
"Benim bu sözümden, 'ben mademki Türkiye vatandaşıyım, Kürt lisanı unutulsun, Kürtlüğüm unutulsun' dediğim anlaşılmasın. Bilakis, Kürd, Kürdçesini, Ermeni Ermenicesini hars-ü ihya etsin (geliştirsin)..."
Şimdi gelelim devlet ve toplum arasındaki güven meselesine...
"Aşiret, Mektep, Devlet" isimli Alişan Akpınar ve Eugene L. Rogan'ın birlikte yazdıkları kitapta, 1900'lü yılların başında dönemin ünlü eğitimcilerinden (adı Ankara'daki bir spor salonunda yaşıyor) Selim Sırrı Tarcan, anılarında Abdülhamit tarafından açılan Aşiret Mektepleriyle ilgili bugüne ışık tutan çarpıcı bir tespit yapıyor:
"Kısmetimde Aşiret mektebinde hocalık yapmak da varmış. Bu okul (...) tahsil yurdundan ziyade islahhane idi. Hiç unutmam, Müdür Kolağası Kamil Bey'in ilk sözü: 'Oğlum bunlar aşiret değil haşarat!' olmuştu. Okul müdürünüzün size haşarat diye baktığı bir okulda kardeşliği öğrenme şansınız var mı? Kök ve gövde olma ayrıcalığını kendisine saklayıp size dal ve yaprak olma eşitliğini önerenlere siz güvenir miydiniz? Görünen o ki, Aşiret Mektebi'nin Arnavut, Arap ve Kürt öğrencileri güvenmemeyi tercih etti..."
Şimdi elimde bir süre önce yayınlanan ve okumaya devam ettiğim bir kitap var; "Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler". Yazarı CHP yönetimine siyasi danışmanlık da yapan Prof. Dr. Ahmet Özer. Geniş hacimli bu kitapta, Türklerle Kürtlerin bin yıllık birlikteliği, Malazgirt'ten Çaldıran'a Abdülhamit döneminden günümüze önemli tarihi kavşaklarda neler yaşadıkları anlatılıyor. Özer kitabıyla ilgili şöyle diyor:
"Bu çalışma, güzel bir geleceğin yaratılması için tarihsel gerçekleri ortaya koymaya çalışırken, (...) çağdaş dünyanın bu tür sorunları nasıl çözdüğünün yol ve yöntemlerini ortaya koyarak çözüme katkı sunmaya çalışıyor."
Türkiye sorunlarını erteleyerek, görmezlikten gelerek bugünlere geldi.
Belki geçmişin üstü örtülmeseydi bugün o sorunu içinden çıkılmaz hale getiren şiddet de bu kadar etkili olmaz ve daha sivil bir çözüm yolu bulunurdu.
İyi okumalar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA