Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

'Muhteşem operasyonlar' kimin işiydi?

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesindeki 12 Eylül alt komisyonunun dinlediği eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök darbelere ilişkin bazı şeyler söyledi ama asıl söylemesi gereken Özel Harp Dairesi konusunda o da diğerleri gibi sustu. Ama susarken de önemli bir tarif yaptı.
"Soğuk savaş döneminde bir ülkenin işgal edilmesi halinde oradaki halkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi çete savaşları için organize etmek."
Şimdi dönüp Gladio'ya bakalım. Avrupa'da bir soğuk savaş vardı ve komünizme karşı bırakın çete örgütlenmesini her türlü "kirli" savaşı yürütüyordu.
İtalya'dan iki örnek bu savaşın nasıl olduğunu anlatmaya yetiyor: 1978'de dönemin Hıristiyan Demokrat Başbakanı Aldo Moro Kızıl Tugaylar adlı sol örgüt tarafından öldürüldü. Ağustos 1980'de ise Bologna tren istasyonunda patlatılan bombayla 85 kişi yaşamını yitirdi. İki eylemi de Gladio'nun yaptırdığı sonradan ortaya çıktı.
Gladio, NATO bünyesinde başta İngiltere, İtalya, Belçika olmak üzere çok sayıda ülkede vardı. Peki, Türkiye'de olmaması mümkün mü?
Bu konuya bugüne kadar iki siyasi lider değindi: Rahmetli Bülent Ecevit ve Turgut Özal. İkisi de konuya değindiler ama sonuç alamadılar. Özellikle Ecevit, Özel Harp Dairesi'nin parasının ABD tarafından ödendiğini Kıbrıs çıkarmasından sonra öğrenince şaşırdı ama ne kendisine yapılan Çiğli Suikastı'nı sonuçlandırabildi ne de o sıralarda patlayan Lockheed Uçak Skandalı'nın üzerine gidebildi.
O günkü adıyla Kontrgerilla'yı araştırdı, öğrendi ama susmak zorunda kaldı.
Rahmetli Özal ise bir adım daha ileri gitti, kendisine Kartal Demirağ isimli, Afyon Dazkırı'da yetiştirilen tetikçinin yaptığı suikastın arkasına düştü, önemli bilgiler elde etti ama o da sonlandıramadı. İşin arkasında Özel Harp Dairesi olduğunu bizzat ailesine söylemekle yetindi. Yani her "muhteşem operasyonun" arkasından hep Özel Harp'ın çıkması bir tesadüf müydü?
Hilmi Özkök'ün gerçek anlamda cevaplamadığı bu soru, Türkiye'deki demokratikleşmenin de sivilleşmenin de bamtelini oluşturuyor.
6-7 Eylül olaylarından, 1980 darbesine, Özal Suikastı'ndan 1993'teki faili meçhullere, hep aynı derin yapı şüphesi vardı.
Avrupa bu kirli yapıyla 1990'lardan sonra yüzleşti ve bir biçimde o defteri kapattı. Türkiye ancak 2007'den sonra Ergenekon ve darbe girişimleri süreciyle önemli bir adım attı ama hâlâ o derin yapıyla yüzleşmiş değil.
Ama o yol eninden sonunda açılacak ve işte o zaman Türkiye gerçek demokrasiye ulaşacak.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA