Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

İhbarcı polis çıkarsa

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, önceki gün bir basın toplantısı yaparak "paralel yapı"nın emniyet ve yargı ayağına ilişkin önemli bilgiler verdi.
Daha önce söyledikleriyle bu bilgiler bir araya getirildiğinde Türkiye'ye nasıl bir "kumpas" kurulduğu daha net anlaşılıyor.
Paralel operasyonun en önemli ayağını telefon dinlemeleri ve sahte ihbar mektupları oluşturuyor. Hanefi Avcı, polis teşkilatında bu konuları en iyi bilen müdürlerden biri olduğu için söyledikleri önemli ve anlamlı.
Avcı'nın tutuklanmasına kadar uzanan operasyonun "paralel" polisler tarafından nasıl planlandığı bir soruşturmayla bakın nasıl açığa çıktı. Soruşturma Cihan Tuğlu adıyla Eskişehir Valiliği'ne gönderilen bir ihbar mektubuyla başladı. Mektupta, Hanefi Avcı'ya yapılan operasyonda yer alan kamu görevlilerinin usulsüzlükler yaptığı iddia ediliyor ve makam odasında yapılan aramaların mahkeme kararına dayanmadığı ileri sürülüyordu.
Yani işin içinde kumpas vardı ve ihbarlar asılsızdı. Bu iddia üzerine Eskişehir'de 2010- 2012 arasındaki tüm ihbarlar incelemeye alındı. Ve ilginç bir ipucuna ulaşıldı. O ipucu 6 Ocak 2011'de Ali Tekin ismiyle 155'e yapılan ihbardı.
Ali Tekin isimli ihbarcı, saat 22.11'de polisi arıyor ve verdiği adrese Şırnak'tan 80 kilogram eroin geldiğini ve 2 saat içinde İstanbul'a sevkiyatının yapılacağını söylüyordu. İlginç bir ihbardı ama ihbarı alan polis memuru şüphelenince işin rengi değişecekti.
155 hattındaki polis şüphelenince, ihbarın yapıldığı ankesörün yerini tespit ediyor ve yakındaki ekiplerden o ihbarcıyı gözaltına almalarını istiyordu. Böylece ihbarcı Tekin, henüz ankesörlü telefonla konuşması sürerken yakalanıyordu. Asıl sürpriz de ondan sonra başlıyordu. Çünkü ihbarcı Tekin değil, İstihbarat Şube'de çalışan Başkomiser Erkan Soydan'dı.
Soydan'ın ne yaptığına gelince... İnanılmaz bir rahatlıkla "istihbari bir çalışma için şüpheli şahısları takip ettiği"ni söylüyor ve kendisini yakalayan ekibi "kimliğini deşifre etmekle" suçluyordu.
İlişkisinden o kadar emindi ki ortaya çıkan gerçek üst makamlara aktarılmasına karşın hiçbir işlem yapılmayacak ve ne yazık ki, yalan ihbarı neden yaptığı, neyi hedeflediğinin üstü örtülerek araştırılmayacaktı.
İşte bu Başkomiser Erkan Soydan'ı, daha sonra Hanefi Avcı operasyonunda görüyoruz. Avcı, son basın toplantısında bu durumu görüntülerle anlattı ve sürekli yüzünü kapatan kişinin Başkomiser Erkan Soydan olduğunu söyledi.
Peki, mahkeme kararı olmadan Soydan'ın o odada ne işi vardı? Avcı, başından beri ısrarla, Devrimci Karargâh Davası'na sokularak 15 yıl ceza almasına yol açan dinleme kayıtlarının sonradan o odaya konulduğunu iddia etti. Bu da Soydan'ın o odada neden bulunduğunu açıklamak için yeterli.
Bu iddiayı Emniyet Müdürü Engin Korkmaz ve Vali Yardımcısı Rıza Dalan da hazırladıkları soruşturma raporunda kabul ediyor ama şunu da söylemeden edemiyorlar: "Şüphelilerin bulunmasını sağlayacak deliller yok edildi."
Gördüğünüz gibi "paralel yapı" kumpası kurarken önlemini de almış. Boşuna "paralel devlet" denmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA