Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Üç vakte kadar üç partide olacaklar

Muhalefet partileri umudunu AK Parti çevresinde yaşanan iç gerginliğe bağlamış ama oradan bir şey çıkmayacağını onlar da biliyor.
Her şeye rağmen AK Parti, kendisini dönüştürmeyi bilen, yeni koşullara adapte olmayı başaran bir parti. Şu sıralarda medyanın deşmeye çalıştığı, patlamasını istediği parti içi kavganın sosyolojik zemini de yok. Çünkü arkasında hâlâ sistemin mağdur ettiği güçlü bir sosyolojik taban var ve hâlâ değişimi savunan tek parti o.
Ama muhalefet partileri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Türkiye demokrasisinin temel sorunu da bu. CHP ve MHP'nin durumuna bakın. Her iki parti de yeni toplumsal kesimlere seslenemedikleri gibi, oy aldıkları kitleyi bile tatmin edemiyor. Statükoyu korumaya kalkmanın sonucu bu. Eskiyi koruyan yeniyi kuramıyor. Bu yüzden kavga daha çok bu iki partinin içinde yaşanıyor.
Nereye savrulacaklarını, nasıl bir iç kavga yaşayacaklarını kimse kestiremiyor. CHP'de Deniz Baykal eleştirilerini sürdürüyor. Aslında o eleştiriler bir anlamda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için can simidi oldu. Çünkü birkaç koldan Kılıçdaroğlu'na yönelik ciddi bir muhalefetin ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. Fikri Sağlar'dan İlhan Cihaner'e, Battal İlgezdi'den Aykut Erdoğdu'ya, çok sayıda isim kurultay sonrası "Bu böyle gitmez" diyerek bayrak açmaya hazırlanıyordu. Ancak Baykal devreye girince, bu isimler geri adım atmak zorunda kalıp sustular. Bu sessizliğin uzun süreceğini sanmıyorum.

Tekin konuşacak mı?

Benzer bir şey Gürel Tekin'in çıkışıyla da yaşandı. Tekin, kurultayda kendisine 4 kişinin operasyon yaptığını, yapanların kimler olduğunu bildiğini söyledi ama arkası gelmedi. Daha doğrusu kamuoyuna şöyle bir vaatte bulundu: "Genel başkanımız çağırırsa bunları söylerim. Çağırmazsa ben açıklarım."
Aradan bir hayli zaman geçti, ne Kılıçdaroğlu çağırdı ne de Tekin bir açıklama yaptı. Her iki halde de CHP içi arayış sürüyor ve CHP'de müthiş bir gerilim birikiyor.
Muhalefetin MHP kanadında ise aylardır oyun içinde oyun kurgulanıyor. Bir süre önce yazdım, MHP ağırlıkla cemaatin kuşatması altında. Bir taşla birkaç kuşun vurulması hedefleniyor. Daha önemlisi, MHP üzerinden Türkiye'ye tuzak kurulmak isteniyor.
Gelelim, muhalefetin en güçlü olması gereken ama en zayıf partisi HDP'ye... İradesini Kandil'e ipotek eden HDP, yüzde 13'lük tarihi seçim başarısını heba ettiği gibi, üzerinde siyaset yaptığı sosyolojiyi de kaybetmekle yüz yüze. Bölgeyi Suriyeleştirmek isteyen Kandil'e biat eden HDP'nin bu siyasetine sadece Kürt toplumunun orta sınıfı değil, yoksul kesimleri ve partiye "tarikat" mantığıyla bağlı olan siyaset sınıfı bile içten içe karşı çıkıp isyan ediyor.
Böylece HDP, küresel desteğe rağmen dünya ölçeğinde meşruiyetini yitirirken üzerinde siyaset yaptığı Kürt sosyolojisiyle de "duygusal kopuş" yaşıyor. Değişimin öncüsü olması gereken bir parti için bundan daha hazin ne olabilir?
Türkiye demokrasisinin asıl sorunu, muhalefetin içinde bulunduğu bu kritik durum. Bu da gidişatın iyi olmadığı anlamına geliyor. Fal bakmaya gerek yok, en fazla üç vakte kadar, üç parti de dipten gelen dalgalarla sarsılacak görünüyor. Bu sarsıntıdan olumlu bir sonuç çıkması, sadece demokrasi adına değil, Türkiye adına sevindirici olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA