Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

AK Parti yine ezber bozdu

Hepimiz 24 saattir Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ne söyleyeceğini merakla bekledik. Aslında salı günkü grup toplantısında ipuçları verilmişti ama yine de siyaset bu, nasıl bir sonuç çıkacağı belirsizdi.
Davutoğlu dün öğleden sonra çıktı ve AK Parti'nin ezber bozan geleneğine uygun bir konuşma yaptı. "Bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum" dedi ve ekledi:
"Bütün arkadaşlar birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. AK Parti'nin kaderi sadece AK Parti'nin kaderi değildir, Türkiye'nin kaderidir. Ben grup konuşmasında kendimi bağladım. Bu bağlılık çerçevesinde de adımlarımı atacağım. Beş temel hukuku gözeteceğimi söylemek isterim."
Davutoğlu "beş temel hukuk" diyerek gelecekte ne yapacağına ilişkin ilkeleri de özetledi. Özellikle ilk ikisi parti içi ilişkiler açısından önemliydi:
"Birincisi Cumhurbaşkanı ile dostluğum her şeyin önünde. Cumhurbaşkanı ile son nefesime kadar kardeşlik ilişkimi sürdüreceğim.
İkinci koruyacağım hukuk partimin hukukudur. Kim ki partimizde bir gedik açmaya, partimizden yolunu ayırmaya çalışırsa onun karşısında ben olurum."
Bu siyaset dili ve yaklaşımı, siyasette az rastladığımız bir yöntem. Ayrıca önemli bir görevdeyken bunun yapılıyor olması da çok anlamlı. Bu AK Parti'nin yeni bir siyaset tarzı getirdiğini ve bu ilişki biçimiyle siyasette kuralların yeniden yazılacağını gösteriyor.
Tabii Davutoğlu'nun başbakanlık ve genel başkanlıktan böyle ayrılması, hiçbir sorun yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Birkaç aydır AK Parti'de derin bir sarsıntı yaşandığı yüksek sesle konuşulmaya başlanmıştı zaten. Birkaç ay önce Ankara'daki AK Parti Genel Merkez koridorlarını dolaşırken, parti yöneticilerinden biri şöyle diyordu: "Artık işler yürümüyor. Bu iş kongreye gider..."
Sözü edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti yönetimi ve Başbakan Davutoğlu arasında yaşanan gerilimdi. Aslında bu siyasi gerilim son iki ayda da ortaya çıkmış değil, geçmişi 20 ay önceye yani 10 Ağustos 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine dayanıyor.
Her şey AK Parti genel başkanlığına Başbakan Tayyip Erdoğan'dan sonra kim gelecek sorusuyla başlamıştı. Öne çıkan iki isim de belliydi; Binali Yıldırım mı Ahmet Davutoğlu mu? O günlerde derinden derine süren mücadele bugün açığa çıkıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gün biraz ezber bozan biraz da kendi deyimiyle "acele"yle verilen bir kararla Davutoğlu'nu tercih etmişti.
Bu karar içinde riskleri de barındırsa doğru ve cesur bir denemeydi. Ama olmadı, Birçok alanda sorun çıktı. 7 Haziran öncesi milletvekili listelerinin düzenlenmesinden bakanlar kuruluna, Dolmabahçe mutabakatından koalisyon meselesine, her konuda adı konmayan derin siyasi yaklaşımlar görüldü.
Ha bugün ha yarın düzelir denildi ama iki seçime ve iki kongreye rağmen sonuç değişmedi. Şimdi geldiğimiz noktada öyle derin bir kriz yaşanacağına dair bir işaret yok. Parti içinde yeni bir savrulma ihtimali de görülmüyor.
Çünkü bu durum biraz hızlı gerçekleşse de beklenmeyen bir sonuç değildi. Toplum birkaç aydır bu sonucu beklediği için piyasa deyimiyle satın almıştı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA