Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Kürtler kiralık katil mi?’

AK Parti, CHP ve MHP'deki iç sarsıntılar bir biçimde dışarı yansıyor ama Kandil'in gölgesinde siyaset yapan HDP'de neler olup bittiği pek bilinmiyor. Çünkü bombaların konuştuğu yerde kimse konuşamıyor. Ve oradaki siyasetsizliğin bedelini toplum çok daha ağır ödüyor. Bu yüzden HDP'nin içi bir yanardağ misali patlamaya hazır bekliyor. HDP'de toplumsal tabanı da olan üç güçten söz ediliyor:
Milliyetçi-sosyal demokrat Kürtler.
Muhafazakâr- Dindar Kürtler.
Sol- seküler ve Alevi Kürtler(Türk solcuları da bu kesim içinde).
HDP, bu üç kesimden oluşan bir koalisyon. Bu koalisyonu yöneten güç ise PKK. Burada ilginç olan PKK- HDP hattının, uzun zamandır "Sol-seküler ve Alevi" gücün siyasi aktörlerince yönetiliyor olması. Oysa Kürt sosyolojisi ağırlıkla dindar- muhafazakâr- milliyetçi biraz da sosyal demokrat. Aslında bu coğrafyada hep gördüğümüz siyasi manzara hiç değişmiyor; taban muhafazkâr tepe sol seküler.
PKK- HDP hattında da işte bu tersliğin sancısı yaşanıyor. O sancıyı daha da derinleştiren ve çekilmez hale getirense bu ekibin dayattığı "şiddet ve terör" siyaseti. Toplumun her kesimi, 7 Haziran sonrası izlenen ucube "devrimci halk savaşı" siyasetinin bedelini, binlerce insanın ölüme sürüklenmesi ve onlarca şehrin yakılıp yıkılmasıyla ödedi, ödüyor.
Pek bunun sorumlusu kim? İşte bu soruyu HDP içinde ilk soran muhafazakâr Kürtler oldu. Daha önce de birçok konuda konuşup, kenara çekilen milletvekili Altan Tan ilk kez kenara çekilmeden, şiddet siyasetinin nedenlerine ilişkin ilginç analizler yaptı ve partide bölünmenin ilk işaretini verdi.
Birkaçını sıralamakta yarar var:
"7 bin Kürt genci hayatını kaybetmişse sadece 'pardon' diyemezsiniz. Bunu görememiş ve hesaplayamamışlarsa görevi bırakmaları lazım."
"Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız şu an. Çatışma, iç savaş, devrimci halk savaşında ısrar edenlerle buna karşı olup demokratik mücadeleyi seçenlerin bir yol ayrımı olacak."
Tan, HDP'de muhafazakârların önünün açılmasını istiyor ama çok da umutlu değil:
"Muhafazakâr kitle partide etkili olursa ayrıma gerek kalmaz. Fakat bu savaş stratejisi ve ağırlıklı sol, sosyalist, seküler söylem sürerse farklı oluşumlar olabilir. Siyaset boşluk kabul etmez."
Tan'ın açıklamalarında daha çok "yeni bir parti"yle ilgili çıkışları ilgi gördü. Oysa Kübra Par'ın Habertürk'teki söyleşisinde çok daha çarpıcı bir tespit vardı ve bana göre Selahattin Demirtaş ve Kandil'i asıl öfkelendiren de oydu. Çünkü o tespit sadece muhafazakâr kesimlerin değil, kendilerini "Kürdistani" olarak niteleyen ve şiddete karşı çıkan farklı çevrelerin de hissiyatını yansıtıyordu. Soru şu: Bu bombalar kimin için patlıyor, bu insanlar niye ölüyor? PKK kimin için savaşıyor?
İşte Altan Tan'ın o çevrelerde seslendirilmesine izin verilmeyen cevabı: "Uluslararası siyasette Türkiye ile kavgası olanlar var. Türkiye'yle kavgasının ötesinde Tayyip Erdoğan'ı istemeyen, onu devre dışı bırakmak isteyen güçler var. AK Parti'yi iktidardan düşürmek isteyenler var. Bir de direkt İslam'la kavgalı olanlar var. Bunların tümü siyasi kavgalarına alet olarak Kürtleri seçti. Kürtler isyan etsin, vursun, kırsın onların amacı gerçekleşsin; sonra Türkiye'yi dizayn etsinler istediler. Peki, bunda Kürt'ün faydası ne? Erdoğan'dan nefret edenler, beyaz Türkler, sol sosyalist marjinal gruplar, ABD, İngiltere, Almanya, İran, Rusya Kürtlere ne söylüyorsunuz? Bugüne kadar İran ve Rusya'nın Suriye'deki Kürtlerle ilgili projesi yok! Tüm bu unsurlar Kürtleri kiralık katil gibi kullanmak istiyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA