Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kılıçdaroğlu neden bu kadar rahat?

CHP'deki iç kavga bugünkü Parti Meclisi'nde de bitecek gibi görünmüyor. İstanbul'da öfkeler dinmiş değil.
İl başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun istifa edip etmeyeceği meçhul. Onu "şımarık başkan" diye niteleyen Engin Altay, istifa talebinde direnecek mi yoksa iş özel görüşmelerle tatlıya mı bağlandı belli değil.
İşin en vahim tarafı adı açıklanan ilçe adaylarını, ilçe örgütlerinin benimsememesi ve kavganın sürmesi. Beşiktaş kaynıyor, ismi PM tarafından açıklanan Rıza Akpolat'ı örgüt dahil kimse kabullenmiş değil. Örgütün adaylaştırmak istediği hiçbir isim etkili olmadı. Ama Erdoğan Toprak istediği için Bahçelievler'de ilçe başkanlığı yapan biri Beşiktaş'a aday yapıldı. Oysa Beşiktaş'ta yıllarını belediyeciliğe vermiş, hatta İstanbul Büyükşehir'deki tecrübesi nedeniyle genel merkez tarafından CHP'nin birçok ilçe belediyesine destek olmak için görevlendirilen Leyla Ünver hiç hesaba katılmadı. Neden acaba?
Kadıköy'e gelince onlar da diken üstünde... Yeni aday Şerdil Dara Odabaşı 30 oyla seçildiği için hukuken tartışmalı. Yeniden seçilmesi zor deniyor.
Ataşehir'e Battal İlgezdi'nin, Bakırköy'e Bülent Kerimoğlu'nun yeniden atanması da tepkiyle karşılandı. Öfke dinmiyor.
Şişli, Maltepe, Adalar ve Sancaktepe örgütleri isyanları oynuyor. Tablo birebir olmasa da başta İzmir olmak üzere diğer il ve ilçelerde de benzer bir sarsıntı yaşanıyor.
Garip olan CHP'de yaşanan bu kargaşa ve koltuk kavgasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun halkın gözünün içine baka baka, "parti içi demokrasi" olarak yorumlaması.
Oysa gerçeğin böyle olmadığını en iyi CHP'liler biliyor. İşin adı belli; koltuk kavgası... Ortada ne siyasi bir ayrılık var ne de ideolojik bir yaklaşım farkı.
Bunun müsebbibi de Kılıçdaroğlu'nun bizzat kendisi. Kafasındaki her şeyi adım adım hayata geçirdi. Tabloyu anlamak için sadece birkaç örnek yeterli.
İstanbul'a Ekrem İmamoğlu'nun, Ankara'ya Mansur Yavaş'ın, İzmir'e Tunç Soyer'in Ataşehir'e Battal İlgezdi'nin, Beşiktaş'a Rıza Akpolat'ın ve Bakırköy'e Bülent Kerimoğlu'nun atanacağı başından beri belliydi.
Kamuoyu yoklamaları, adayların PM'de oylanması tamamen göstermelik... Aynı şey diğer il ve ilçelerde de oldu. Kendi belirlemediği yerleri de "Seçim sonrası sorun çıkartmayacak siyasi aktörler" arasında paylaştırdı.
CHP içi kavga da onlar arasında yaşandı. Bunu da Kılıçdaroğlu keyifle izledi. Bu mu parti içi demokrasi?
CHP'de olanların demokrasiyle ilişkisi olmadığı gibi siyasetle de ilişkisi yok. CHP, özel bir siyaset mühendisliğiyle ilmik ilmik dizayn ediliyor.
Buna da bırakın Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki aktörleri, kapsama alanı dışına çıkmış ama parti içinde kalan Muharrem İnce, Selin Sayek Böke hatta Gürsel Tekin ve Cemal Canpolat bile itiraz etmiyor, edemiyor. Hepsi de "Bana bir şey düşer mi?" diye bekliyor. Aday olsalar sesleri çıkmayacak.
Şimdi Kılıçdaroğlu'nun önündeki tek engel, geleceğin genel başkanlığına hazırlanan Oğuz Kaan Salıcı. Onu da Kaftancıoğlu ile birlikte elimine edeceği söyleniyor.
Baykal'ı, Önder Sav'ı, İnce'yi Sarıgül'ü, Böke ve Gürsel Tekin'i elimine etmiş Kılıçdaroğlu, Salıcı'yı mı edemeyecek? Yakında o da gider.
Peki, bütün bunları Kılıçdaroğlu nasıl başarıyor?
Kılıçdaroğlu'nun şansı ve bu işin en acı tarafı, adlarını saydığımız kelli felli siyasi aktörlerin hiçbirinin topluma veya CHP tabanına umut veren farklı bir siyaset üretmemesi. Bu yüzden tabanda ve toplumda bir karşılıkları yok. Kılıçdaroğlu da istediği gibi oynuyor ve çok rahat...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA