Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

104 amiralden ABD elçiliğine giden var mı?

Emekli amirallerin, ABD'nin tartışılmasını istediği Montrö'yü gece yarısı muhtıra gibi bildiri yayınlayarak tartıştırmaları, ister istemez soru işaretlerine yol açtı. Açtı, çünkü emekli amiraller, Montrö'den çekilmenin "Marmara Denizi'ni ayran yapmak" kadar zor olduğu söylenmesine rağmen bunu "görev" addedip gece yarısı işe koyuldular.
İşin bir ayağında Kanal İstanbul'u siyasi yolculuğuna basamak yapmak isteyen yerel bir siyasetçi var, öteki ayağında ise bu Montrö'nün tartışılmasını isteyen ABD.
Bu gerçeği amirallerin bildirisi çok açık biçimde ortaya koyuyor. O bildiride amirallerin tek kaygılarının "Montrö"den çekilmek olmadığı da çok açık. Eğer öyle olsaydı, ne gece yarısı yayınlarlardı ne de Montrö ve Kanal İstanbul'un yanına, Atatürk ilkeleriyle ilgili yalanlar ve 28 Şubat postmodern darbe öncesini hatırlatan şüpheli "sarıklı amiral" iddiaları eklenirdi.
Geriye dönüp bakın, bu tablo dünden bugüne bütün darbelerin öncesini hatırlatıyor. Tipik bir ABD operasyonu...
Hatırlayın, darbe dinamiğini harekete geçirmek için solcu 9 Martçıları heveslendirip 12 Martçılara darbe yaptırdıkları gibi. Darbesever sosyalistler öyle bir havaya sokulmuştu ki, 12 Mart Muhtırası'na başta DİSK ve Dev-Genç olmak üzere bütün sol destek verdi. Gerçeği sonra fark ettiler.
Bu yüzden bugün ABD, ulusalcı emekli subaylar veya CHP'nin yan yana gelmesi kimseyi şaşırtmasın. Zaten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "küreselci dostlar" diyerek bunu açık etmişti.
Anlayacağınız, FETÖ'den umudunu kesen ABD'nin yeni dostları görev başında.

ABD'NİN AMACI, RUSYA İLE KRİZDEN FAYDALANMAK
Şimdi buraya bir nokta koyup önceki günkü yazıma dönelim. O yazıda "ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, 2015 yılında CHP'li Onur Öymen ile ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hüseyin Bağcı'yı davet ederek, 'Biz Montrö'yü gündeme getirip tartışılmasını istiyoruz, siz ne dersiniz?' diye fikir sormuşlar" demiştim.
Öymen'in cevabını yazmıştım. Dün de telefonda Prof. Bağcı'yla konuştuk.
Prof. Bağcı, önce bir tespit yaptı: "Bilgi doğru. Bizi davet ettiler ve bize yazdığınız gibi 'Montrö'yü tartışmaya açarsak nasıl bir tepki gelir?' diye sordular. Ben de Onur Öymen gibi 'Bu anlaşma Türkiye'nin tabusudur' dedim. Bir anlamda entelektüel ve siyasi nabız yoklamasıydı bu."
Araya girip sordum, peki ABD neden o tarihte böyle bir girişimde bulundu?
"O günleri hatırlayın, Kırım'ın ilhakı meselesi vardı. Türkiye ile Rusya'nın arası da uçak krizinden dolayı açıktı. Rusya ile ilişkiler kötüleşirse böyle bir kriz zamanında 'Acaba Türkiye bir esneklik gösterebilir mi?' diye bir beklentileri vardı. Bana göre, böyle bir durumda Rusya savaş bile açabilir. O nedenle bu iş zor. Bu durumdan Türkiye değil, ABD, İngiltere ve Fransa kazançlı çıkar."
Prof. Bağcı son dönemde çok tartışılan "uluslararası anlaşmalardan çekilme" konusuna da değindi:
"Bu tartışma gazetecilerin 'tuzak soru' dedikleri bir soru nedeniyle ortaya çıktı. Teorik olarak evet çekilir. Zaten uluslararası anlaşmalar ihlal edilmek üzere yapılır. Mesela 1945'te Sovyetler bizimle yapılan anlaşmayı tek taraflı iptal etti. ABD bugüne kadar 3500 anlaşmadan tek taraflı çekildi. Montrö için böyle bir ortam yok ama Montrö bugün de yarın da sorun olmaya devam edecek."
Prof. Bağcı'ya göre, ABD'li yetkililer, "entelektüel ve siyasi nabız yoklaması" yapıyordu. Peki, aynı ABD'li yetkililer işin askeri ayağı için de yoklama yaptılar mı? Merak ediyorum, imzacı 104 amiralden ABD Büyükelçiliği'ne giden oldu mu?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA