Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Diyarbakır’la olan kavlimizi yenilemeye geldik’

Uzun bir aradan sonra Başkan Erdoğan'ın Diyarbakır'da "çözüm süreci"ni merkeze alan konuşması siyasette ciddi bir dalgalanmaya yol açtı. "Acaba yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?" diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun nedeni de konuşmanın zamanlaması.
Zamanlama önemli; çünkü konuşma, teröre karşı içeride ve dışarıda verilen başarılı bir mücadelenin üzerine geldi.
Başta Diyarbakır olmak üzere Kürt anaların başlattığı güçlü bir sivil hareketin devrede olduğu bir zeminde yapıldı. Dahası şiddetle arasına mesafe koyamayan HDP içinde arayışların olduğu, hatta Ayhan Bilgen'in açık açık yeni bir partiden söz ettiği günlerde gerçekleşti.
Tabii buna, giderek nefes almakta zorlanan, sıkışan Kandil baronlarının; "sokağa inin" feryatlarının çoğaldığını da eklemek gerekir.
Başkan Erdoğan işte bu siyasi zeminde Diyarbakır'da Kürtlerle buluşuyor ve samimiyetle onlara yüreğini açıyordu.
"Her türlü riski göze alarak başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın dedik, yeter ki akan kan dursun dedik, yeter ki milletimiz her kökenden, her inançtan, her meşrepten insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanları demokrasiden, ekonomik büyümeden nasibini alsın diye baldıran zehri de olsa, bu meydanda söyledim, içeriz dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar."
Bu yaklaşım, yeni dönem siyasetinin ipucuydu.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRMEK İÇİN KİM SİZE TALİMAT VERDİ?
Yeni dönemde, şiddete tapan, emperyalistlerle iş tutan örgütler yok, halk vardı. Diyarbakır'da, Almanya'da, İzmir'de, Muş'ta aylardır HDP önünde evlat nöbeti tutan Kürt analar ve babalar vardı. Yatırımları yakıp yıkan, Silvan Barajı'na "PKK militanları rahat dolaşamıyor" diye karşı çıkan Demirtaş'lar yok, yatırım ve adalet isteyenler vardı. Bu yüzden Başkan Erdoğan tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi halkı, kendi kaderine sahip çıkmaya çağırıyor ve yeni siyaset tarzını açıklıyordu:
"Bunları gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın, sorun, sorgulayın. Çözüm sürecini bitirmek için kim size talimat verdi, bunu sorun. Yasin Börü'yü böylesine zalim bir şekilde öldürmek için sebebiniz neydi, bunu sorun. Suriye'de önünüze gelen herkesin aparatı olma talimatını kimden aldınız, bunu sorun. Bunları ısrarla sorun ki bir sürü yalan, dalavere, sahtekârlık ve ikiyüzlülükle karşınıza çıkıp sizleri oyalamasınlar."
Bu yeni bir çözüm süreci değil, yeni bir siyaset tarzıydı. Yazar Orhan Miroğlu bu dönemi, Başkan Erdoğan'ın "Diyarbakır'la olan kavlimizi (söz verme, sözleşme) yenilemeye geldik" sözüyle açıklıyor. Bir anlamda halka verilen söz yenileniyor, devam ettiriliyordu.

HDP'DE YENİ PARTİ ARAYIŞI
Bu siyaset tarzı, doğal olarak başka partileri de etkileyecek. İktidar umudunu HDP'ye bağlayan CHP ve İP'in süreci kaygıyla izledikleri çok açık. Çünkü onlar, HDP ile açık ve ilkeli bir birliktelik yapmadıkları için her an HDP'nin ellerinden kayıp gideceği korkusu yaşıyorlar. Bu yüzden bütün gözler HDP'de ve HDP'de nelerin olacağında.
Orada henüz bir deprem yaşanmıyor ama öncü sarsıntılar var. Sırrı Süreyya Önder'in Millet İttifakı'na yönelik "kör bıçak" açıklaması ve Ayhan Bilgen'in aylar önceden başlayan, "Yeni bir muhalefet tarzı, siyasette iktidar olmadan da değişimin önünü açabilir" çıkışları yeni bir parti arayışının ilk işareti...
Başkan Erdoğan'ın bölge ziyaretleri bu arayışları daha da hızlandıracak.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA