Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Size kolay gelsin ben çekiliyorum’

CHP'lilerin en büyük başarısı, seçimi kaybetseler de gündemde kalmayı başarıyor olmaları. Dünyanın en önemli seçimini de kaybetseler bu sonuç hiç değişmiyor. Ne istifa eden oluyor ne de köklü bir eleştiri getiren...
Seçim yenilgisinin üzerinden bir ay geçtiği hâlde Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu da dâhil hiçbir siyasi aktör, CHP'yi her seçimde yenilgiye götüren asıl nedenin ne olduğuna dair tek bir şey söylemiyor. Bu konuda en "siyasi" eleştiriyi eski genel başkanlardan Hikmet Çetin yaptı.
O da dört partiye vekil verilmesini, ABD gezisini, başörtüsü ve Alevi çıkışlarını yanlış bulurken, ne CHP'nin 70 yıldır neden iktidar olamadığı sorusuna cevap verdi, ne de mevcut yönetimin Doğu Akdeniz, Libya, Karabağ veya Ukrayna-Rusya Savaşı'nda izlediği yanlış siyasete değindi. Bu temel siyasetlere değinmeyince geriye sadece "kişilerin" değişimi kalıyor ki, onu da zaten birçok CHP'li söylüyor.
Ama hiçbiri yenilginin, "tek tip ve devşirme" siyasetten kaynaklandığını söylemiyor ve yeni bir siyaset önermiyor.

İMAMOĞLU ASLA İNCE OLMAZ
Bu konuda en iddialı olması gereken Ekrem İmamoğlu bile "değişim" dışında tek kelime etmedi. Bugünlerde bir manifesto yayınlayacağı bekleniyor. Güncel tartışmalara bakılırsa, ortalarda siyaseti sarsacak bir kadro olmadığı gibi "manifesto" hazırlayacak bir siyasi akla dair işaret de yok.
İmamoğlu ve görünmeyen siyasi ekibi sürpriz yapar mı bilemem ama yakın çevresinde farklı seçeneklerin konuşulduğunu duyuyorum.
O yakın çevrede öncelikle şu tezler savunuluyor:
"CHP'de bir korku imparatorluğu var. Ekrem Bey, olağanüstü kurultay için imza toplama işine girmez. Asla bir Muharrem İnce de olmaz."
Bu tespitleri yapanlar aynı zamanda İmamoğlu'nun önünde sadece iki seçenek olduğundan söz ediyor. İlki kurultayda aday olacağını açıklamak. Bunu söyleyenler şu iddiada bulunuyor:
"İmamoğlu kaybetmeyi göze almadan lider olamaz. Açıkça çıkıp aday olduğunu açıklamalı."
İkinci seçenek ise "çekilmek"... Yani hem genel başkan adaylığından hem de İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adaylığından çekilip kenarda beklemek. Hatta siyasi bir danışmanı dost sohbetinde, "Parti üyeliğim devam eder, size kolay gelsin, ben çekiliyorum" demesi gerektiğini söylüyor.
İmamoğlu çekilir mi, meydan okuyarak aday mı olur yoksa başka bir yol mu seçer göreceğiz.
Şu ana kadar yaptığı açıklamalardan anlaşılan o ki, İmamoğlu İstanbul'u kaybetme korkusu ve olası siyasi yasak nedeniyle daha çok kurultay mücadelesine girmeden CHP genel başkanlık koltuğuna oturmak istiyor. Böylece siyasi yasak gelse bile onu hem bir mağduriyet aracı olarak kullanıp bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanacak hem de İstanbul'u kaybetme riskinden kurtulacak.

ENDİŞELİ CHP'LİLERE UYARI!
Bütün bunlar hiç kolay görünmüyor; çünkü karşısında duayen bir siyaset mühendisi Kılıçdaroğlu var ve koltuğu bırakma niyetinde de değil:
"CHP, hiç kimseye altın tabak içinde genel başkanlığı sunmaz."
Serbestiyet'e verdiği röportajda ise partinin başında kalacağından o kadar emin ki, CHP'yi engin denizlerin gemisi, kendisini de o geminin kaptanı ilan ediyor ve endişeli CHP'lileri uyarıyor:
"CHP, bir iç deniz gemisi değildir. CHP engin denizlerin gemisidir. CHP'yi bir iç deniz gemisine çevirecek tartışmalardan ve bu tartışmaların sonuçlarından uzak tutacağım."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA