Türkiye'nin en iyi haber sitesi

SOLİ ÖZEL

Bin bir buse

Geçmiş yıllara göre hayli farklı tartışmaların en azından gün ışığına çıktığı bir Ramazan ayı yaşanıyor. Öpüşmenin oruç bozup bozmayacağı, orucun ne şekilde bozulabileceğiyle ilgili tartışmalar sayesinde cinsellik de mübarek ayda gündemin merkezine oturuverdi. Bugüne dek fısıltıyla sorulan sorular artık açıkça ortalık yere çıkıyor.
Son dönemlerde Hürriyet gazetesinin cinsellik araştırması ve bu toplumdaki cinsellikle ilgili yazılan kitaplardan da anlaşılacağı gibi millet bu konular hakkında bilgilenmeye aç ve muhtaç. Hep başvurulan Osmanlı tarihinde cinsellik konusunda bugün iddia edilenden çok farklı eğilimler ve pratikler olduğu da zaten giderek açığa çıkıyor. Herhalde bu gelişmelerden hoşlananlar kadar rahatsız olanlar da var. Ancak ne kadar çok konu tabu niteliğinden sıyrılırsa, bir toplumun kendisine o ölçüde daha sağlıklı bakma imkânı kazanacağını da görmek gerekir.

Fantezinin edebi dili
Hazır konu iyice güncelleşmişken Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden bir erotik derginin muhtevasına bakmak hoş olabilir. Daha sonraları hayli püriten bir ahlak anlayışını benimseyecek olan Cumhuriyet seçkinciliğine ve özellikle muhafazakâr itikadlı halka hayli ters gelecek bu derginin adı Bin Bir Buse. Kitap Yayınevi, Sahaflar Çarşı dizisinde Ömer Türkoğlu'nun derlemesi ve İrvin Cemil Schick'in önsözüyle ancak 16 sayı çıkan bu derginin yazılarını aynı başlıkla yayımlamış.
Bugünün ölçülerinde hayli masum sayılacak ve klasik fantezileri işleyen hikâyeleri okurken anlatımın edebine ve edebi lezzetine hayran olmamak mümkün değil. Ancak içeriğin ötesinde metne baktığınızda da Türkçe dilinin bu denli fakirleşmesinden dolayı hicap ve hüzün duymadan edemiyorsunuz. Daha müeddeb bölümlerden birinden yapılacak şu alıntıyı anlayacakların sayısı herhalde çok değildir. (Allah'tan kitabın sonunda bir sözlük de bulunuyor): "Nazire Hanımefendi yalnız kendi güzelliğine hayran olmakla iktifa eden vahşi iffetperverlerden miydi (namusunu koruyanlardan mıydı), yoksa kad ettikleri (yaktıkları) ateşi söndürmemekten zevkyb olan (zevk bulan) soğuk şuhlardan mı?" Ya "vücutların tezelzül etmesinin" bilenler?

Cumhuriyet'le gelen kapanış
Türk Edebiyatı'nın en önemli isimlerinden Eylül romanının yazarı Mehmet Rauf'un Bin Bir Buse'nin yayıncısı ve belki de tek yazarı olduğuna inanıyor Irvin Schick. Muhteşem önsözünde Schick müstehcen yayınların neyi temsil ettiğine dair tartışmayı da mercek altına alıyor. Bu tür yayınlar ahlâken müflis bir toplumun göstergesi midirler yoksa toplumun fertleri üzerinde özgürleştirici etkileri mi vardır? Tarih bu türden edebiyatın kendine güvenen dünyaya açık ve meydan okuyan toplumlarda serpildiğini gösteriyor.
Yalnızca 12 Eylül'ün bunaltıcı diktatörlüğünden çıkışta Erkekçe gibi dergilerin oynadığı role bakmak bile belki bunu göstermeye yeter Bin Bir Buse dergisinin de ne zaman kapatıldığına ya da yayınına ara vermeye zorlandığına bakıldığında da Cumhuriyet rejiminin yerleştirilmesi için mengenelerin sıkılmaya başladığı, özgürlük alanlarının kurumaya başladığı 1924 başı karşımıza çıkıyor.
Schick'e göre bu öyküleri okurken "arayış içinde zinde ve ..biraz da hoopa bir Türkiye düşlemek gerek." O bağlamda da bu derginin sayfalarında boy gösteren pervasız cinsellik, dedelerimizle ninelerimizin utanılacak suç ve günahlarını değil her şeyden önce köküne kadar insanlıklarını temsil etmektedir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.