Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SOLİ ÖZEL

Cambaz'a bakarken

Başkan Bush'un çarşamba gecesi yaptığı konuşmayla ABD Irak'ta yeni bir
nafile planı devreye soktu. Hemen hiç kimse planın başarılı olacağını söylemedi. Irak Başbakanı Maliki fazla heyecan göstermediği gibi, Bağdat'ın komutasını Amerikalılar'ın tanımadığı bir generale verdi. Üstelik bu atamayı yaparken kimselere de danışmadı.
Amerikan kamuoyunun çoğunluğu yeni birlik gönderilmesine karşı. Kongre'de de genel eğilimin bu yönde seyrettiği düşünülürse Başkan'ın planının başarılı olmak için gerekli iç desteği sağlama şansı azalıyor. Amerikan yönetiminin en büyük belası olan Mukteda es Sadr'a karşı bile herhangi bir askeri harekat bugün için imkânsız sayılıyor. En azından Maliki'nin kendisine destek veren bu güce saldırılmasını ya da silahsızlandırılmasını desteklemesi beklenmiyor.
Başkan'ın planı, Irak'ın komşularını yanına çekecek yeni bir diplomatik veya siyasi açılım önermiyor . Buna karşılık özellikle İran'a hayli sert bir dille uyarıda bulunuyor. Başkan'ın konuşmasından dört gün önce de İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini nükleer başlıklı füzelerle bombalayabileceği haberi çıkmıştı. Bu işaretlere bakarak İran ile bir savaş ihtimalini yüksek görenler var.

Hizbullah'a operasyon izni
İran'ın etrafındaki çember ve manevra alanı asıl ekonomik ve diplomatik açılardan giderek daralıyor. ABD ve Körfez'deki Arap ülkeleri Tahran'ı ekonomik olarak sıkıntıya sokacak ve bölgedeki etkisini azaltacak hamleler yapıyor. ABD güçlerinin Irak'ta İranlılara yönelik eylemleri, özellikle Devrim Muhafızları'nın bulunduğu yerlere saldırıları artırıyor. Bazı kaynaklara göre Bush, Lübnan'da Hizbullah'ın etkisinin kırılması amacıyla özel operasyonlara başlanması iznini imzalamış. İran'la doğrudan silahlı çatışmaya girmemek kaydıyla mücadele edilmesi emrini de vermiş.
Son aylarda İran'ın dünya finans sisteminden yararlanma imkânları Amerikan baskısı nedeniyle daralıyor. Avrupa bankalarının pek çoğu önceden finansmanını sağlamayı kabullendikleri petrol projelerinden vazgeçiyor, İran'a akreditif açmıyor. Japonya 2 milyarlık bir doğal gaz projesinin yüzde doksanından çekildi. Çin'in İran'la imzaladığı 16 milyarlık projeden vazgeçmesi için ABD baskıyı artırıyor . İran petrol ve gazda Gayrısafi Yurtiçi Hasılası'nın yüzde 15'i oranında sübvansiyon yapıyor. Tüketimi artıyor ancak üretimi düşüyor. Petrol üretimini arttırmak için yatırıma ihtiyacı olduğundan da sıkışıyor.

Yeni koalisyonlar kuruluyor
İran'ın güvendiği ülkelerden Çin bile artık Tahran'ı nükleer enerji konusundaki inadı sürdüğü takdirde desteklemeyeceğinin işaretlerini veriyor. İran'ın baş müzakerecisi Ali Laricani Çin'e gittiğinde Güvenlik Konseyi kararını ciddiye alması kendisine söylenmişti. Geçen hafta ise bu kez İsrail Başbakanı Olmert ülkesinin önemli ticaret ortaklarından Çin'de en üst düzeyde ağırlandı. Dahası Çinliler İran'ın 1737 sayılı karara kafa tutan tutumunu açıkça kınadı. Suudi Arabistan ise Çin'in stratejik petrol rezervlerini doldurmaya yardım vaadiyle bu ülkeyi kendisine yaklaştırıyor.
Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç ise Ortadoğu'da yepyeni koalisyonların kurulduğu. İran ile ABD arasındaki devrimden bu yana süren güç mücadelesi yeni bir evreye gelmiş durumda. Bölge ülkeleri ABD'nin hataları nedeniyle İran'ın güçlenmesinden rahatsızlık duyduğuı için Tahran'ın etkisini azaltacak manevralar yapıyor. Suudi Arabistan ve İsrail bu bağlamda Ürdün ve Mısır'la blok oluşturuyor. Hamas'ın zayıflaması, Hizbullah'ın etkisinin kırılması ortak hedeflere dönüşüyor.
Bölge siyasetini bu karmaşıklığı gözeterek değerlendirmek gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA