Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Sosyal medyanın 'sanal büyükelçi'leri

Twitter başta olmak üzere, sosyal medya sitelerinde istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyeti yürüten gizli servisler var. Hatta Mossad, bunun için özel ekip kurmuş. Twitter'daki casuslara 'sanal büyükelçi' deniyor

Sosyal medyanın ilkel atası mIRC'nin sanal âlemde Homo sapiens gibi dolaştığı eski internet çağlarında kullanıcılar da o devrin doğasına uygun biçimde öncelikli olarak ilkel güdülerini doyurmanın yollarını arardı. mIRC adlı program üzerinden bağlanılan Zurna, İstanbul, Ankara gibi kanalların bir tür sanal yatak odası işlevi gören özel sohbet odalarında insanlar saatlerce yazışırdı. Kabaca maksat şuydu: Karşı cinsin ilgisini çekmek ve oradaki birkaç saatlik yazışmadan reel bir ilişki türetmek.

İnternete, modemin çıkardığı kurbağa vıraklamasına benzer sesleri işitmeksizin bağlanmanın imkânsız olduğu o zamanlardan bugüne çok şey değişti. Tıpkı sosyal medya gibi sosyal medya insanı da evrimleşti. İlkel güdülerini bilinçaltının derinliklerine, zihninin çekirdeğine gömmeyi başardı. Dolayısıyla medenileşti, ilkel güdüler bastırıldıkça entelektüel kaygılar ön plana çıkmaya başladı. Böylece sosyal medya da çöpçatanlık alanı olmaktan çıkıp, iyi kötü bir bilgilenme/tartışma platformuna dönüştü. Şimdilerde bu platformlardan en popüleri, 'yeni orta sınıfın entelektüel mabedi' diyebileceğimiz Twitter.
Bugün devlet başkanlarından sanatçılara, 'celebrity'lerden işadamlarına, bürokratlardan beyaz yakalılara orta ve üst sınıfa mensup pek çok insanın gözdesi olan sosyal medyanın kalesi Twitter'ı masaya yatıracağız. Sosyal medyayı analiz ederken haber değeri yüksek kimi bilinmeyen gerçekleri de açıklayacağız. İşe, haberi vererek koyulalım:
İSRAİL'İN TWITTER OPERASYONU
Bir açık istihbarat kaynağı olan sosyal medyanın gizli servislerin ilgisini çekmemesi elbette beklenemez. ABD haber alma teşkilatı CIA'in geçtiğimiz yıl itibariyle günde 5 milyon tweeti izlediği biliniyor. Yeni ve kayda değer bilgi şu: İsrail gizli servisi Mossad, Twitter'ı yalnızca pasif izleyici konumundaki sahte (fake) hesaplar üzerinden bir istihbarat kaynağı olarak kullanmanın ötesine geçmiş ve bu platformu bir operasyon sahasına dönüştürmüş.
Mossad'ın hâlihazırda yürüyen Twitter operasyonunun iki ayağı var. Bunlardan ilki İsrail'in dış politik çıkarlarına aykırı ya da anti-semitik mahiyette haber ve yorumlar yazan sosyal medya kullanıcılarını kuşatma. Bu kuşatma, 'sanal büyükelçi' ya da 'sanal şövalye' adı verilen istihbaratçılar tarafından yapılıyor. Algısı değiştirilmek ya da kontrol altına alınmak istenen hedef, erkekse 'motive' olabileceği düşüncesiyle güzel bir kadın tarafından takibe alınıyor. (Hedef kadınsa bunun tersi de geçerli olabiliyor.) Önce 'mention'larla (Hesap sahibinden söz etme) hedefin dikkati çekiliyor. Sonra kurulan sanal sosyal ilişkiyle mümkünse kullanıcının algısı değiştirilmeye çalışılıyor. Hedef çok önemliyse ve sosyal medyada sonuç alınamadıysa 'sanal büyükelçi', sosyal ilişkiyi arkadaşlık ya da partnerlik gibi daha ileri aşamalara götürmekle yükümlü. Bu birinci faaliyet, daha çok 'sanal kontrespiyonaj' (istihbarata karşı koyma) mahiyetinde.
Bir de espiyonaj faaliyetleri var. Bu faaliyetler kapsamında da hedef ülke (Türkiye) ile ilgili iç meseleleri (Kürt sorunu gibi) sosyal medya gündeminde tutma görevini üstlenmiş kişiler tarafından hesaplar açılıyor ve propaganda faaliyeti yürütülüyor. Mesela Jews4Kurdistan hesabından "Kürtler için Kürdistan. Bu, İsrail'in ve ABD'nin politikalarıyla değil, sizin var olma hakkınızla ilgili. Biji (Yaşasın) Kürdistan", KurdistanIsrael hesabından ise "Kudüs/Diyarbakır, İsrail/Kürdistan. Birbirlerini geleneksel olarak destekleyen benzer kadere sahip iki ülke" gibi tweetler atılıyor. Elbette bu hesap sahiplerinin Mossad bağlantılı olduğunu ispatlamak mümkün değil. Bağlantı olsa bile İsrail'in bir üniversite bünyesinde kurduğu sosyal medya bölümü üzerinden yürüttüğü bu operasyonlar, ustaca maskelenmiş durumda.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) bu tür hesapları yakın takibe aldığı yönünde bilgiler var. Emniyet'in istihbarat ve terör birimlerinin de özellikle KCK operasyonları ve PKK'yla mücadele konularında tweetler atan bazı hesap sahiplerini izlediği belirtiliyor.
Elbette Twitter'da herkes fikrini söylemekte serbest.
Ama eğer sosyal medya, bireysel düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir platform değil de gizli servislerin operasyon alanına dönüşürse o zaman sivil toplum, kalesini devlete teslim etmek üzere demektir. Yalnızca yabancı gizli servisler değil, kendi ülkenizin servisi de Twitter'ı bu tür operasyonlar üzerinden yönetmeye başlarsa sivil toplum, devlete karşı yürüttüğü mücadelenin bir raundunu daha kaybeder.
MİT'in de Mossad gibi 'sanal büyükelçi'leri var mı bilmiyorum ama Twitter'ı yakından takip eden birimlerin var olduğunu biliyorum. İstihbaratçı takipçiler (followers) fiziki takip yapanların sanal âlemdeki muadilleri. MİT, Twitter gözlemlerine dayanarak kamu kurum ve kuruluşlarına Başbakanlık tarafından iki yıl önce genelge gönderilmesini ve Twitter'ın kullanımı konusunda uyarılarda bulunulmasını sağlamıştı. Bu uyarıların çok etkili olacağını sanmıyorum. Çünkü kullanıcılar -hatta kamu kurumlarında görev yapanlar bile- izlendiklerini bilmelerine rağmen sosyal medyadan vazgeçmiyorlar. Paradoksal bir biçimde insanlarda izlenme, dinlenme paranoyası arttıkça düşünce ve duygularını ifşa etme cüreti de artıyor. Bu, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'vari her türlü totalitarizme karşı bir meydan okuma (challenge) aslında. Bahse konu tepkiyi, "X-Ray'den geçeceğime kendi irademle anadan üryan soyunurum," cümlesindeki yaklaşımla özetlemek mümkün.
Sosyal medyanın üç popüler mabedinden (Twitter, Facebook ve Youtube) gazeteci ve yazarlar için en önemlisi Twitter. Çünkü haber verme işlevi olduğu ve yoruma imkân tanıdığı için mesleğimizle örtüşüyor. Facebook daha çok geleneksel medyanın eğlence (entertainment), Youtube ise TV yayını (broadcasting) fonksiyonunu üstlenen sosyal medya sitesi.
TWITTER'IN KOBİ AYDINLARI
Bu işlev tasnifi ekseninde sosyal medyayı belki 'sanal medya' olarak da nitelendirmek mümkün. Çünkü yayın; kitlesellikten, zorluklardan uzaklaştıkça yani bireyselleşip, kolaylaştıkça değeri de azalan bir şey aslında. Kolay yayın, çabuk tüketim demek. Yayın kolaylaştığı için 'sosyal medyacı'nın yayın iktidarı da sanallaşıyor. Dolayısıyla sosyal medyada 'medyatik' faaliyet, kelimenin mecazi anlamıyla da geleneksel medyadakinden daha sanal.
Twitter'da 140 karakterle bir şeyler karalayabildikleri için kendilerini önemli yazar ve aydın olarak gören genç insanlar var. Yüksek ideallere sahipler. Bu, hayatın gerçekleriyle dengelendiği müddetçe iyi bir şey tabii. Ama 'sosyal medyacı' yeni nesillerin kendi öz güçlerini tartmakta başarılı oldukları pek söylenemez.
Bu bağlamda sosyal medya yazarlarının, geleneksel medya yazarları karşısındaki durumunu, burjuva aydını-KOBİ aydını mukayesesiyle anlatmak mümkün. KOBİ aydını, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynadığı Türkiye'de yeni, gelişmekte olan aydın zümresini anlatmak için kullandığım bir kavram. Siyasal ve ekonomik iktidarı, entelektüel iktidarla perçinlemek için küçük ve orta ölçekli işletmeciler burjuvalaşırken, KOBİ aydınının da burjuva aydınına dönüşmesi gerekiyor.
Ancak AK Parti'nin çevresindeki aydınların çoğunun halen KOBİ aydını tanımına uyan bir nitelikte ve dolayısıyla siyasetin gerisinde olduğu görülüyor. Sosyal medya yazarları da bulundukları tarihsel aşama göz önüne alındığında KOBİ aydınlarını andırıyor.
Sözgelimi KOBİ'lerle özdeşleşmiş İç Anadolu şehirlerinin entelektüel iktidarı hedefleyen kalkınmacı, cevval gençlerinin İstanbul'un entelektüel sermayesi karşısında işi biraz zor. Tıpkı Anadolu takımlarının, üç büyükler karşısında işinin zor olması gibi… Ya da onca ilerlemeye rağmen halen muasır medeniyetler seviyesini yakalamak için birkaç fırın ekmek yemesi gereken Türkiye'nin, Batı karşısında işinin zor olması gibi…
Genç sosyal medya müteşebbisleri bu açmazlarını şimdilik göremiyor. Yine de teşebbüs teşebbüstür, günü geldiğinde sonuç verir. Yani sosyal medyacılar, gelecekte geleneksel medyanın iktidarını yıkabilir. Geleneksel medya mensuplarının sosyal medyadaki en büyük paradoksuna gelince… Gazeteciler ve yazarlar haberden ve yazıdan -az veya çok- para kazanmaya alışmış insanlar. Gelgelelim sosyal medya maaş vermiyor. Bu, ciddi bir 'para'doks. Sosyal medyanın da, 'patronlaşmadığı' müddetçe eski medyayı yıkması -hedefleyen açısından- fazlasıyla iyimser bir ideal gibi görünüyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA