Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Covid-19’un müstakbel panzehri

Aşının atası sayılabilecek bir tedavi yöntemi tıp tarihinde bundan 130 yıl önce ilk kez denendi. 1890'da denenen bu yöntem 20. yüzyıl salgınlarında da -özellikle 1940'larda bazı bulaşıcı hastalıklara karşı- pasif antikor tedavisi adıyla uygulandı.

Aşının atası sayılabilecek bir tedavi yöntemi tıp tarihinde bundan 130 yıl önce ilk kez denendi. 1890'da denenen bu yöntem 20. yüzyıl salgınlarında da -özellikle 1940'larda bazı bulaşıcı hastalıklara karşı- pasif antikor tedavisi adıyla uygulandı.

Dört ay gibi kısa bir sürede hayatlarımızın üzerinden bir kasırga gibi geçen Korona Pandemisi ile medikal savaşta da 'Konvelesan Plazma Tedavisi' denilen bu yöntemin prototiplerini görmeye başladık. Bu metot ilk defa Çin'de uygulandı ve ardından da ülkemizde… Üç Boyutlu Portre'de bu hafta iki değerli bilim adamından aldığım bilgilere atfen bu tedavi yönteminin bilinmeyenlerini ve ayrıca Covid-19 virüsünden korunma sürecinde maske kullanımı ile ilgili 'doğruları' sizlerle paylaşacağım.

İmmun Plazma ya da Plazmaferez adı da verilen tedavi yönteminin dünyada Çin'den sonra Türkiye'de ilk kez denendiği Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi'nin bağlı bulunduğu İnönü Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay bu konuda kıymetli bilgiler verdi.

Mezkûr tedavinin mantığı, Covid-19 hastalığını tamamen atlatmış kişilerin kanlarındaki hücrelerin ayrıştırılması sonucu elde edilen plazmanın üçüncü ve hatta dördüncü evre denilen ileri Korona vakalarında hastaya tatbik edilmesine dayanıyor. Bir başka deyişle hastalığa karşı bağışıklık kazanmış 'ex-Koronalı'nın kanındaki antikorlar alınıp hali hazırda hasta olan kişiye veriliyor. Başarı yüzdesi 80. Ne var ki bunu yaygın bir tedavi haline getirmek için yan etki gibi diğer parametrelerin de gözlemlenmesi gerekiyor.

Plazmanın alınması için Covid-19 hastasının tümüyle iyileşmesinin üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyor. Bu iki haftanın ertesinde klinik olarak iyileşmiş Korona hastasından boğaz ve geniz süprüntüsü alınıp test yapılıyor. Eğer negatife dönmüşse 'ex-Covid-19'lunun kanından plazma alınıyor ve plazmadaki koruyucu antikorlar hastaya uygulanıyor.

Ahmet Kızılay, Malatya'da 46 yaşında olup Koronavirüs'ü atlatmış (pozitiften negatife dönmüş) bir hastadan alınan plazmanın 56 yaşında olan ve Covid-19'un dördüncü evresini yaşayan bir hastaya geçtiğimiz pazar günü verildiğini söylüyor. Bu hastaya 400 mililitre plazma verilmiş ve beklenen 'pozitif' sonuç da kısa sürede alınmış, hastanın akciğer ve solunum bulgularında belirgin bir iyiye gidiş gözlemlenmiş.

Plazmaferez tedavi prototipinin olumlu sonuç vermesi üzerine kan bağışının öncüsü olan kurumumuz Kızılay, tedavinin organizasyonunu doğrudan üstlenmiş. Şöyle açalım: Eğer Covid-19'u yenmiş biri iseniz Kızılay'a vereceğiniz her kan, bu haftadan sonra diğer Korona hastalarının şifa bulmasına yardımcı olabilecek. Bu da kan ile birlikte plazma bağışı sürecinin başlaması demek. Bağışıklık sisteminiz Covid-19'la tanışıp onu yendikten sonra virüse karşı güçlenmiş ise siz de potansiyel bağışçısınız demektir.

Turgut Özal Tıp Merkezi, Korona Pandemisi'nden önce ülkemizin önemli karaciğer, kök hücre ve kemik iliği nakil merkezlerinden biri olduğu için yılda beş bine kadar Plazmaferez tedavisinin yapıldığı bir yerdi. Dolayısıyla bu konuda deneyim sahibi bir kadroya sahip. Elbette özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde de Plazmaferez tedavisinin başarıyla uygulanacağı pek çok merkezimiz var. Nitekim Malatya'dan sonra geçtiğimiz salı akşamı Ankara'da bir Covid-19 hastasına Plazmaferez tedavisi uygulandı ve yine iyi sonuç alındı.

Plazmaferez tedavisi Çin'de bir ön çalışma olarak beş hastaya uygulanmış ve orada da göreceli iyileşme görülmüştü.

Amerika Birleşik Devletleri'nde Gıda ve İlaç İdaresi (FDA-Food and Drug Administration) 24 Mart'ta plazma tedavisi için Amerikan hastanelerine 'okey' dedi. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı Nisan başında Plazmaferez tedavisi için izin verdi. Ve biz ABD'den daha hızlı sonuç aldık.

Plazmaferez tedavisinin haricinde şu konjonktürde tıp dünyasında Korona'ya karşı her türlü tedavi önerisi tartışılıyor, uçuk bulunmadan dinleniliyor ve değerlendiriliyor. Atlarda anti-viral olarak kullanılan ve virüsü 48 saatte yok eden bir ilacın insanda da aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağı dahi değerlendiriliyor, hesap edin.

Tedavi süreçlerinde ekipmanlardaki üretim ve tedarik zincirini sağlam tutmak, mümkünse güçlendirmek de önemli. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Kampüsü'nde bir medikal tasarım ve üretim merkezi var. Burada bir tür 'insan yedek parçaları' üretiliyor. Kafatası kemikleri, çene kemikleri, göğüs kemikleri titanyum ile üç boyutlu yazıcı vasıtasıyla üretilip yaralı hastalara takılıyor.

Korona'da yoğun bakım ünitelerinde ihtiyaç duyulan ventilasyon cihazlarının bir kişi yerine dört kişiye kadar kullanılabilmesi için bir aparat üretildi. Bu aparat sayesinde bir solunum cihazı ile iki, üç, hatta dört hasta oksijenlendirilebiliyor.

'MAD MAX MASKELERİ'NDEN KURTULUN

Gelelim Koronavirüs Pandemisi'ne karşı alınan tedbirlerin en önemlilerinden olan maske kullanımına… Bu konuda -kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan biz gazeteciler de dâhil- pek çoğumuzun yeterince bilinçli olmadığını uzmanların anlatımlarından anlıyoruz.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın'ın bu konuda verdiği kısa, net bilgileri aktarmakta yarar var.

Hoca, üç tür maskenin cari olduğunu belirterek söze başlıyor. Bunlardan en yaygını cerrahi maske diye bilinen beyaz veya buz mavisi renkteki maske. Diğeri N-95 adı verilen ve yalnızca tıp personelinin kullanması gereken özellikli maske. Diğeri ise benim de iki gün öncesine kadar kullandığım sıcak suyla dezenfekte edilebilir siyah maske.

Vatandaşların bu son ikisini kullanmaması gerekiyor. Hatta elinizde N-95 varsa en yakın tıp merkezine götürüp teslim edin. Zira meşhur Mad Max filmindeki Humungus'un maskesini andıran bu maskeler sizi dispotik bir film karakteri gibi göstermekten başka bir işe yaramıyor, bilesiniz. Tek doğru yöntem, ücretsiz dağıtılan cerrahi maskeleri dışarıda en fazla dört saat kullanmak.

Kemalettin Aydın, Korona Pandemesi'yle ilgili tartışmasız en çok sorulan soru olan 'ne zaman zirveyi görüp, platoya ve oradan da iniş grafiğiyle eski günlerimize döneceğiz' sorusuna ise "Takriben en fazla 100 gün" yanıtını veriyor. Bugüne kadarki deneyimlere istinaden pandemilerde ortalama 10. haftadan itibaren grafikteki yükselişin stabil hale gelip plato düzlemine geçildiğini ve 100 günlük sürenin sonunda da salgının kontrol altına alındığını söylüyor Kemalettin Hoca. Ve plato düzleminden iniş de elbette birdenbire olmayacak, yükseliş grafiğindeki gibi azar azar bir düşüş bekleniyor.

Buradan hareketle haziran ayının ortalarından itibaren kamusal kısıtlamaların kaldırılmaya başlanacağını ve Mart başındaki rahatlığa erişeceğimizi varsayabiliriz.

Bu arada önceki akşam (10 Nisan'da) bir aylık emeği riske atarak bazı vatandaşların telaşla sokağa fırlamasının faturasını iki hafta sonra göreceğiz. 24 Nisan'da vaka sayısında gözle görülür artış olursa bunun sebebinin 10 Nisan kargaşası olduğunu şimdiden varsayabilirsiniz.

TEMAS ÖYKÜSÜNÜ AYDINLATMAK ŞART

Gelelim test konusuna… Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi, Covid-19 testinin yapıldığı bir hastane. 19 Mart'ta Sağlık Bakanlığı'nın aldığı karar gereği Malatya'nın yanı sıra Adıyaman, Elazığ ve Tunceli'nin de test merkezi. Hali hazırda burada günde 400'ü aşkın Covid-19 testi yapılıyor. Ama İnönü Üniversitesi Rektörü Ahmet Kızılay, bu sayıyı günde 3 bine çıkaracak altyapıya sahip olduklarını söylüyor. Bu da şu anda Türkiye'de yapılan günlük toplam test sayısının yüzde 10'u demek, ki hiç az değil.

Türkiye'de 85 merkezde test yapılıyor. Günümüz itibarıyla 24 saatte 30 bin test sayısına erişmiş durumdayız. Ancak bu, artacaktır. Ve artmalı da. Dünyada en çok test yapan ülkeler ise Güney Kore ve Almanya.

Bu arada hep vurgulandığı üzere test sayısının artması elbette çok önemli ama Prof. Dr. Kemalettin Aydın'a göre test yapıldıktan sonra pozitif çıkan kişinin geriye doğru 14 günlük temas öyküsü aydınlatılmadıkça test sayısını kuru kuruya artırmanın klinik açıdan çok da bir anlamı yok.

'Bulaş'ma, (Bulaş kelimesini kim dolaşıma soktu bilmiyorum ama Türkçe açısından uyduruk bir kelime) zincirini kırmak için Covid-19 hastasının temasta bulunduğu kişilerin tespiti ve onların da karantinaya alınması gerekli.

Öte yandan testlerin Covid-19'un gerçek semptomlarını gösteren kişilere yapılması da önemli. Diyelim ki bir hastaneye günde bin kişi Korona endişesiyle test başvurusu yapıyor. Bu kişilerden kaç tanesine test uygulanacağına il bilim kurulları karar veriyor. Başvuran herkes teste tabii tutulmuyor elbette. Zira Aydın'a göre enfekte olduğu kaygısı ile gelen vatandaşların çoğu gerçekten virüsü kaptığı için değil, kaygı bozukluğu ile tıp merkezlerine başvuruyor. Ve sonra psikolojik gerekçe ile gittiği hastaneden fizyolojik olarak Covid-19 enfeksiyonu ile dönebiliyor. O yüzden belirtiler varsa bile ilk yapılması gereken şey hastaneye gitmek değil, 184'ü arayıp uzmanlarla konuşmak ve aile hekimlerinden bilgi alıp ona göre harekete geçmek.

10 NİSAN GECESİNİN OLASI SONUÇLARI

10 Nisan'da 48 saatliğine sokağa çıkma yasağının ilan edildiği akşam yaşanan kargaşada sokağa çıkanlardan gerçekten enfekte olmuş olanların yanı sıra sırf o gece sokakta olduğu için 'Koronaya'ya kapılıp hastaneye gidenler de olacaktır. İşte o yüzden sokağa çıkma yasağı açıklandı diye telaşla kuruyemişçilere, fırıncılara akın etmenin âlemi yok diye boşuna demiyor uzmanlar. Tabii bu telaş vesilesi ile kararın İçişleri Bakanlığı'nca daha erken açıklanması gerektiğini de gördük.

Son olarak -başladığımız yere- aşının atası sayılan İmmün Plazma Tedavisi'ne dönersek… Plazmaları Koronavirüs'ü tek başına yenecek bir 'Mikro Süpermen' olarak görmek için henüz erken ama ilk bulgular, 'ex Koronalı'nın antikorlarının Covid-19'un müstakbel panzehri olduğunu gösteriyor. Ve 130 yılın, hatta simyacılıktan beri kadim medikal bilgisinin insanoğluna gösterdiği üzere panzehir yine zehrin içinde…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA