Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

İsrail’in suikast şebekesinin akıbeti

'Fenomen' kavramı zamanımızda polisiye, yargısal operasyonların konusu olan sosyal medya şaklabanlarından çok çok önce, felsefede en az 300 yıldır (Kant'tan beri) görüngü anlamında kullanılan bir kavramdır. Alman idealizminin doruğu kabul edilen Hegel, Tinin Fenomenolojisi adlı eserinde bir döneme egemen olan duygu, düşünce, ahlak anlayışını Zeitgeist (zamanın ruhu) kavramı ile ifade etmişti.
Zamanın ruhu gereği, sosyal medyanın da etkisiyle herkes birbirini belirli bir oranda tanıyor. Bireylerin bile birbiri hakkında bu kadar malumat sahibi olduğu bir dönemde devletlerin ve onların gizli servislerinin birbirini tanımaması düşünülemez. Bu anlamda Türkiye'yi en iyi tanıyan kavimlerden biri, hatta birincisi Yahudilerdir. İsrail'in gizli servisi Mossad da, dünyada MİT'in yetenek, tecrübe ve hassasiyetlerini en iyi bilen gizli servislerin başında gelir. Bu yazıda daha önce gündeme getirdiğim İsrail'in gizli suikast timi (NİLİ) vakası üzerinden İsrail hücrelerinin muhtemel akıbetini resmetmeye çalışacağım.
NİLİ'nin açılımı, Netzah Israel Lo Ishakere.
İbranice bir cümle... Anlamı da 'İsrail'in İhtişamı Bitmeyecek'! Bu megaloman cümleyle ifade edilen bir Yahudi istihbarat yapılanması 20. Yüzyıl'ın başında Osmanlı'nın yıkılış döneminde Orta Doğu'da aleyhimize epey operasyon yürütmüştü.

'DAVUL ZURNAYLA' DUYURDULAR
1915-1917 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Filistin'de biz Türklere karşı kurulmuş bir Yahudi istihbarat şebekesi idi NİLİ. İsrail'in, Gazze'ye yönelik hiçbir kitapta yazmayan katliamcı savaş konseptinin giderek daha sürdürülemez bir hal almasıyla birlikte Tel Aviv, bu NİLİ adındaki teşkilatta ilham alan bir suikast hücresi oluşturdu. Mossad, Shin Bet ve bunların askeri istihbaratları Aman'dan oluşturulan bir hücre bu.
Bizim daha önce yazdığımız bu hücreyi İsrail dâhili istihbarat servisi Shin Bet'in başındaki Ronen Bar adlı seyrek beyaz saçlı arkadaş, "Türkiye ve Katar'daki üst düzey Hamas yetkililerine suikast düzenleyeceğiz" sözleriyle duyurdu.
Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var. Zaten daha önce geldiler de, gördüler de... Ama işte; 'zamanın ruhu' gereği hafızaları zayıfladığı için çabuk unutuyorlar. Bize de hatırlatmak düşer.

'İZLEYEN'İ İZLEYEN MİT EKİBİ
SABAH'ın Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek'in geçtiğimiz yılın tam da bu zamanlarında (11 Aralık 2022) yayınlanan önemli bir haberi vardı.
'İsrailli işadamına suikastı MİT engelledi' başlıklı bir haberdi bu. Habere göre Kasım 2020'de İran'ın nükleer programının mimarı Muhsin Fahrizade suikastına misilleme için Tahran, aynı zamanda Türk vatandaşı da olan İsrailli işadamı Yair Geller'i hedefe koydu. Buna göre İran gizli servisi MOİS'in 9 kişilik suikast hücresi, Türkiye'de yaşayan İsrailli işadamı Yeir Geller'i fiziki takibe aldı. Onlar Geller'i izlerken, MİT de onları izliyordu.
Sonuçta MİT, İran'ın suikast operasyon planını Mossad'a bildirdi, Yeir Geller MİT'in bilgisi dâhilinde tahsis edilen bir 'safe house'a (güvenli ev) yerleştirildi ve İran'ın suikast hücresi de çökertildi.
Yair Geller, havacılık-savunma sanayii, teknoloji, yazılım ve CNC tezgâhları üreten bir şirketin sahibiydi. Dolayısıyla İran tarafından boşuna hedef seçilmemişti. İsrail Dışişleri Bakanlığı, Geller'i güvenlik protokolleri gereğince Tel Aviv'de yaşamaya davet etti. Ancak hem Türkiye hem de İsrail vatandaşı olan işadamı Geller, örnek bir tavırla İstanbul'u çok sevdiğini belirterek bu daveti kabul etmedi. Yani Türkiye'yi terk etmedi. İsrail'in Gazze'deki katliamlarından ötürü fikri değişip de ülkesine döndü mü bilmiyorum, ama nihayetinde Geller, Türkiye'yi ülkesi gibi güvenli görmüş ve burada kalmıştı.

CEZAEVİ HÜCRELERİNDE ÇÜRÜRLER
İmdi... İsrail, ülkemizde tarihten mülhem kurduğu bir suikast şebekesiyle (NİLİ) operasyon yürütmeye niyetlenmeden önce Türkiye'deki Yahudilerin güvenliğini düşünmeli. Daha önce (2021'de) Türkiye'deki yabancı öğrencilerle ilgili istihbarat toplamak için de bir hücre kurdular, ama bu operasyon için de ülkemizdeki Yahudileri değil de Filistinlileri kullandılar. Parayla devşirerek...
Türkiye Cumhuriyeti'nin dünyanın başka hiçbir ülkesine benzemediğini zamanın ruhu gereği en iyi kendileri biliyorlar. O yüzden Ronen Bar gibi adamlar, Netanyahu'nun kendi siyasi ikbali için dayatılan suikast planlarını hayata geçirmeye çalışacağına; Tel Aviv'i, "Bu tür planlar başımıza olmadık işler açar" diyerek uyarmalıydı. Belli ki bunu yapamıyor. Bilakis âdeta davulla zurnayla suikast operasyonu yapacağız duyuruyor. Gelecek suikast hücreleri, enselenmeye ve Türkiye'deki cezaevi hücrelerinde çürümeye mahkûmdur. Bizden söylemesi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA