Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Kadının 'aşk' dediği şey, biraz da iktidar aşkıdır

- Bir kere söz menzilden çıktı.
- Her gün bir kadının erkeklerce öldürüldüğü bu coğrafyada ateşli bir levhaya bastım.
- "Tamam erkekler kötü, lakin, mevcut erkek, egemen yapının yeniden üretiminde, kadının hiç mi suçu yok?" diye sordum.
- Artık geri dönüşü yok.
- Görünen o ki, "Mataramda tuzlu su/ uzun yola çıkmaya hüküm giydim." Oysa 'şarabın gazabından' korktuğumdan daha çok korkarım kadınların gazabından!

***

- İşin latifesi bir yana, gelin, meselenin 'iktidardan soyunma', 'birlikte iyileşme' kısmını biraz erteleyelim.
Geçen haftaki yoldan biraz daha yürüyelim.
Söylediğim şu:
- Kadınlar da en az erkekler kadar iktidarı istiyor ve seviyor. Çoğu zaman yanlarındaki erkek için, mümkünse de kendileri adına. Zaten, kadının aşk dediği, ilişki dediği şey, biraz da iktidar aşkı değil mi?
- Bu durum iki şekilde tezahür ediyor.
- Hem, 'güçlü, başarılı erkek algısı' talep edilerek çoğaltılıp, yeniden üretiliyor.
- Hem de, iktidarı reddetmek yerine, iktidara kadınsı bir incelikle eklemlenerek, mümkünse ele geçirerek 'erkekleşiliyor.' Ben buna 'Hürrem Sultan sendromu' diyorum.
***

- Lütfen, modern hayatta ağırlıklı olarak kadınların çalıştığı işyerlerini bir düşünün. "Homo homini lupus,", yani "İnsan insanın kurdudur," sözü, genellikle, "Kadın kadının kurdudur," haline dönüşüyor?
Erkek iktidarı altında ezilen kadınların, iktidarı ele geçirdiklerinde hemcinslerini nasıl ezdiklerini görüyoruz.
Belki erkekler kadar sert ve açıktan değil, ama alttan alta, inci ince. Nakkaşe gibi!
- Erkek egemen iş dünyasında, kadın dayanışması denilen şeyin çoğu zaman bir lafız olarak kaldığını biliyoruz.
Sanırım bir kadın için en korkutucu şey, sadece kadınların çalıştığı bir ofis olsa gerek. Bu bir tür 'erkekleşme' değilse, nedir?
- Lütfen, Ben Bilmem Eşim Bilir programına bir bakın.
Kadınların halleri hiç umut verici değil.
- Ne pahasına olursa olsun kazanmayı en çok kadınlar istiyor. Kaybetmeyi en zor kadınlar hazmediyor.
Hırs denilen o duyguyu kendileri gibi maharetli İsviçre çakısı gibi taşıyorlar.
Erkekler başarılı olamadığında, sokuşturmalarına, küçümsemelerine bir bakın. Ben geçenlerde, kendisi tüfekle atış yaparken başarılı olamayınca, "Bana nereye nişan alacağımı neden söylemiyorsun," diye eşini azarlayan kadın gördüm!
- Bu yarışmada gözlemlediğim bir şey var: Erkeklerin bir kısmı, gerçekten iktidar yorgunu. Bu iyi bir şey. Kadınların büyük kısmı, iktidarı şehvetle istiyor. Bu da kötü.
***

- Oysa ne iktidarı ele geçirmek ne de erkeğe benzemek çözüm. Kötüye benzeyerek daha iyi bir dünya kuramayız. Ve iktidar, herkesi kirletir. Erkeği de kadını da. Klişe örnek ama Tansu Çiller'i hatırlatayım. "Bunları iktidardan sonra düşünürüz," diyorsanız; geçmişte sol hareketler de böyle düşünüyordu.
Çok şey devrim sonrasına ertelenmişti.
Lakin, devrim soyut, hayat ise çok somuttu.
***

- Benim yaptığım bir yüzleşme çağrısı.
- Evet, erkeklerin erkeklik haliyle yüzleşmesi gerekiyor.
Ama kadınlar da mevcut kadınlık haliyle yüzleşmeli. Özgürlük ve eşitlik ararken karşıtına benzemek hazin olsa gerek. Çünkü "Yok tek başına kurtuluş, ya hep beraber ya hiç durumu," söz konusu.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA