Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRAH KEKİLLİ

HAMAS-Dahlan yakınlaşmasının perde arkası

2007'de HAMAS tarafından Gazze'den, 2011'de Filistin Ulusal Yönetimi (FUY) Başkanı Mahmud Abbas tarafından Batı Şeria'dan çıkartılan Muhammed Dahlan, Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu Abu Dabi yönetiminin kendisine sunduğu imkânları kullanarak Filistin siyasetine geri dönmek istemektedir. Dahlan ile HAMAS'ın kanlı bir tarihe sahip oldukları ve aralarındaki ilişkinin husumetten ziyade düşmanlığa kadar vardığı düşünüldüğünde Dahlan'ın HAMAS üzerinden Filistin siyasetine dönmesi bir yönüyle ironiktir. Ancak Dahlan'ın Filistin siyasetindeki şu an için asıl rakibinin Mahmut Abbas olduğu dikkate alındığında ve HAMAS'ın üzerindeki baskılar nedeniyle açmaza girdiği düşünüldüğünde bu yakınlaşma anlam kazanmaktadır. Çünkü Dahlan 2007'de Gazze'den çıkartıldıktan sonra ekibiyle Batı Şeria'ya gittiğinde Abbas ile rekabete girmiş, 2009'da yüksek oranda oy alarak Fetih Hareketinin Merkezi Komitasına girmeye hak kazanmıştır. Ancak Dahlan ile rekabeti daha gerilere giden Abbas, Fetih kadrolarını kendisine karşı kışkırtmakla suçlayarak Dahlan'ı tecrit etmiş ve Haziran 2011'de de Batı Şeria'dan çıkartmıştır. Önce Ürdün'e yerleşen daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) geçerek Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'in güvenlik danışmanı olan Dahlan, 2011'den bu yana BAE'nin bölge politikası çerçevesinde hareket eden bir figüre dönüşmüştür. Aslında Dahlan'ın 90'lı yıllarda akıcı İbranicesi ve pragmatik karakteriyle İsrailliler ve Amerikalılarla yakın ilişki geliştirdiği hatta ABD eski başkanı George W. Bush'un Dahlan'dan "bizim çocuk" diye bahsettiği ve Gazze'de HAMAS üyelerine işkence iddialarıyla gündeme geldiği düşünüldüğünde temsil ettiği vizyon anlaşılmaktadır. Bunun yanında Bush'un Terörle Mücadele ve İç Güvenlik Danışmanı Thomas Bossert'in, Haziran 2006'da, BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'in kardeşi ve BAE Devlet Güvenlik Departmanı Direktörü Şeyh Hazza bin Zayed Nahyan'ı Dahlan'la ilişkiler konusunda teşvik ettiği dikkate alındığında Dahlan'ın nasıl bir küresel bölgesel networkun kesiştiği noktada faaliyet gösterdiği görülecektir.
Dahlan, Filistin siyasetinde Abbas sonrası dönem için hazırlık yapmakta, Abbas'tan sonra FUY başkanı olmayı hedeflemektedir. Dahlan'ın bu çıkışı BAE ve Mısır ittifakının bölge siyaseti bağlamında değerlendirilmelidir. Dahlan şu an için HAMAS'la yakınlaşarak Filistin siyasetine dönme çabası içinde olsa da asıl hedefi Abbas sonrası FUY'un başına geçmek olduğunu kestirmek güç değil. BAE ve Mısır'ın, özellikle Sisi'nin başa gelmesinden sonra Abbas'a karşı daha mesafeli davrandığı ve Abbas karşısında Dahlan'ı desteklediği bilinmektedir. Örneğin Mısır'ın Fetih'in kıdemli üyesi Cibril Racub'un (Dahlan'ın düşmanı) 27 Şubat'ta ülkeye girişine izin vermemesi, Mısır'ın Abbas'a mesafeli pozisyonunu açıkça ortaya koymuştur. Mısır'ın Gazze'ye sınır olması ve Filistin siyasetindeki belirleyici rolü, Dahlan'ın Mısır'ın müttefiki olan BAE'deki pozisyonu nedeniyle orta ve uzun vadede Dahlan'ın Filistin siyasetindeki etkisi artabilir. Bölgesel anlamda değerlendirildiğinde Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan veliahdı ilan edilmesinin ardından BAE Suudi Arabistan ittifakının derinleştiği ve Sisi'nin de bu ittifakın önemli aktörlerinden biri olduğu biliniyor. BAE'nin liderlik ettiği bu dış politika misyonu Katar'a bloke uygulayarak çevrelerken, diğer taraftan bölgede İslami hareketlerin terörist ilan edildiği, Arap devrimleri öncesindeki elitlerin hakim olduğu bir siyasi düzen arayışına öncülük ediyor. Libya, Yemen, Irak gibi krizle muhatap bölge ülkelerinde kendi müttefiklerini iktidara taşıyarak bölgede ana aktör olmaya çalışmaktadır.
Dahlan ise BAE'nin Filistin yönetimi için düşündüğü isim olarak ön plana çıkmaktadır.
BAE ve Suudi Arabistan öncülüğündeki ittifakın dış politikası çerçevesinde Mısır'da Mursi'nin iktidardan düşürülmesi ve Katar'a abluka uygulaması neticesinde yalnızlaşan ve Abbas'ın baskılarını artırdığını HAMAS, Dahlan'la -taktiksel düzeyde de olsa- anlaşmaya mecbur kalmıştır. 2006'dan bu yana devam eden Gazze ablukası, Sisi iktidarıyla birlikte Gazze- Mısır arasındaki tünellerin yıkılması, Abbas'ın Gazze'ye gönderilen elektrik paralarını kesmeye varan baskıları HAMAS'ı ciddi anlamda sıkıştırdı. Özellikle elektrik kesintileri nedeniyle hastanelerin çalışamaz duruma gelmesi, maddi kriz ve HAMAS karşıtı propaganda HAMAS'ı nefes alamaz duruma getirdi. Bunun üzerine BAE'nin bölgede artan etkisi ve Katar ablukası da eklenince HAMAS bölgesel olarak da yalnızlaştı. Bu nedenle geçtiğimiz Temmuz ayında yeni seçilmiş Gazze lideri Sinvar içinde bulunduğu HAMAS heyeti Kahire'ye gittiğinde karşısında Dahlan'ı görünce, Dahlan'ın Gazze ablukasının hafifletilmesine karşı Filistin siyasetinde kendisine yer açılması teklifine kayıtsız kalamadı ve Dahlan'la anlaşmak zorunda kaldı. Bu çerçevede 11 Ağustos'ta Mısır'a gelen Gazze heyeti Mısırlı ve BAE'li yetkililerle görüşmüş, Mısır Refah Sınır Kapısı'nı açmayı taahhüt etmiş ve BAE'li yetkililer ise Gazze'ye yapılacak yatırım projelerini aylık 15 milyon dolara fonlamayı taahhüt etmiştir. Fakat bu taahhütlerin yerine getirilip getirilmeyeceğine dair soru işaretleri bulunmaktadır.
Sürpriz şekilde ortaya çıkan ve güvensizlik ortamında düşmanları bir araya getiren bu anlaşmanın, tarafların (HAMAS ve Dahlan) başka alternatifleri kalmadığı müddetçe devam edeceği düşünülebilir. Fakat bu senaryoya alternatif olarak Abbas- HAMAS yakınlaşmasına öncülük edecek herhangi bir inisiyatif Filistin siyasetini şu an içinde bulunduğu açmazdan kurtararak, BAE'nin Filistin siyasetini dizayn etme çabalarının önüne geçebilir.

EMRAH KEKİLLİ-BİLAL SALAYMEH

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA