Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAMİT EMRAH BERİŞ

CHP’de İktidar Savaşları

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra CHP'de sular bir türlü durulmuyor. Geçtiğimiz hafta, Parti içinde yaşanan genel başkanlık tartışmaları yeni bir boyut kazandı. Aralarında Kılıçdaroğlu'na yakınlıklarıyla bilinen isimlerin de bulunduğu bazı CHP yöneticileriyle Ekrem İmamoğlu'nun gizli bir toplantıda buluştukları ortaya çıktı. Çevrimiçi olarak yapılan toplantının kayıtları basına sızdırılınca Kılıçdaroğlu'na yönelik muhalefetin sanıldığından daha derin olduğu anlaşıldı. Toplantıya katılanlardan çoğu, Kılıçdaroğlu tarafından, cumhurbaşkanı seçildiği takdirde bakan yapılacakları gerekçesiyle milletvekili adayı olarak gösterilmeyen isimler. Bunların tamamen sistem dışında kalmamak amacıyla yeni bir arayış içine girdikleri anlaşılıyor. Ancak toplantıda Özgür Özel gibi seçimlerden hemen sonra CHP'nin Meclisteki grup başkanlığına getirilen ve yeniden milletvekili seçilen bazı isimlerin de bulunması dikkat çekiyor. CHP yöneticilerinin Kılıçdaroğlu sonrası için mevzilenmeye şimdiden başladığı dikkat çekiyor.

Seçimlerden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'na karşı bayrak açmıştı. İmamoğlu "değişim" sloganıyla parti yönetiminde yenilenmeye gidilmesi gerektiğini savunmuştu. Ancak Kılıçdaroğlu seçimlerde başarılı olduğunu söyleyerek liderlik tartışmalarının önünü en baştan kesti. Parti içindeki delege yapısının tamamen Kılıçdaroğlu'nun kontrolünde bulunması, potansiyel bir muhalefetin başarılı olma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Zaten İmamoğlu da bunu bildiği için doğrudan adaylığını açıklamak yerine Kılıçdaroğlu'dan makamını kendisine devretmesini istedi. Genel başkanın buna yanaşmaması üzerine İmamoğlu da muhalefetin dozunu düşürdü. Daha doğrusu, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yeniden İstanbul'dan aday gösterilmek karşılığında genel başkanlık hedefinden vazgeçeceği mesajını verdi. Ancak İmamoğlu'nun adaylığının zora girmesi, yeni ittifak arayışlarına girdiğini gösteriyor. Parti içindeki sessizliğin de "fırtına öncesi"ni gösterdiği anlaşılıyor.

Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun seçimlerin ikinci turuna gidileceğinin anlaşılmasıyla birlikte öncelikli olarak koltuğunu koruma kaygısına düştüğü açık. Genel başkanlık görevini üstlendiği 2010 yılından itibaren tüm seçim yenilgilerine rağmen Kılıçdaroğlu konumunu korumayı başardı. Buna karşılık, Kılıçdaroğlu'nun her durumda önceliği mevcut parti yönetiminin devamına vermesi, seçim sonuçlarına ilişkin gerçekçi analizler yapılmasını engelledi. Bunun en son örneğiyle Kılıçdaroğlu'nun hafta içi katıldığı bir televizyon programında karşılaşıldı. CHP Genel Başkanının seçimlerde başarısız olduğunu kabul etmediği için bunun nedenleri üzerinde düşünmediği de anlaşıldı. Ancak sorun bununla da sınırlı değil. Kılıçdaroğlu'nun seçimleri kazanamamasını kırsal kesimdeki seçmenlerin "TRT'den başka kanal izlememesi" gibi gerçeklikten uzak nedenlere bağlaması dikkat çekti. Aslında kendisi aynı gerekçeyi seçimlerden hemen sonra yaptığı ilk değerlendirmelerde de kullanmıştı. Aradan geçen zamana rağmen kullanılan argümanın bile değişmemesi, CHP'nin 2002'den sonra girdiği seçimlerde uğradığı yenilgilerin nedenini gösteriyor.

Eylül ayıyla birlikte CHP'de il ve ilçe kongreleri başlayacak. Partinin büyük kongresinin ne zaman yapılacağı ise belirsiz. Genel merkez, kongre tarihini kasıtlı şekilde muallakta bırakarak delege yapısının nasıl şekilleneceğini görmek istiyor. Kılıçdaroğlu yönetimi, il ve ilçe kongrelerinden istediği sonuçları alması durumunda büyük kongreyi yerel seçimlerin öncesinde yapacaktır. Bu şekilde, Kılıçdaroğlu, 2024 yılının Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde adayları doğrudan belirleme kozunu kendi elinde tutacaktır. Aslında parti içindeki muhalefet de bu durumun farkında. İmamoğlu'nun şu anda öncülük yaptığı anlaşılan muhalefet de aday belirleme sürecinde pazarlık payını güçlendirmek istiyor. Bu bakımdan, toplantıya katılan ve hâlen milletvekili olmayan bazı CHP'lilerin yerel seçimlerde adaylık arayışına girebileceği tahmin edilebilir. İlk hedef ise özellikle İstanbul ve İzmir'de öteden beri CHP'nin elinde bulunan bazı ilçe belediyelerinde aday gösterilmek olacaktır. Tıpkı genel seçimlerde yüzde yirmiyle yirmi beş arasında değişen oy oranının adeta garanti olması gibi bazı ilçelerde de seçim sonuçları CHP lehine neredeyse önceden belli. Buralarda sağlanan küçük ve kısmî başarılar CHP'yi kurumsal atalete sürüklüyor. Ayrıca bu durum CHP yönetimi açısından konforlu bir alan sağlıyor.

Yaşanan tüm bu süreç CHP'nin seçimlerde neden başarılı olamadığının özeti durumunda. Genel başkanından başlamak üzere tüm CHP yöneticileri, ülkenin geleceğine yönelik bir vizyon ortaya koymak yerine kendi siyasî ikballerinin peşinde koşmayı tercih ediyor. Bu durum, CHP'nin seçmenlerin karşısına toplumu ikna edecek bir projeyle çıkamaması sonucunu doğuruyor. CHP, kendi tabanı dışında kalan seçmenler nezdindeki durumuyla hesaplaşmaktan kaçınıyor. Muhasebeden kaçan bu yaklaşım, aslında CHP'nin gerçekçi bir siyaset üretmesini de engelliyor. Daha büyük sorun ise sürekli iç çekişmelerle uğraşan CHP'de kaynayan kazanın altının hiç sönmemesi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA