Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İSMAİL NUMAN TELCİ

Ortadoğu’da Deprem Diplomasisi: Mısır’ın Türkiye ve Suriye Temasları

Ortadoğu'da 2021 yılından itibaren yaşanmaya başlayan normalleşmeler, dönem dönem hız kezse de, bölge genelinde bir eğilim olmaya devam etti. Nitekim geçtiğimiz günlerde afet dönemlerinde diplomasiyi kullanarak Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü'nün Türkiye ve Suriye'ye uzun yıllar sonrasında gerçekleştirdiği ziyaretler de bu normalleşmelerin devam ettiğini göstermektedir.

6 Şubat'ta Türkiye ve Suriye'de meydana gelen deprem felaketlerinin ardından toplamda 50 binden fazla insan yaşamını yitirirken aynı zamanda binlercesi de yaralı kurtuldu. Depremler sonrasında çok geniş bir arama, kurtarma, yardım ve bağış faaliyetleri başlaken gerek Türkiye'ye gerekse de Suriye'ye diplomatik anlamda ziyaretler düzenlendi. Bu durum her ne kadar siyasi krizler yaşansa da, Ortadoğu ülkeleri arasındaki dayanışma olgusunun mevcudiyetini gözler önüne serdi.

Katar Emiri Temim bin Hamed deprem sonrasında Türkiye'yi ziyaret eden ilk devlet başkanı olurken, aynı zamanda Azerbaycan, Yunanistan, İsrail, Ermenistan, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) dışişleri bakanları Türkiye'yi ziyaret etti. BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid deprem vesilesiyle aynı zamanda Şam'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bütün bu hamleler içerisinde, gerek Türkiye ve gerek Suriye ile uzun dönemdir siyasi ilişkilerinde sıkıntılar yaşayan Mısır da Dışişleri Bakanı Semih Şükrü'yü göndererek iki ülke ile yeni dönemlerin açılması ihtimalini de artırdı.

Türkiye-Mısır Normalleşmesi

Türkiye ile Mısır ilişkileri açısından değerlendirildiğinde, iki dışişleri bakanının gerçekleştirdiği görüşme sonrası yapılan açıklamalar önemli emareler barındırmaktadır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, zor dönemlerde bu tür ziyaretlerin unutulmayacağının altını çizerken Mısırlı mevkidaşı Samih Şükrü ise ortak tarihi bağlara sahip iki ülkenin ilişkilerini düzeltmesi için ortak bir yol haritası üzerinde çalışması gerektiğini vurguladı. İki bakan da gerek ikili ilişkiler gerekse de bölgesel siyasette Ankara ve Kahire'nin birbirine ihtiyaç duyduğunu vurgularken, iki ülke devlet başkanlarının iki başkentten birinde görüşmesi ihtimalinin işaretlerini de verdiler.

Esasında bu noktaya gelinmesi yaklaşık iki yıldır devam eden bir sürecin sonunda oldu. 2020'nin yaz aylarında istihbarat birimleri düzeyinde başlayan Türkiye-Mısır görüşmeleri, 2021 yılında diplomatik kanallar aracılığıyla devam etti. Süreçte zaman zaman yavaşlamalar yaşansa da diyalog ve iletişim kanalları açık tutularak, Türkiye ve Mısır liderlerinin 2022'nin Kasım ayında Katar'da düzenlenen Dünya Kupası'nda el sıkışmaları sağlanmıştı. Bu buluşmada arabulucu rolü oynayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sisi'yi Katar'a davet eden Katar emiri Temim'in de büyük rolü olmuştur. Geçmişte sıklıkla bölgesel arabuluculuk rolü oynayan Katar, Türkiye ve Mısır normalleşmesinde de kritik bir ol oynayarak bu konumunu bir anlamda tazelemiştir.

Türkiye ve Mısır'ın afet dönemlerinde dahi diplomasiyi devam ettirmelerinin ve hızlandırmalarının en büyük nedenlerinden birisi, bölgesel normalleşmeden geri kalmama isteğidir. Gerek ABD'nin Ortadoğu politikaları, gerekse de Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Ortadoğu'da "bölgeselciliğin" daha yoğun bir şekilde işlendiği dönemlerde ikili siyasi normalleşmeler bölge siyasetini şekillendirmektedir. Dolayısıyla burada her iki ülke de bu süreçlerden paylarını almak istemektedirler. Aynı zamanda iki ülke ilişkilerinin daha yukarı seviyelere çıkarılmasının bir diğer aracı da, karşılıklı ekonomik ilişkilerin potansiyelinin anlaşılması ve değerlendirilmesi olacaktır. Türk şirketleri ve firmalarının Mısır'da tekrardan etkin hale gelmesi ve yoğunlaştırılmış şekilde projeler ve programlar düzenlemeleri, iki ülke şirketlerinin ortaklıklar kurmaları, Mısır-Türkiye ekonomik ilişkilerini güçlendirecektir.

Mısır-Suriye İlişkileri

Mısır-Suriye ilişkileri bağlamında değerlendirildiğinde ise yine 10 yılı aşkın bir sürenin ardından Mısır dışişleri bakanının Suriye'yi ziyaret ettiği görülmektedir. Burada temelde, Mısır'ın gelişen bölgeselcilik meselesi üzerinden Suriye ile ilişkilerini geliştirmek istediği söylenebilir. Suriye rejimi, halîhazırda 2018 yılından bu yana BAE ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleri aracılığıyla Arap dünyasına tekrar kazandırılmaya çalışılmaktadır.

Bu çerçevede çabalarını artıran ülkelerin olduğu görülürken, rejim lideri Beşar Esed'in geçtiğimiz günlerde BAE'ye ve Umman'a düzenlediği ziyaretler de bu sürecin son dönemde ivme kazandığını ortaya koymaktadır. Bu anlamda BAE, Bahreyn ve Umman'ın yanında uzun bir dönem Suriye rejiminin Arap dünyasına tekrar entegrasyonuna karşı çıkan Suudi Arabistan da bu süreçteki pozisyonunu yumuşatmış ve Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan, Suriye rejimi ile diyaloğun gerektiğini de ifade etmiştir.

Bu anlamda Mısır hükümetinin Suriye rejimi ile de bir süredir hayata geçirmek istediği normalleşme sürecini, deprem nedeniyle hızlandırmak istemiş olacağı söylenebilir. Aynı zamanda ciddi bir ekonomik kriz yaşayan Mısır'ın Suriye'ye bir takım deprem yardımları yapması, Kahire yönetiminin bölgedeki ortaklıklarını geliştirme ve sorunlu ilişkileri onarma iradesini de ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla afet dönemlerinde gerçekleştirilen diplomatik faaliyetlerin gerek Mısır-Türkiye gerekse de Mısır-Suriye ilişkilerinde yeni dönemlerin habercisi olabileceği söylenebilir. Bu durum, Türkiye'nin Mısır ile normalleşme sürecini dış politika önceliklerinden birisi olarak görüyor oluşuyla da örtüşen bir durumdur. Ankara ve Kahire yönetimlerinin de bu yönde siyasi irade göstermesiyle, ilişkilerin ileriki dönemlerde yeni açılımlara sahne olabileceği öngörülmektedir. Öte yandan benzer ivmenin Suriye ve Mısır ilişkilerinde de görülüp görülmeyeceği bölgesel ittifak ilişkilerinin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Nitekim bazı Arap ülkeleri halen Suriye rejiminin Arap dünyasına tekrardan entegrasyonuna mesafeli dururken, bazılarının ise bu süreci halihazırda destekledikleri görülmektedir. Mısır'ın bu yönde atacağı adımla diğer Arap ülkeleri tarafından da yakından izlenecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA