Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Kum gibi

Arkadaşım gözü yaşlı girdi odama,
Belli ki çok üzgündü…
Onu hiç böyle görmemiştim…
Oysa eskiden nasıl da şen şakrak biriydi.
Anlattığı Temel fıkralarıyla bizi kırıp geçirirdi.
Şimdiki durumuna şaşırdım…
Ne olmuştu?
Neden böyleydi?
Onu bu kadar üzen neydi?

***
Evli olduğu dönemde bir öğretmenle yaşadığı büyük aşkı biliyordum.
Onunla ilgili bir gelişme mi olmuştu yoksa?
Bizimkisi donuk gözlerle bakıp durdu…
Konuşmuyor, belki de konuşamıyordu…
Dokunsam ağlayacaktı sanki...
Ben de sustum…
***
Yıllar önce Lale'ye aşık olmuştu…
Ne canlıydı o günlerde,
Kimsenin cesaret edemeyeceği,
Ne deli işler yapmıştı bu sevda uğruna…
Bir keresinde aşkı için PKK ile çatışmaya bile girmişti.
Zor kurtarmıştı kellesini.
***
Kemençeye hastaydı…
İyi de horon ederdi…
"Ne zaman evleneceksiniz" soruma,
"Bilmiyorum" demişti o zamanlar.
Deli gibi sevip de niye beklediğini anlayamamıştım önce…
Sonra evli olduğunu ve karısından ayrılamadığını öğrenmiştim.
İki arada kalmıştı anlayacağınız.
Üzülmüştüm…
Hem ona hem de sevgilisi Lale'ye…
En çok da eşi ve çocuklarına…
Çok zor bir durum olmalıydı yaşadıkları.
***
Hiç tatile gitmemişti.
İlk tatilini Lale'si ile birlikte yapmıştı.
Sanıyorum bir Ege kasabasındaydılar...
Hayatının en heyecanlı ve keyifli günlerini yaşadığını anlatmıştı…
O sıralar sevgilisine bakan birini fena benzettiğini anlatmıştı.
Jandarma gelince,
"Ne yapayım komutan ben Karadenizliyim, kadınımı çok kıskanırım" demişti.
Allah'tan jandarma komutanı da Karadenizliydi.
"Basit bir darp olayı" dedi…
Serbest kalmıştı.
***
1992'nin yazı…
Lale
ile denizden çıkmıyorlardı.
İlk kez böylesine yanmıştı güneşte…
Hayatının en güzel günlerini yaşıyordu.
Kafasına koymuştu…
Lale ile mutlaka evlenecekti…
Ama nasıl?
İşte bunu bilmiyordu…
Boşanma isteğini karısına nasıl anlatacaktı…
Böyle bir şeyin eşini ve çocuklarını perişan edeceğini biliyordu.
***
Lale
'nin yanında mutluydu…
Eşi için de üzülüyordu.
Karısı kusursuzdu çünkü…
Çocuklarını çok seviyordu.
Hele de kızını…
"İhanet" kelimesini telaffuz etmek istemiyordu.
Böyle anlarda "Sevmek suç olmamalı" diyordu isyankar bir halde.
***
Akşamları sevgilisi Lale ile birlikte kumsalda Ahmet Kaya'nın her yeri kasıp kavuran parçası 'Kum Gibi'yi dinliyorlardı…
"Martılar ağlardı çöplüklerde,
Biz seninle gülüşürdük.
Şehirlere bombalar yağardı her gece,
Biz durmadan sevişirdik.
Acımasız olma şimdi bu kadar,
Dün gibi çekip gitme.
Bırak da sarılayım ayaklarına
Kum gibi ezip geçme."

***
Hâlâ dillerden düşmeyen o şarkının 'ikinci kıtasını' okumaya başladı dün…
Hıçkırıklara boğuldu birden.
Gözyaşları sel olup aktı.
Çok şaşkındım.
Durumu anlamaya çalışıyordum.
***
Daha önce anlattıklarından, yaşadığı her şeyi ezbere biliyordum…
"Sonbahar damlardı damlarımıza, Biz seninle sararırdık.
Aydınlansın diye şu kirli yüzler, Biz durmadan savaşırdık.
Acımasız olma şimdi bu kadar Dün gibi çekip gitme.
Bırak da sarılayım ayaklarına Kum gibi ezip geçme."
Dedikten sonra baklayı ağzından çıkardı…
Lale kanser olmuştu…
Duyunca ben de yıkıldım…
"Kara sevdadan" dedi.
Arkadaşımı nasıl teselli edeceğimi bilemedim…
Benim de çok sevdiğim o parça dilime dolandı sadece,
Martılar ağlardı çöplüklerde…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA