Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Ezberler bozulunca

Türkiye, Kuzey Irak ve Kerkük'e odaklandı ama Irak'ta yakın tehlikenin kaynağı Kürtler değil, Basra-Tahran ekseni olacak.
Çünkü İran, Bush yönetiminin kendi üstündeki baskılarını azaltmak için ABD'nin başına Irak'ta yeni çoraplar örmeye niyetleniyor. Bunu da "Şii kartı"nı sonuna kadar oynayarak deneyecek.
İlk işaretler ortaya çıktı bile. Iraklı Şiiler'in iki büyük ayetullahı, Ali Sistani ile Muhammed İshak El-Fayad, Irak'ın yeni anayasasında İslam'ın tek yasa kaynağı olarak yer almasını istediler.
Bu çıkış, Irak'ın "Din devleti"ne dönüşmesi korkularını kamçılayacak. Daha önemlisi, talebin gerçekleşmesi de, reddi de bölgeyi derinden etkileyecek gelişmelere ebelik edecek.
Şiiler "Din devleti"ni kabul ettirirlerse, sadece ABD'nin değil, bölgedeki Sünni rejimlerin de uykularını kaçıran "Şii ekseni"nin altyapısı hazırlanmış olacak. Gerçi İran ve Irak Şiileri'nin bir potaya konamayacağını, Iraklı Şiiler'in vatanlarına ve devletlerine çok güçlü duygularla sahip çıktıklarını, bunu da 7 yıl süren İran-Irak savaşı sırasında kanıtladıklarını söyleyenler çıksa da, bu gerekçeler korkuları gidermeye yetmeyecek. Zira somut bir örnek var ortada: Şiiliği İranlılar'dan çok ama çok farklı olan Suriye'deki iktidarın, Tahran'la kader ortaklığına varan ittifakı.

Kürtler'e gün doğacak
Tabii Şiiler'in dayatmaları Kürtler'in ayrılma taleplerine arayıp da bulamayacakları meşru bir gerekçe yaratacak. Kürt liderler, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasal birliği içinde yer almaları için "Kırmızı çizgilerimiz" dedikleri üç koşul öne sürdüler: Federal yapı, kuzeyin özerkliğinin tanınıp Kürt topraklarının geri verilmesi ve Irak'ın laik devlet olması.
Böyle bir durumda Kürtler'in yanı sıra, İslam emirliği" hayalleri kuran grupların denetimindeki Sünniler'in de kendi yollarına gideceklerini söylemeye gerek yok.
Irak'ta tehlike ya da olasılık biter mi; "Din devleti" isteklerinin reddi de Şiiler'i yol ayrımına getirecek. Bu kez onlar, çoğunluğu oluşturmalarına rağmen Irak yönetiminden dışlanmanın yüzlerce yıllık burukluğunu öfkeye dönüştürüp, güneyde kendi devletlerini kurmaya yönelebilecek. Ve o zaman da Irak kaçınılmaz olarak üçe ayrılacak.
Daha da vahim olan; bu olasılıkların hepsinde İran'ın kazançlı çıkması. İster Bağdat'ta Şii din devleti kurulsun, ister Basra'da, yeni oluşum İran için Arap yarımadasında sıçrama tahtası anlamına gelecek.
Peki Irak'ın toprak bütünlüğünü ve siyasal birliğini koruyacak formül yok mu? Elbette var. Geçen yıl geçici anayasanın hazırlanması sırasında da bu kavgalar yaşandı, sonunda ABD'nin baskıları ve müdahalesiyle Şiiler geri adım attılar. Aynı dinamikler yine harekete geçebilir.
Ancak madalyonun bu yüzü de, yani tüm etnik grupların, tüm mezheplerin yönetimde söz sahibi olacakları, federal Irak da Sünni Arap rejimlerinin huzurlarını kaçırıyor. Zira hepsinde önemli Şii azınlık var. Hepsi de Irak'tan cesaretlenecek azınlıklarının yeni haklar, hatta yönetimden pay istemeye kalkışmalarından çekiniyorlar.
Hangisi ehven-i şer, kestirmek güç ama bir şey kesin: Irak tüm bölgenin ezberini bozdu, bundan sonra daha da bozacak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA