Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Komşunun sosisleri

Yunanistan'ın siyasetçiden çok eski mesleğidiplomat yönü ağır basan, o nedenle pek esneklik göstermeyen Dışişleri Bakanı Petros Molivyatis bugün Ankara'ya geliyor.
Başkent, yüzünde güller açan bir komşu bulacak. Bu, sakın diplomasi kariyerinin ilk döneminde görev yaptığı Ankara'da gençlik anılarına dönmesinin nostaljisine bağlanmasın. Yunanlı kurt bakan, altın tepside sunulan iki armağanın sevincini yaşıyor.
İlki geçen hafta gittiği Washington'da verildi. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ona "Yunanistan'ın, ABD'nin Balkanlar'da en iyi dostu olacağını düşünüyoruz" dedi. Çevirisi: "Türkiye'nin yerini alabilirsiniz." Rice'ın mesajıyla Yunanistan'ın önünde açılan pencere Kostas Karamanlis hükümetini öylesine heyecanlandırdı ki, sormayın gitsin.
İkinci armağan ise ziyaretinin arefesinde Ankara'dan gönderildi. Meclis Başkanı Arınç'ın, "Casus belli kararı kalksın" çağrısıyla.
Gerçi Türkiye, 1975'te koyduğu, 1982'de imzalanan Uluslararası Deniz Sözleşmesi'nin Yunanistan'a 12 mil hakkını vermesinin ardından Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla tazelediği "Casus belli"yi (savaş nedeni) 1997'de NATO'nun Madrid zirvesinde çekmişti, ayrıca 1995 Meclisi'nin o bildirisi de 1999 Meclisi'yle geçerliliğini yitirmişti ama olsun. Jest jesttir; fazla mal göz çıkarır?

Tek yanlı aşk olmaz
Bu ifadelerimizden sakın TürkYunan yakınlaşmasına karşı olduğumuz sonucuna varılmasın. Tam tersine, ataları "Suyun Öte Tarafı" ndan göç etmiş bir Egeli olarak Ege'nin barış denizine dönüşmesi hayatımızın en önemli düşlerinden biri, belki de birincisi.
Ne var ki, bu düşün ancak iki tarafın da adım atmasıyla ve bu adımların eşit, adil ve dengeli olmasıyla gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Tek taraflı çıkışlarla değil.
Bakın, iki yılda ikinci kez Ankara'yı ziyaret eden Molivyatis, Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili cümlelerinde bile milim değişiklik yapmadı.
İki yıl önce "Türkiye'nin AB perspektifini destekliyoruz" diyordu. Bugün "perspektif"in eşanlamlısı sözcükle, "Türkiye'nin AB yönelimini destekliyoruz" diyor.
Oysa yönelim veya perspektife destek 1999 Helsinki zirvesi öncesi sözkonusuydu. Helsinki'den sonra, hele 2004 Brüksel zirvesinde Türkiye ile müzakerelerin açılması kararının ardından üyeliğe desteğin vurgulanması gerekiyor.
Molivyatis'in formülü, aslında Yunanistan'ın politikalarını yansıtıyor:
Türkiye'nin üyeliğini mümkün olduğu kadar gündem belki de olasılıkdışı tutmaya çalışmak ama bir yandan da TürkYunan sorunlarının çözümünü müzakere sürecinde AB Komisyonu'nun omuzlarına yıkmak.

Mayınlar
bile duruyor
PASOK hükümeti döneminde Simitis-Papandreu ikilisinin oluşturduğu politika bu. Karamanlis iktidara gelince biraz değiştirmeyi, örneğin Ege sorunlarını TürkiyeAB sürecinin dışına çıkarmayı denedi. Ancak birkaç ay sonra "Neden dertsiz başımı derde sokayım" diyerek eski çizgiye döndü.
O yüzden Ege konusunda 3 yılı aşkın süredir yürütülen "İstikşafi görüşmeler"de 30 turda ciddi sonuç alınamadı. Molivyatis de, "30 yıllık sorunun çözülmesi zaman alır" diyerek, 130 tur bile yapılsa sonuç çıkmayacağını ima ediyor.
8 yıl önce söz verdiği TürkYunan sınırındaki mayınları temizlemekten bile kaçınan komşu, "çetrefil" sorunlarda mı adım atacak?
Hele AB ile 10 yıl sürecek görüşmelerde sosisi dilim dilim yutturmak varken...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA