Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

AB'yi terleten hamleler

Bu satırları Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile çıktığımız uzun ve heyecanlı diplomatik turun dördüncü durağı olan Kahire'den yazıyoruz. Nil kıyısındaki otelimizden.
Mısır'dan Stockholm'e geçeceğiz. Gayri resmi AB dışişleri bakanları toplantısı için.
Ama henüz İsveç'e gitmeden AB rüzgârları buralara kadar ulaştı. Son derece görkemli Mısır Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın bir salonunda Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'le görüşmesinden sonra mevkidaşı ve adaşı Ahmet Aboul Gheit ile düzenleyeceği basın toplantısını beklerken, içeriye AB'nin Dış Politika ve Savunma Yüksek Temsilcisi Javier Solana giriverdi. Genel bir ilgisizlik ortamında Ortadoğu barış süreci ve Darfur trajedisi konularında Mübarek'le yaptığı görüşmeyi değerlendirdi, hiçbir meslektaşımızın soru yöneltmediğini görünce asık bir yüzle çekip gitti.
Uzatmayalım; Davutoğlu ve Abou Gheit geldiler. Mısır Dışişleri Bakanı bir monologa başladı: Türkiye'nin yükselen yıldızından, Ortadoğu'da vazgeçilemeyecek bölgesel güç konumuna gelmesinden, büyük ekonomisinden, çok boyutlu dış politikasından söz etti uzun uzun ve sevecen bir şekilde Davutoğlu'nun elini tutarak ekledi: "Türkiye'nin önemli bir rolü daha var; AB ile İslam dünyası arasında köprü işlevi görüyor."
Geziye katılan Dışişleri mensupları Stockholm'daki AB dışişleri bakanları toplantısında da Türk heyetinin ayrıcalıklı bir ilgiyle karşılanmasını beklediklerini fısıldadılar, "Sayın Bakanımız özellikle toplantının ikinci gününün en önemli aktörü olacak" dediler. Nedeni? AB'nin ABD ile birlikte batağa saplandığı Afganistan-Pakistan tuzağında Türkiye'nin sessiz sedasız patlayıcı maddeleri etkisiz duruma getirmesi, AB ile İran arasında neredeyse tek iletişim kaynağı olması (Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından protesto gösterilerinde gözaltına alınan İngiliz ve Fransız yurttaşları Türkiye'nin çabalarıyla salıverildi), Irak-Suriye krizinin bir yangına dönüşmesini önlemek için anında itfaiyecilik görevi üstlenmesi... (Not: Gezimizin ilk iki durağında, Bağdat ve Şam'da tanık olduğumuz, AB Dönem Başkanı İsveç'in Dışişleri Bakanı Carl Bildt'in de telefon trafiğiyle izlemek için çırpındığı Davutoğlu'nun mekik diplomasisinin ayrıntılarını ilk fırsatta aktaracağız.)

İlginç tarih rastlantıları
Kısacası, yaz tatilinden 3 gün önce dönen AB bürokrasisi ve siyasal çevreleri daha atak, daha dinamik ve kendinden daha emin bir Türkiye buldular. Bu özgüven sadece dışarıda değil, iç sorunlarda da varlığını hissettiriyor. Örneğin, son Kürt ve Ermeni açılımlarıyla.
Ankara bu hamlelerin ilk hasadını, 14 Ekim'de, yani Türkiye-Ermenistan milli maçının oynanacağı gün açıklanacak Yıllık İlerleme Raporu'yla alacak.
Bu ilerleme raporu taslağına göre, AB ile müzakere sürecinin başladığı 2005'ten, hatta adaylık statüsünün tanındığı 1999'dan bu yana Türkiye için hazırlanmış en parlak karne olacağını gösteriyor.
Haberden anlaşıldığı kadarıyla, Brüksel'deki AB Komisyonu raportörlerinin tatil dönüşü yaptıkları ilk iş, taslak metine Kürt açılımını eklemek oldu. Tabii tavsiyeler eşliğinde: "Kürt açılımının toplumsal mutabakatla mutlaka içeriği doldurulmalı ve çabalar bir an önce somut sonuca ulaşmalı..."
Brüksel'in o önerisinin yerine geldiğini görmesi için pek fazla beklemesine gerek kalmayacak: Başbakan Erdoğan, yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte Meclis çatısı altında açılımın içinin doldurulacağını taahhüt etti. Yani, İlerleme Raporu'nun "Kürt sorunu" bölümü son biçimini alıncaya kadar birkaç kez daha yazılacak.
Anlaşılan Ermeni açılımı da AB raportörlerini hazırlıksız yakaladı; çünkü taslak metinde söz edilmiyor. Onda da sıkışacaklar: Çünkü Türkiye ile Ermenistan arasında paraf edilen iki protokolün imzalanması için öngörülen son tarih 12 Ekim. İlerleme Raporu'nun kesinleşmesinden sadece iki gün önce. Bir de yukarda da belirttiğimiz gibi, raporun yayınlanacağı gün, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın gelmesinin hemen hemen kesinleştiği Türkiye-Ermenistan milli maçını düşünün.
Brüksel'deki bürokratların "İki ayağımız bir pabuca sıkıştı" diye söylenmelerini duyar gibiyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA