Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Dünyanın tablosu

Milenyum'un en büyük ekonomik krizinin patlak vermesinden bu yana düzenlenen 3'üncü G-20 zirvesi bugün ABD'nin Pittsburgh kentinde başlıyor.
Hatırlayacaksınız; en büyük 20 ekonominin devlet ve hükümet başkanları krizle ilgili ilk zirveyi 2008 Kasım'ında Washington'da, ikincisini 2009 Nisan'ında Londra'da yapmışlardı.
Adının G-20 olmasına bakmayın; Pittsburgh zirvesinde 20'nin üstünde ülke temsil ediliyor. Sayalım:
G8 grubu: ABD, Almanya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Rusya.
Yükselen ekonomiler: Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Arjantin, Avustralya, Çin, Şili, Güney Kore, Hindistan, Endonezya, Meksika.
Davetli ülkeler: İspanya, Hollanda, İsveç, Singapur, Tayland.
Uluslararası kuruluşlar:
AB, IMF, Dünya Bankası. Başını Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin çektiği bir grup üye, G-20'nin çok "Kalabalıklaştığını", o nedenle bazı ülkeleri elemek gerektiğini savunuyorlar. Örneğin, 14 üyeli bir grup öneriyorlar. Sarkozy'nin planının püf noktası şu: G-20 oluşumunun G-14'e indirgenmesini fırsat bilip, Türkiye'yi saf dışı bırakmak istiyor. Yerimize adayı da hazır: Mısır! Hemen belirtelim; Akdeniz İçin Birlik projesiyle birlikte Fransa ile Mısır iyice sıkı-fıkı oldular.

Ankara tetikte

Sarkozy'nin ayak oyunlarını Türkiye de yakından izliyor. Başbakan Erdoğan geçen hafta Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde genel yayın yönetmenlerine verdiği iftar yemeğinde bu konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Pittsburgh'ta farklı bir G-20 zirvesi olacak. Krizden toparlanma sürecine girdik. Türk ekonomisinde düzelme devam ediyor. Oraya Orta Vadeli Program'ı götüreceğiz. Ayrıca Başkan Obama ve Sarkozy, Gordon Brown, Angela Merkel başta olmak üzere önemli liderlere demokratik açılımı anlatacağız. G-20'yi azaltmak isteyenler var. Biz aynen korunması yanlısıyız."
Pittsburgh'ta hiç kuşkusuz geçen ilkbahardaki Londra zirvesinde alınan 29 kararın kaçının ne ölçüde hayata geçirilebildiği de değerlendirilecek. İktisatçılar tablodan veya bilançodan pek memnun değil.
Evet, başta ABD olmak üzere bazı üyeler finans kurumlarının denetimini pekiştirmek için yeni mekanizmalar geliştirdiler, bankacılık sırrının kalın zırhında bazı delikler açıldı, vergi cennetlerinin ortadan kaldırılmasında, ilerleme kaydedildi ve nihayet birçok ülkede bankaların özsermaye yeterliliği rasyosu yükseltildi ama çok ciddi bazı taahhütler ya ötelendi ya rafa kaldırıldı: "Hedge fonlar"a çekidüzen verilmesi gibi. (Bu fonların yüzde 80'ine ev sahipliği yapan İngiltere engelliyor.) Tobin vergisinden vazgeçilmesi gibi. IMF'nin statüsünün değiştirilerek küresel mali sistemin bekçiliği görevinin verilmesi gibi...

Eski hamam eski tas

Daha da önemlisi, "Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak" kararlılığı, umudu ya da inancı etkisini yitirmek üzere: Borsalar yeniden yükseklik sarhoşluğuna kapıldı. Spekülatörler yeniden işbaşında. Krizi atlatmaları için kasalarına 9 trilyon dolar konulan bankalar, yeniden şaşaalı günlerine döndüler; kâr rekorları kırıyorlar.
Ama madalyonun bir de öbür yüzü var: Krizde işlerini yitiren 25 milyon kişi hâlâ evde oturuyor. Daha kötüsü, büyük çoğunluğu yaşamlarının sonuna kadar bir daha iş bulamayacak.
Piyasalardaki iyimserliğe rağmen tüketicilerin moralleri yerlerde sürünüyor.
Ve nihayet devletlerin borç yükü öylesine arttı ki, kamu harcamaları ve yatırımlarıyla ekonomileri canlandırmak imkansızlaştı. İngiliz "The Economist" dergisi internet sitesine, dünyanın tüm ülkelerinin kamu borçlarını gösteren bir harita koydu. Rakamlar, yeni borçlanmalar ve mevcut borçların faizi nedeniyle her saniye değişiyor. Somut bir örnek verelim: Bu yazıya başlarken, dünyanın kamu borcu toplamı 35 trilyon 095 milyar 251 bin 380 dolardı. Şimdi yeniden göz attık: 35 trilyon 095 milyar 095 milyon 482 bin 843 doları gösteriyordu. Yani, toplam kamu borcu aşağı- yukarı yarım saatte 400 milyon dolar artmıştı.
Bu ne demek biliyor musunuz; krizin asıl faturasını gelecek kuşaklar ödeyecek. Bu kuşağın bencilliği çocuklarımıza, torunlarımıza vergi, işsizlik, yoksulluk olarak dönecek. Yazıklar olsun dünyaya.
Pittsburgh zirvesi kararları belli olunca, herhalde bu konuyu bir kez daha ele almak zorunda kalacağız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA