Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Ekrem Bey o gizli el kimin?

Hemşerimsiniz. Hatta aynı liseden (Trabzon Lisesi) mezunuz. Trabzon Fikir Kulübü'nden beri de sizi tanırım.
Hepsinden önemlisi, aynı futbol takımını tutuyorduk. Siyaset gereği "vazgeçtiniz" galiba.
O kadar ki...
Fenerbahçe - Galatasaray ve Beşiktaş - Başakşehir maçlarında arz-ı endam ettiniz ama Fenerbahçe - Trabzonspor maçını nedense "çiçeklendirmediniz."
Canınız sağ olsun.
Gerek "İsyanın adı Trabzonspor" (5 Kasım 2013) başlıklı yazıma gerek Fotomaç'taki yazılarıma Fenerli okurlarım intizar etmişti ama ben okurlarımın çoğunluğu Fenerli diye takımımı (amiyane tabirle) satmadım.
Lakin..
Seçimden evvel, "Sizce 2010- 2011 sezonunun şampiyonu kim?" sorusu yöneltilince, "onu TFF belirler" yanıtını verdiniz.
Halbuki, o dönemde FETÖ televizyonu Samanyolu'nda, "TFF belirler" yerine başka şeyler söylüyordunuz
Bunları dile getirdi diye kardeşim Ahmet Kekeç'e dava açtınız.
Mevzu nedir?
Hoşunuza gitmeyen sorular sorulmasın mı?
Umarım, "proje" olduğunuzu dile getiren sevgili arkadaşım Nihat Genç'i de dava konusu etmezsiniz.
"Herkesi çok seviyorum" deyip de hoşlanmadığınız soruları soranlara dava açarsanız, tutarlı davranmış olmazsınız.
Bakınız Ekrem Bey, mesele futbol değildir.
"Siyasi endişelerle bugün tuttuğu takıma bunu yapan yarın ne yapmaz" şeklinde hülasa edebileceğimiz, karakteri imleyen bir meseledir.
Albert Camus tevekkeli "Ben futboldan ahlakı öğreniyorum" dememişti.

***


Madem futboldan başladık, ordan misal vereyim. Bilirsiniz, kural hataları bazen maç tekrarına neden olur.
Şayet 90 artı bilmem kaçıncı dakikada akıl almaz bir şans golüyle maçı galip bitirmişseniz, maçın tekrar oynanma kararı çok moral bozucudur.
Ama seçim öyle değildir, seçmen şans icabı oy vermez. Size inanıyorsa, sandığa gider yine verir.
Çalıp çırparak, usulsüzlük yaparak seçim kazanmadıysanız, bırakın hak yerini bulsun.
Üstelik onca iddia nedeniyle oluşan "şaibeli başkan" külfetinden de kurtulmuş olursunuz.
Şampiyonu nasıl ki TFF belirler, seçimleri de malumunuz YSK belirler.
Üstelik, YSK sizin başarınızı başkasına yazmaz. En fazla, tekrar seçim yapılsın der.
Dün "YSK benim güvendiğim tek kurumdur" deyip bugün YSK'yı "ihanetle" suçlamak, hiç yakışık almaz.

***


Hiç düşündünüz mü ya tersi olsaydı?!
Yani, 10 milyonu aşkın seçmeni olan İstanbul'da 30 bin oy farkla kaybetmiş olsaydınız, itiraz edince bu fark 12 bine inseydi, nihayetinde YSK da seçimi iptal etseydi ne yapardınız?
"YSK yolsuzluğunuzu tescilledi; sahtekarlığınız yüzünden bu halk ikinci kez sandığa gitmek zorunda kalacak; ne yüzle bu halkın karşısına çıkacaksınız..." demez miydiniz?
Bakınız Ekrem Bey, CHP'ye umut olmanızı çok önemsiyorum. (Ayrıca, siyasi varlığınız, Gül, Davutoğlu, Babacan gibi "arayışları" da bence kadük hale getirdi.)
Ama keşke sadece CHP'ye umut olsaydınız.
Nedense FETÖ'nün, PKK'nın ve hatta kimi müstevli odakların da umudu haline geldiniz. (Bu bir iddia değil biliyorsunuz, mesajlar ortada.)
O değil de Ekrem Bey...
YSK kararı hakkında konuşurken kameralar önünde sizi bir çocuk gibi omzunuzdan çekip arabaya bindiren o elin sahibi kim?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA