Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Bunu bilir bunu söylerim

Değerli yazar ve akademisyen Mücahit Gültekin geçen gün algı yönetimi ve manipülasyonda "Gerçeklere yaslanmak" kuralından bahisle şöyle dedi: "Gerçeğe yaslanmak, yalanın bir gerçeğin içinden üretilmesi anlamını taşır. O yüzden çok etkilidir. Bu kural bize şunu söylüyor: Olmayan bir şeyi söyleme, var olan bir şeyi şüpheli hale getir ve yönünü değiştir!.."
Her daim maruz kaldığımız budur.
Mesela, Gladyo'nun savaş uçakları ve tanklarla yaptığı 15 Temmuz'daki saldırıya karşı bu aziz milletin can pahasına direnişine "Tiyatro" diyerek kuşku uyandırmaya çalıştılar.
Terör saldırılarında da benzer tarife uyguladılar.
En son olarak, İstiklal'e yapılan saldırı için "Devlet yaptı" dediler. Bununla da kalmadılar, "Seçim için" yapıldığını iddia ettiler. Hatta "7 Haziran-1 Kasım sürecine" benzettiler.
Başbakanın o vakitler Davutoğlu olduğunu hatırlatıp, "Madem seçim uğruna o kadar insanın ölmesine neden olduğunu düşünüyorsunuz, neden aynı masada omuz omuza muhaliflikler yapıyorsunuz?" demeyin.
Bunlarda izan, insaf, mantık aramayın. Koşuldukları "hizmeti" yerine getirmeye memurdurlar sadece!
Bunların yazarçizerlerinin en önde gidenlerinden biri, Suriye'ye yapılan Barış Pınarı Harekâtı'nı "PKK'yı kurtarma hareketi" diye adlandırarak Mehmetçiği adeta sırtından vurmuştu.
Evet, yanlış duymadınız, söz konusu muhalif yazarın kavline göre TSK, PKK'yı kurtarmak için operasyon yapmış! Yani, bu Sözcü yazarına göre TSK, PKK'nın ölümüne yandaşı.
Hayır, münferit değil.
Bir başka yazarçizerleri de TSK'nın PKK'ya yaptığı halihazırdaki operasyonu "Savaş" tesmiye ediyor ve bunun nedenini de "iki tarafın da azgın azınlıklarına" bağlıyor.
"İki taraf" ifadesine dikkat isterim. Taraflardan biri TSK, diğeri de PKK. (Bu kafanın "İki taraf da silah bıraksın" diyen kafadan zerre miskali farkı var mı?)
Bu iki muhalif yazarın ortak özelliği, ikisinin de "Atatürkçü" olması.
Lakin "TSK, PKK'yı kurtarmak için operasyon yapıyor" diyeni, TSK ile PKK'yı "iki taraf" olarak değerlendireninden çok daha "profesyonel Atatürkçü." Çünkü bu işten müthiş kazanç elde etti...
Bunların Atatürkçülüğü Kandil muhiplerinden H. Cemal'i çok etkilemiş olacak ki, "Erdoğan'a karşı Atatürk'ün yanındayım" demişti. Ahmet Altan'a bile "Atatürk'ü tutuyor noktasına geldim..." dedirttiler, daha ne olsun!
Sanırım ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt da Ali Babacan'ı "Atatürkçü" yapacak.
Geçen gün GYK üyeleriyle birlikte ziyaret ettiği Babacan'la görüş alışverişlerinde bulunmuş, ev sahipliğinden de çok memnun kalmış.
ADD Genel Başkanı ve CHP eski milletvekili bu Hüsnü Bozkurt, meczupluk kıvamında bir muhalif. O kadar ki, koronavirüs salgınında, "Ben onu bunu bilmem; üçüncü havalimanını ben yaptım deyip açıyorsun kardeşim, salgının sorumlusu da sensin. Ne demek yani..." demiştir.
2017 referandumunda da "Evet oyu verenleri denize dökeriz..." demişti.
Babacan denize dökülmekten muaftı. Çünkü AK Parti milletvekili olduğu halde Gül'ün adaylığı için sinsi sinsi çalıştığını "Görünür değildim ama tam göbeğindeydim" diyerek itiraf etmişti.
ADD Başkanı ve beraberindeki eşhas, Babacan'ı "Atatürkçü" yapmakta hiç zorlanmayacaktır.
Zaten "Atatürkçülük" Erdoğan muhalifliğine indirgenmiş durumda. Şimdilerde FETÖ'cüler de Atatürkçü, o derece.
İstiklal-i tam yolunda ben bunu bilir, bunu söylerim:
Nasıl ki sahici Müslümanlar, "dine karşı din" mesabesindeki "Amerikancı İslam'ın" Türkiye'deki temsilcisi FETÖ'den dini/İslam'ı kurtardılar; aynı şekilde antiemperyalist/yurtsever Atatürkçüler de neo-mandacı "Atatürkçülerden" Atatürk'ü kurtarmalıdırlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA