Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Aşı efsaneleri ve gerçekler

Koronavirüs pandemisinin koyu karanlık gölgesi altında geçen son 13 ayda en sık duyduğunuz kelimelerden biri, belki de birincisi aşı. Ancak aşılar konusunda tıpkı virüsün kendisi gibi doğrular ve yanlışlar, efsaneler ve gerçekler birbirine karışmış durumda. Boşuna değil, sırası geldiği halde aşı olmayanların oranının yüzde 25'e yaklaşması. Üstelik Biontech örneğinde görüldüğü üzere randevuya gitmeyince aşının çöpe atıldığı da duyurulmuşken…

Bugün aşı meselesine biraz yakından bakacağız. Önce aktüel rakamlar:

Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre bugün itibarıyla Türkiye'de birinci doz aşı vurulanların sayısı 19 milyon 272 bin 675. Birinci doz aşının uygulandığı vatandaş sayısı 11 milyon 556 bin 271. İkinci doz aşının da uygulandığı kişi sayısı ise 7 milyon 716 bin 384.

DİNAMİK KESİM HENÜZ AŞILANMADI

Bu rakamlar Türkiye'nin aşılamada üst sıralarda yer alan bir ülke olduğuna delalet ediyor. Bununla birlikte vaka sayılarında maalesef Avrupa'da birinciliğe yükseldik. En sık sorulan sorulardan biri aşılamaya rağmen vakaların neden arttığı. Uzmanlarla yaptığım görüşmelerden sentezlediğim en kestirme cevap şu:

Çünkü henüz kitle bağışıklığı (ben sürü ya da kitle bağışıklığı yerine 'kolektif bağışıklık' kavramını öneriyorum) oluşturacak seviyede bir aşılama oranına erişilmiş değil. Bunun yanı sıra toplumun 65 yaş üstünden başlayarak daha ziyade 'statik' kesimi aşılandı. Bir başka deyişle aşılama; sağlıkçılar başta olmak üzere öncelikli mesleki kesimler hariç genç nüfusa, yani toplumun 'dinamik', dolaşımdaki kesimine yayılmadı. Vakaların artmasının bir sebebi bu.

Aşılama sıralaması Sağlık Bakanlığı'nın ocak ayında belirlediği yol haritasına göre düzenlenmişti. Yaş, kronik rahatsızlık ve çalışılan sektöre göre dört aşama belirlenmişti. Önce sağlık çalışanları ve 65 yaş üstündekiler aşılandı. Şimdi riskli ve kritik işlerde çalışanlar aşılanıyor. Sonra kronik hastalar, ardından ise 18 yaşından büyük herkesin aşılanması gerçekleşecek. (Çocuklarda da vakalar artık sık görüldüğüne göre onlarla ilgili de bir formül düşünülüyordur artık.)

Aşının ne işe yaradığını anlamak için öncelikle vücuttaki bağışıklık sisteminin temel prensiplerini anlamak gerekiyor. Bağışıklık, vücudumuzun enfeksiyonlara ve genel olarak hastalıklara karşı savunma sistemi ve ancak iki türlü yolla oluşuyor. Birincisi doğal bağışıklık. Doğal bağışıklık, vücudumuzun kendi kodlarında olan bir şey ve vücuda yabancı bir mikroorganizma (mikrop, virüs) girdiğinde ondan korunmak için derhal harekete geçiyor. Ancak bu doğal bağışıklık sistemi, ne yazık ki Koronavirüs'te çalışmıyor. Zira Kovid-19, vücudumuzun evrimsel olarak tanımadığı bir virüs. Bunun için adaptif, yani uyarlama bağışıklığa ihtiyaç var. Bu uyarlama bağışıklık da Koronavirüs'te iki türlü oluşuyor: Ya hastalığı atlatıp antikor üreterek ya da aşılama yoluyla…

DOĞAL YA DA ADAPTİF BAĞIŞIKLIK

Her iki bağışıklıkta da hücreler virüsü hedef alan ve onu durdurmak üzere üzerine yapışan antikorlar üretiyor. Araştırmalara göre vücudun Koronavirüs'ü hedef alan antikorları, hastalığı atlatıldıktan ya da aşılama gerçekleştikten sonra yaklaşık 10 günde oluşuyor. Hastalığı ağır geçirenlerin bağışıklık sisteminin virüse karşı daha güçlü tepki verdiği yönünde görüşler var. Bir başka açıdan anlatırsak Covid-19'u hafif semptomlu ya da semptomsuz atlatanlarda adaptif bağışıklık daha zayıf gelişebiliyor.

Bağışıklık sisteminin hafızası da bizim hafızamıza benziyor. Bazı virüsleri çok iyi hatırlarken başka bazılarını unutabiliyor. Misal immun sistemimiz, kızamığı çok iyi hatırlıyor. Çünkü kızamık virüsü vücudumuzun iyi tanıdığı bir virüs. Aşıyla bağışıklık sağlandığında bu bağışıklık ömür boyu etkili oluyor. Ancak Koronavirüs yeni ortaya çıktığı için aşılamayla yoluyla da olsa bağışıklığın ne kadar süreyle sonuç vereceği halen bir sır. Uzmanlar, bu yüzden 'aşı en fazla bir, bilemedin iki yıl koruma sağlar' görüşünü ortaya atıyor.

İKİNCİ KEZ ENFEKTE OLANLARIN BAĞIŞIKLIĞI YETERSİZ

Öte yandan hastalığı atlattığı ve dolayısıyla vücudu antikor ürettiği halde ikinci kez enfekte olanlar var. Bazı uzmanlara göre bunun sebebi, virüsün vücutta beklemede kalıp sonra yeniden aktif hale gelmesi. Bu gizemli durumun bir başka açıklaması da şu: Vücut, bağışıklığı temin edecek seviyede antikor üretmiyor, bu nedenle ikinci kez enfekte olunabiliyor. (Aynı ilke özellikle ilk doz aşılamadan sonra aşıyla bağışıklıkta da geçerli.)

Vakaların artışında etkili olduğu belirtilen bir başka faktör ise kimi testlerin yalancı negatif sonuçlar üretmesi ve bunun yüzde 25'ler seviyesinde bir yanılma payı ortaya çıkarması.

Toparlarsak… Aşılanmak için sosyal medyada 'Covid-19 Turu' paylaşımları yapan şirketlerin peşine takılmaya hacet yok elbette. (Rusya ve Sırbistan'a 324 Euro ile 1099 Euro arasında değişen fiyatlarla aşı turu haberleri çıktı) Ancak sırası gelenin aşısını yaptırmasında kesinlikle fayda var.

Ben ilk doz aşımı 5 Nisan pazartesi günü oldum; Biontech aşısı. Beş yıl önce sona ermiş alerji öyküm de olmasına rağmen çok şükür hiçbir yan etkisini görmedim. Yalnızca ertesi gün aşı yerinde çok hafif bir ağrı hissediyorsunuz.

Tabii yan etkiler de kişiden kişiye değişiyor. Genel gözlemlere göre Biontech'te nadiren baş ağrısı ve hafif ateşe rastlanabiliyor. Bunlar da yine aşının etkili olduğunun bir göstergesi. Nitekim mRNA aşıları inaktif aşılara göre daha güçlü bağışıklık yanıtı yapıyor. Sinovac'ta ise enjeksiyon bölgesinde ağrı, yorgunluk, hafif ateş gibi yan etkiler görülebiliyor.

KATEGORİK AŞI KARŞITI OLMAYIN

Hangi aşıyı tercih etmek gerektiğine gelince… Sinovac'ı mı, yoksa Biontech'i mi seçeceğiniz konusunda ise mutlaka aile hekiminize, doktorlara danışın. Biontech'in daha kısa sürede ve bazen tek dozda da etkili koruma sağladığı söyleniyor ama özellikle alerjik rahatsızlığı olanlar ve belirli bir yaşın üstündekiler için geleneksel yöntemle üretilmiş Çin Sinovac aşısı öneriliyor.

Zaten Biontech aşısı sınırlı sayıda geldi, ancak yeni partileri de gelecek.

Yerli aşıların da devreye girmesiyle Türkiye, bu yılın sonuna kadar aşılama programını tamamlamayı planlıyor.

Eğer aşı sıranız geldiyse -Biontech aşısı denk gelenler için söylüyorum- randevuya gitmeyip aşıların ziyan olmasına sebebiyet vermeyin ve toplumsal anlamda vebal altına girmeyin. Aşının ölümcül olduğu, kısırlığa yol açtığı (insan nüfuzunun azaltılması için üretildiği) gibi şehir efsanelerine kulak asmayın. Kategorik olarak aşı karşıtı olmak, hatta bunu bir ideolojiye dönüştürmek doğru değil.

Aşı olunca 'dijital dünya diktatörlüğünün bir paryasına' dönüşmüş olmayacaksınız. Kendinizi ve dolayısıyla yakınlarınızdan başlayarak çevrenizi bir düşmandan korumuş olacaksınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA