Aziz Yıldırım, Kocaman'ın istifasının kabul edildiği dakikalarda, yanında bulunan gazeteci arkadaşlarına ve yöneticilerine, "Arda'yı konuşuyorduk, kalktı gitti. Tartışma bile olmadı" dedi.
Halbuki, tartışma büyüktü.
Evet yüksek sesle, birbirlerini itham eden sözlerle olmadı anlaşmazlık. Konu; Fenerbahçe'nin gelecek planlamasıydı. Biraz detaylara inelim... Aykut Kocaman ve Ali Yıldırım, İBB'den Holmen ile ön anlaşma imzaladı. Küplere bindi başkan. "Ben size kimlerden bahsediyorum, siz kimlerle anlaşıyorsunuz" diyerek karşı çıktı transfere.
Ama Kocaman-Ali Yıldırım ikilisi transferde büyük paralar harcamak yerine, ilerde büyük değerler kazanacak oyuncuların peşindeydi. Bu yüzden rotalarını değiştirmediler ve bir transfer listesi hazırladılar.
İşte tartışma burada çıktı. Bir taraf Fenerbahçe'nin geleceğini planlıyordu, diğer taraf ise borç paralarla geleceğini ipoteklemeyi...
Listeyi gördüğünde Yıldırım, "Bu oyuncuların hiçbirinin adı duyulmamış. G.Saray'ın aldığı oyunculara bakın. Size para var diyorum. Kaka'yı alın, Pepe'yi alın" diye çıkıştı. Aykut Hoca, Lewandowski ve Mandzukiç'i hatırlattı Başkan'a... "Üç yıl önce 'kim bunlar' dediniz. Şimdi tüm dünya o oyuncuların peşinde." Söz Arda Turan'a geldi... "7 milyon verip alacağım" diyordu başkan... Aykut Hoca yine karşı çıktı; "Toplamda 35 milyon Euro. Hem kulübün bütçesi, hem de takımın dengeleri alt-üst olur."
"Messi de yüksek para alıyor ama diğerleri ağzını açmıyor." diye çıkıştı Başkan. Kocaman'ın cevabı netti; "Ama Arda bir Messi değil. Biri dünya yıldızı, Kabul ettiremeyiz oyunculara."
Baktı ki planladıkları ve düşündükleri ile Aziz Yıldırım'ın istekleri arasında çok fark var, "Ben çıkıyorum, çok yoruldum" diyerek toplantıyı terk etti Aykut Kocaman.
Kulübe Dortmund sistemini getirmeye çalışan, büyümeyi temelden ele alan, hep başarılı olacak bir formülün eşiğine gelen Kocaman'ın tükendiği nokta budur; G.Saray'ın 15 yılda sekiz kez şampiyon olmasına neden olan düşüncenin ve tarzın, tekrar kulübe egemen olması.