Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

2015'e doğru Ermeni meselesi

WASHINGTON

Türkiye bütün bir hafta Fransız Parlamentosu'nda Ermeni soykırımının inkârını cezalandırmayı öngören yasa tasarısını tartıştı. Henüz bu yasa tasarısı Fransız Senatosu'ndan geçmedi. Ama şurası kesin: daha şimdiden Ankara ve Paris arasındaki ilişkiler, İsrail'le yaşadığımıza benzer bir kopuşa doğru sürükleniyor. Fransız Parlamentosu'nun kararıyla ilgili çok şey yazılıp çizildi. Beklendiği gibi Türk basını ve kamuoyu büyük tepki gösterdi. Ancak Fransa'ya karşı duyulan bütün bu kızgınlığa rağmen öfkenin bir strateji olmadığını hatırlamak gerekiyor. 1915 meselesi, özellikle de yüzüncü yıldönümüne yaklaşacağımız şu önümüzdeki iki yılda çok daha ciddi siyasi ve diplomatik stratejiler gerektiriyor.
Her şeyden önce Türk kamuoyunun merak ettiği bir konuya bir açıklık getirelim. Fransa'daki bu yasa tasarısı ABD'deki Ermeni diasporasını nasıl etkiler? Buna benzer bir tasarı ABD'de gündeme gelir mi? Amerikan Kongre'sinde Fransız Parlamentosu'ndakine benzer bir tasarı kesinlikle gündeme gelmez. Zira Amerika'da düşünce özgürlüğüne engel getirmek Fransa'daki kadar kolay değil. Amerikan anayasası bu konuda açık ve net. Öte yandan, Fransa'daki bu yasa tasarısı ve yüzüncü yıldönümünün yaklaşıyor olması, 1915'in soykırım olarak tanınması yönünde Amerikan Kongresi üzerinde ciddi bir siyasi baskı yaratacaktır.
O halde 2015'e kadar Türkiye ne yapabilir bunu tartışmalıyız. Nasıl ki öfke bir strateji değilse, "tarihi tarihçilere bırakalım" demek de kanımca pek akıllıca bir strateji değil. Zira 1915 ve yüzüncü yıldönümü artık biz istesek de, istemesek de siyasi bir mesele olmuştur. Ayrıca bu konuda araştırma yapan tarihçiler siyasi görüşlerden ve siyasi gündemden bağımsız değiller. Yanlış anlaşılmasın. 1915 tabii ki tarihi boyutlarından bütünüyle soyutlanamaz. Mesela o dönemin İttihat ve Terakki hükümetine bugün baktığımızdan daha eleştirel gözle bakmak işin temelinde daha farklı bir tarih bilinci gerektirmektedir.
Ama 1915 konusu sadece tarihi değil, çok daha geniş bir çerçeve içinde, Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin siyasi geleceği kapsamında ele alınmalıdır. Zaten tam da bu nedenle 2009'da Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokoller çok önemliydi. Türkiye mutlaka bu protokolleri hayata geçirmeli ve Ermenistan ile ilişkilerini Karabağ meselesine endekslemekten vazgeçmelidir. Sınırın açılmış, diplomatik ve ticari ilişkilerin kurulmuş olduğu bir Türkiye-Ermenistan ilişkisi yepyeni toplumsal, ekonomik ve diplomatik dinamikler yaratacaktır. Bu yeni dinamikler Türkiye'de zaman içinde 1915 konusunda farklı bir toplumsal psikoloji geliştirebilir.
2015'e kadar Türkiye'nin yapması gereken ikinci şey resmi söylemde çok zor bir şey olan "empati" yaratmak. Eğer Türkiye bir suçluluk duygusu ile hareket etmek istemiyorsa, cesur ve kendine güvenen bir tavır sergilemeli ve 24 Nisan tarihlerinde korku içinde Beyaz Saray'dan veya ABD Kongresi'nden gelecek haberlere kulak asmadan kendi resmi açıklamasını yapmalıdır. Kendine güvenen ve cesur bir Başbakan veya Cumhurbaşkanı, neden önümüzdeki 24 Nisan'dan itibaren yeni bir söylem geliştirerek "Bu ortak acı dolu günümüzde Ermeni vatandaşlarımızın ve dünyanın her yanına dağılmış Anadolu Ermenilerinin acısını paylaşıyoruz" demesin?
Evet, 1915 sadece tarihçilere bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. O nedenle hem siyasi hem de diplomatik açıdan resmi pozisyonlar sorgulanmalı ve tıpkı Dersim örneğinde olduğu gibi yeni ve cesur bir söylem geliştirilmelidir. Son olarak şunu belirtelim: Türkiye, Ermeni meselesine saplanıp kalmamalıdır. Türk basını ve kamuoyu geçtiğimiz hafta boyunca bu konuyla ilgilenmekten yeterince Irak ve Suriye konusundaki gelişmeleri değerlendirecek vakit bulamadı. Oysa bu iki cephede son derece kaygı verici gelişmeler oluyor. Amerika daha Irak'tan çekileli bir hafta oldu ve ülke şimdiden bir mezhep savaşının eşiğinde. Suriye'de ise Şam'da patlayan bombalar yeni bir safhaya girdiğimizin habercisi. Zor bir döneme sadece hazır olmalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA