Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

İran'la diplomasi ve İsrail

WASHINGTON

Son dönemde İran ve ABD arasındaki yakınlaşma Ortadoğu'da dengeleri zorlamaya başladı. Bu yakınlaşma nedeniyle İsrail ve Suudi Arabistan Obama yönetimine ateş püskürüyor. Geçtiğimiz haftayı bölgede geçiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, hem Riyad hem de Kudüs'te oldukça gergin şekilde karşılandı. Bilindiği üzere eylülde New York'ta BM Genel Kurul yıllık toplantısına katılan İran Başkanı Ruhani, Batı basınının gözdesi haline gelmişti. Obama ve Ruhani arasında gerçekleşen telefon konuşması sonrasında nükleer diplomasi kapısı bu sefer çok daha büyük umutlarla açıldı. Birkaç gündür Birleşmiş Milletler'in daimi üyesi beş ülke ve Almanya'yla İran arasında Cenevre'de yürütülen görüşmelerde henüz beklenen sonuç alınamadı. Buna rağmen İsrail daha şimdiden herhangi bir anlaşma olmaması için Washington üzerinde tam saha pres yapıyor.
Obama yönetiminin İran konusunda esneklik göstermesi İsrail açısından sorunların sadece biri. Obama'nın genel anlamda Ortadoğu'da inisiyatifi kaybetmiş olması daha da büyük bir sorun. Netanyahu açısından, özellikle Suriye ve kimyasal silahlar meselesinde Washington'un gösterdiği basiretsizlik aslında İran konusunda yaşanacak fiyaskonun habercisiydi. Zira Suriye'de kırmızı çizgilerinin arkasında duramayan bir Beyaz Saray'ın İran'a taviz vermemesi için bir neden yoktu. İşin ilginç tarafı Suriye ve İran meselesinde artık ABD bir uçta dururken, Suudi Arabistan ve İsrail beraber hareket ederek Washington'a karşı ortak bir cephe almış durumdalar.
Peki ortada daha İran ile bir anlaşma olmamasına rağmen, İsrail neden bu kadar panik içinde? Kanımca bunun nedeni Netanyahu'nun Obama'yı doğru okuyor olması. Obama İran konusunda askeri tehdit yerine esnek diplomasi eğiliminde. Geçmiş seferlere oranla bu sefer ciddi bir pazarlık ve sağlıklı bir anlaşma her zamankinden daha mümkün gözüküyor. İsrail doğal olarak bu durumdan çekiniyor. Bilindiği üzere ABD ve İran arasındaki yakınlaşma ilk kez yaşanmıyor. Mesela 1997'de İran halkı Muhammed Hatemi'yi başkan seçtiğinde, Hatemi bir "Medeniyetler Diyalogu" çağrısında bulunarak ABD'ye zeytin dalı uzatmıştı. Fakat bu süreç Tahran'da şahinlerin ve de Washington'un ilgisiz tavrının kurbanı olmuştu. Gene başka bir fırsat 2003'te ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali sonrasında sıranın kendisine geldiğini hisseden İran'ın Washington'a barışçıl mesajlar yollamasıyla ortaya çıktı. Tahran, İsviçre vasıtasıyla ABD'ye bir "büyük pazarlık" önerisinde bulundu. Ama Bush yönetimi buna yanaşmadığı için İran ile yeni bir başlangıç fırsatı o sefer de kaçırıldı.
Kanımca İsrail bu kez durumun farklı olduğunun farkında. Zira ilk kez hem Tahran'da hem de Washington'da ılımlı ve pragmatik isimler iktidarda. En önemlisi, İran'da rejim son yıllardaki ekonomik ve finansal yaptırımlar nedeniyle ciddi bir zafiyet içinde. Bu nedenle İran her zamankinden daha fazla taviz verecek zayıflıkta. Bütün bunlara rağmen İsrail'in anlamadığı Obama'nın saf bir şekilde hareket etmeyeceği. Amerika'nın İran stratejisi belli: alınacak taviz karşısında bu ülkeye nükleer programından dolayı uygulanan ekonomik yaptırımlarda "makul bir indirim" önerilecek. Obama'nın yaptırımların hepsini kaldırmak gibi bir planı yok. Buna rağmen İsrail paranoya içinde yaşamaya devam edecek gibi gözüküyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA