Kuşku yok ki, son günlerde enternasyonal düzeyde bir ahtapot sendromu baş göstermiştir. Bu kadar çok öpüşme haberinin başka bir izahı yoktur. Misal, 'kahin' Ahtapot Paul'den yüz bulan kaleci Casillas, Dünya Kupası sonrasında televizyon muhabiri hanım arkadaşının sorularına yanıt vermek yerine dudaklarını vantuzladı! Ardından bizim 'İvedik' çıktı piyasaya. Efendim, tabii 'içimizdeki İvedik'i ortaya çıkaran ve yaptığı gişeyle 'yellenerek para kazanan adam' unvanını alan Şahan Gökbakar, o kadar para kazandıktan sonra bir tekne almasaydı olmazdı. Ortamda tekne varsa, tabiatıyla, öpüşülecek ambiyans da vardır. Önce Zeynep Beşerler teknedeydi, ardından Ayşe Özyılmazel... Zeynep Beşerler, çıkan dedikodulara kızmış, "Biz sadece arkadaşız, beraber tatil yaptık," diye açıklama yapmış. Zeynep Hanım'dan edindiğim izlenim, doğru söylediği yönündedir. Ayşe Hanım'a öpücük verirken görüntülenen Şahan Gökbakar, 'iyi ev sahipliği' bağlamında davranmış, Ayşe Hanım da gazetelerini getirdiği için onu öpmüş. Bu da bana makul geliyor. Ayşe Hanım'dan edindiğim izlenim de, gazeteleri ya da terlikleri getiren dost bir canlıya gösterilen şefkatten öte bir şey değil. Eh, bir de Şahan'ı etkisi altına alan ahtapot sendromu var tabii... Ne var ki, Şahan kardeşimizin hakikaten hem gerçek hem de film âlemindeki isimlerinin hakkını verdiği o sabaha karşı aydınlığındaki teras faslına farklı bakıyorum. Ring gibi terasta köşeye sıkıştırdığı Berrak Tüzünataç'ın üzerine öyle bir abanıyor ki, birkaç kaburga zayi olmuştur diye düşünmeden edemiyor insan. Musiki insanı Mehmet Tez, Twitter'da olay görüntüler için, "Şahan az daha yüklense bu haber üçüncü sayfaya çıkacakmış," diye yazdı, hislerime tercüman oldu mesela.
KAFADAKİ O ŞAPKA NEDİR?
Kendisiyle nadiren hemfikir olduğum Ahmet Hakan Coşkun'un yorumu da pek doğruydu: "Şu meşhur 'teras aşkı' var ya... Nedense bana hafiften 'şapkalı adamın tacizi' gibi geldi... Aynı fikirde olan?" Mutabıkız... Teknede zarif olmaya çalışan Şahan'ın içindeki İvedik terasta ortaya çıkmış, "Hep arkadaş, hep arkadaş! Nereye kadar bu arkadaşlık?" demiş ve Berrak Hanım'ın üzerine abanmıştır. İyi bir analiz gösterecektir ki, çakırkeyf Berrak Hanım vantuzlardan kaçmak ama ahbaplığı da bozmamak için beline kadar terastan sarkmakta, lakin ahtapot sendromunun etkisi altındaki İvedik, Berrak Hanım'ı bir ahtapot gibi sarmalamaktadır. İşte yarattığı film kahramanıyla özdeşleşen bir Şahan Gökbakar! Hakikaten, o şapka nedir bi yandan da?! Bir yorum da ekşisözlük'ten alalım mı? Alalım: "Son haliyle kızın içkisine 'spanish fly' koyup, sonra üstüne yumulan lise gençlerini andırdı bana."
MELİHA ÜZÜLMESİN
Halkımız elbette aptal değildir. Pek kitap okumasak da, 'vantuzlama' ile 'öpüşme' arasındaki farkı ayıklayabilecek basiretteyiz evelallah... Ve o görüntülerden, kati surette İvedik Bey'in muradına eremediği izlenimi çıkmaktadır. Neyse, İvedik Bey'e kendisini fazla zorlamamasını, aksi takdirde çok fena ağrı çekeceğini belirterek bu faslı kapatalım... Lakin, bitmiyor, kıymetli okur. Öpüşme haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bu kez de Canım Ailem'in Meliha'sının sunucu Hülya Aydın'la 'denizde öpüşme' görüntüleri sarıyor dört bir yanı. Şimdi tabii ki 'denizde öpüşme'yi tırnak içine alıyorum, çünkü açı çok önemli. Yani, fotoğrafın çekilme açısı, kız kıza öpüşüyorlarmış görüntüsü veriyor. Eh, arkasından geliyor tabii imalar... Biz, hepimizin Melihası'nın üzülmesini hazmedemeyiz. Kaldı ki, öpse de arkadaşıdır, öper... Evet efendim. Hiç kuşkusuz İvedik Bey'in hakikaten İvedik olduğunu kanıtlayan görüntüler başta olmak üzere, canım medyamızın gündeme getirdiği öpüşmelerle dolu bu haftayı umuyorum kazasız belasız kapatacağız. 'Umuyorum' diyorum çünkü siz bu satırları okurken, yine başta tekne sahibi İvedik Bey olmak üzere, kimbilir kimler tuttuğunu öpecek... Kendi adıma bir süre evden çıkmayı düşünmüyorum. Sizlere de, en içten duygularımla, "Dikkat Şahan çıkabilir!" diye seslenmek istiyorum...