Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş aslında Futbol AŞ'nin Genel Müdürlüğü'nü yapıyor. Ancak federasyon, genel müdürlük sıfatıyla saha içine girmesine izin vermediği için Şenol Hoca zorunlu olarak "Teknik direktör" titriyle bordomavililerin başında sahaya çıkıyor.
3 ay önce aktif yaşama dönen Şenol Güneş'i futbolsuz geçen günler bir hayli olgunlaştırmış. Genel müdürlük de büyük sorumluluk yüklemiş.
Şenol Hoca'nın futbolda yaşanan çifte standarda olan isyanında bazı sarfettiği sözlerin altına ben de imzamı atıyorum. Güneş, "Kural koyalım ama benim dediğim olsun" anlayışına tepki koyuyor ve kuralların Daum'a da Aziz Yıldırım'a da kendisine de eşit uygulanmasını istiyor. Şenol Hoca, "Aurelio attığı tekmenin bedelini sarı kartla ödüyor" diyor ve "Aynı hareketi Skoko yapsaydı kartın rengi sarı olur muydu?" diye de soruyor ve çifte standartı örneğiyle belgeliyor.
FIFA aldığı son kararla TV görüntüleri ve işitsel kayıtların ceza belirlemede kanıt olarak kullanmasını istedi.. TV görüntülerine göre
Carew rakibine tükürdüğü için ceza aldı. Song'a da Veysel'e attığı tekmeden dolayı iki maç ceza verildi. İki futbolcu centilmenlik dışı
hareket edip cezayı haketti. Carew ve Song kötü adam da, Alex melek mi? Alex, Sebatlı Muhammed'in ayak bileğine çivili kramponlarıyla
basıyor. Kasti hareket kameralara yakalanıyor. Hakem yorumcuları
"Kesin kırmızı kart" diyor. FIFA'nın, "TV görüntüleri ceza belirlemede kanıttır" talimatına rağmen Alex, "Aziz" muamelesi görüyor. Gözlemci de Alex'in hareketini "Gözleme yapıp" yiyor. Futbol Disiplin Kurulu da koltuklarında "Süs biberi" gibi oturup çifte standarta seyirci kalıyor.
Eğer Carew ve Song suçluysa Alex de suçludur. Adalet her zaman kuvvetli, kuvvetliler de her zaman adil olmalıdır.