Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Hayata yetişemiyoruz. Peki ama neden?..

Ayşe'nin satırları hafta başından beri çakıldı kafama.. Çünkü günümüzde pek çoğumuzun derdi bu..
"Valla yetmiyor! Hep akşam oluyor ve ben yıllardır bu işin içinden çıkamıyorum.
Gündüze işlerim, geceye hayallerim sığmıyor.
Sabah kaçta kalkarsam kalkayım aynı şey. Sürekli tık nefesim, sürekli geçteyim, planlarımın gerisindeyim."
Lafın şiirsellik içinde acısına bakar mısınız?..
"Gündüze işlerim, geceye hayallerim sığmıyor."
Peki ama neden Ayşe?.. Hiç düşündün mü, peki ama neden?..
Gündüze işlerimiz, asıl önemlisi geceye hayallerimiz neden sığmıyor?..
Çünkü kendi icadımız teknoloji bizi esir aldı.. Avcumuzun içindeki cep telefonunun kölesi olduk. Onunla yatıyor, onunla kalkıyor, onunla yaşıyoruz..
Artık sevdiklerimiz, canlarımız, senin deyişinle mesela kankalarımız, o Allahın belası cepte bir isimden ibaret.. Sesi bile değil.. Yazılı haberleşiyoruz artık.. Sadece onunla değil.. Herkesle..
Herkeste bir şeyhlik merakı hasıl oldu.. Herkes mürid peşinde.. Şaka maka değil.. Tweet denen aşşağılık icat içimizdeki şeytanı dışa vurdurdu.
Her tweetçinin Follewer'ı var. Ne demek follewer?.. Mürid.. Kelimenin tam anlamı ile mürid.. Mürid sayınızın artması, seksin yerini aldı hayatta.. Orgazmı follower sayısı sağlıyor..
"Benim 300 bin müridim var.."
Ohhhh!..
"Benim 1 milyon.."
Oooohhhhhhh!..
Tabii follower'ın olması için sabahtan akşama elinden cebini düşürmeyeceksin. Pardon düşmesi mümkün değil. Eline yapışık zaten.. Ele cep yapıştırmayı keşfedecek estetik doktoru, dolar trilyoneri olur.. Cepeleplasti..
Haa!.. Bir yolu daha var, mürid arttırmanın.. Okunur olmak için, zeki olman, mizah duyulu olman gerek ki, en fazla 140 harfle insanları çekebilesin. Bu herkeste olan yetenek değil. O zaman ne yapacaksın?.
Söyleyeyim.. Bir eski kız arkadaşım aradı. Bir ara gazetecilik de yapmıştı. Çok ünlü bir iş adamının adını söyledi. Onunla iyi bir paraya anlaşmış.. Adamın işten işe koşmaktan kafasını kaşıyacak vakti yok. Nasıl tweet yazıp mürid toplayacak. Bizim kızı tweetçisi yapmış.. Bana "Ne olur yardım et Hıncal" dedi. "Bu işi kaçırmamam lazım.."
Nasıl yani.. Şöyle yani.. Ben yazıp kıza yollayacağım. O da patronu adıyla yazacak. Benim tweetçiliğim yok ya.. Vaktim var nasılsa..
"Duymamış olayım" dedim, kapadım telefonu.. Bir dost kaybettim mi acaba bilmem.. Ama tweet diye okuduklarınızın, yazana ait olduğuna pek inanmayın. Yeni bir meslek doğuyor..
Kırk yılın bir başı iki dostla bir araya geldik geçen gün.. Çok iyi dostlarım.. "Yahu nerdesiniz?.. Niye buluşamıyoruz, falan filan.."
Hayır.. Falan filan palavra.. Laf orda kaldı. Çünkü ikisinin de elinde cepleri, durmadan tweet okuyor, tweet yazıyorlar.. Çünkü iyi bir tweetçinin her şeyi okuması, o konularda fikir söylemesi, polemik, tartışma yaratması gerek ki, müridi kalıcı olsun.. Yoksa "Bunda iş yok" der, geçer gider..
Ordalar ama orda değiller..
Bütün gece tweet yazdı, tweet okudular, sonra da "Bize müsaade" deyip gittiler..
O zaman işte, geriye zaman kalmıyor Ayşe..
Sanal alem sadece Tweet de değil.. Facebookları, internet chatleri, televizyon başına çöreklenip aptal dizileri, daha da aptal reality şovları izlemeyi ekle.. Bilgisayar oyunlarını ekle.. 30 saatlik gün de yetmez, gündüz işlere, gece hayallere..
Sanal dünyayı çıkar hayatından Ayşe.. Gerçeğini yaşa..
İşte bak.. Her gün nerdeyse bir gazete sayfası yazıyorum. Haftada iki televizyon programı çekiyorum. Bir yandan bu programlara malzeme, öte yandan keyfim için, en güzel konserleri, oyunları, baleleri, operaları, filmleri izliyorum. İstediğim iç, dış gezileri yapıyorum.. Futbol, basketbol, atletizm, eskrim, binicilik, bilardo dahil sevdiğim tüm sporları izliyorum.. Eş dost toplantılarına gidiyorum. Gece 12.00 gibi yatıp, sekiz saat mışıl mışıl uyuyorum, üstelik.
"Ah şunu kaçırdım" dediğim pek bir şey yok hayatımda..
Neden?..
Hayatıma "Yalan" dünyayı sokmadım. Sanal yaşamı hiç denemedim. O eroin iptilasından beter sanal dünya hastalığına yakalanmadım.
Bak en yakınlarımdan birisin.. Telefonumun uyarı sesini bilir misin?. Hiç kimse bilmez.. Çünkü benim telefonum çalmaz.. Hep sessizdir. Çünkü ben onun kölesi değil, efendisiyim. Canım istediğinde bakar, arayanları görür, canımın istediklerini, canım istediğinde ararım..
Kimsenin her istediği anda bana ulaşma özgürlüğü yoktur.
Bu hayat benim. Ben kendimin efendisiyim!..
Müride falan da ihtiyacım yok!.. Ek zamana da!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA