Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sahipsiz ülkenin çaresiz insanları..

Kanyon'un karşısında arabamdan indim. Yaya geçidinde bize yeşil yanmasını bekliyorum. Orası ana arter.. Akışı kesmemek için akan trafiğe yeşili uzun tutmuşlar. 2 dakika kırmızı yanıyor yayaya.. Bekliyoruz.. Düdük sesleri arasında.. Bölünmüş caddenin iki tarafında birer trafik polisi ha bire düdük çalıyorlar.. Zaten ışık var. İnsanlar yavaş trafik içinde zaten gitmek için çırpınırken, o polislerin düdük çalıp elleriyle "Yürü" işareti yapması alay eder gibi ama yaptıkları aynen bu..
Nihayet bize yeşil yandı.. Yaya geçidinde, yani zebralı yerde yürümeye başladım, ama yürü yürüyebilirsen.. Bana yeşil yanıyor, orda polis duruyor, adam arabasını üzerimize sürüyor, kendisine kırmızı yandığını göre göre.. Polisin orda, onu gördüğünü de biliyor, ama zerre umurunda değil. Çünkü o polisin o işe karışmayacağından emin..
Nitekim karışmıyor da.. Karşıya geçmekten vazgeçip yolun ortasında dikilen ve durmadan düdük çalarak, benim vergilerimden aldığı maaşı hak ettiğini sanan polisin yanına yürüdüm..
"Memur Bey" dedim.. "Sizin gözlerinizin önünde adam yaya geçidindeki onlarca insanın üzerine arabasını sürüyor.. Öyle bakıyorsunuz.."
Ne cevap aldım bilir misiniz?.
"Ne yapayım Hıncal Bey?.."
İşte Mahmut bundan öldü.. Ercan'ın bundan öldüğü gibi..
Çünkü bu ülkede "Yaya Geçidi" diye bir şey yok.. Yol her zaman, her yerde sürücünün.. Yaya, ister geçitte, ister kendine yanan yeşil ışıkta, ister polisin önünde karşıya geçsin fark etmez.. İlle kollamak, cambazlık etmek zorunda..
Benim polisim, yaya geçidinde, ışık olmasa bile geçiş üstünlüğünün yayada olduğunu bilmez. Öyle bir eğitim görmemiş, müdürleri ondan böyle bir uygulama istememişlerdir..
Örnek vereyim..
Boş vakitlerimin büyük kısmı Ortaköy'de geçer. Orada daima ekip vardır. Kavşakta.. O kavşakta bir de yaya geçidi vardır. Dereboyu Caddesi'nden gelenler bu yaya geçidinden Ortaköy meydanına girerler. Işıksızdır geçit.. Yani "Yol yayanındır." Geçitte yaya varsa, otomobil durmak ve beklemek zorundadır.
Ben 40 defa ezilmek durumunda kaldım, anlayın. Çünkü öyle sürerler geçitte yayanın üzerine arabalarını.. Hayvan gibi değil.. Hayvan.. İnsan bunu yapmaz çünkü..
Hadi onlar insan değil, peki polis ne?. Ne yapar orda?..
İstanbul Trafik Müdürüne soruyorum..
2012 yılında Ortaköy'de "Yaya geçidi ihlali" diye kesilmiş bir, tek bir ceza makbuzu gösterebilir mi bana?. Orda on dakika birlikte duralım, ona en az 10 ihlal ben göstereceğim..
Var mı?. Sıkıyor mu maçası?.
Tabii tersi de var.. Yaya geçidinde hiçbir hakkının olmadığını bilen yaya da "Nasılsa fark etmez" diye, on adım ötedeki yaya geçidine yürümüyor, kendini rastgele akan trafiğin içine atıyor.. Bu da suç..
Peki, gene soruyorum İstanbul Trafik Müdürüne.. 2012 yılında, yaya geçidinden geçmediği için yayaya kesilmiş bir tek ceza makbuzu gösterebilir mi bana, tüm İstanbul'da?..
Ben ona herhangi bir caddede 10 dakikada 10 ihlal gösteririm..
Var mı?. Sıkıyor mu maçası?..
Cüneyt Ağbi de bu yüzden öldü.. Yaya geçidine 10 metre kala geçerken..
Bu kent sahipsiz.. Sadece bu kent değil, bu ülke sahipsiz..
Bir sorumsuzlar ülkesinde tesadüfen yaşıyoruz.. Tesadüfen de ölüyoruz.. Ercan gibi, Cüneyt Ağbi gibi, Mahmut gibi..
Trafik Müdürünün umurunda değil.. Emniyet Müdürünün umurunda değil.. Emniyet Genel Müdürünün umurunda değil.. İçişleri Bakanının umurunda hiç değil..
Uçağı 20 dakika bekletti diye ıslıklanan ve uçaktan inen İç İşleri Bakanı, bu ülke insanı 20 senedir trafik teröründen ölmemek için beklerken ve her yıl binlercemiz, evet binlercemiz sokaklarda ölürken, zerre aldırmıyor ve Türkiye'nin sırtından inmiyor!..
Onlar o makamlarda zerre sorumluluk duymadan oturacaklar.. Hep oturacaklar. Biz durmadan öleceğiz. Sahipsiz, kimsesiz, çaresiz..
Benim ülkemde insanın kaderi budur..
Pisi pisine ölmek!.
İçişleri Bakanı sorumsuz. Mahmut, yaya geçidinde yaralandı.
Sağlık Bakanı sorumsuz. Mahmut hastane mikrobu kaptı ve öldü..
Uygar ülkede bunlar olmaz..
Türkiye'de?..
Sıra kimde?..

***

Mahmut'umuzun cenazesine katılan, çelenk gönderen, başsağlığı dileyen tüm dostlara, aile adına teşekkürler ederim..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA