Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bir, tek bir kişi çıkmaz mı ilgilenen..

Günlerden herhangi bir gün.. Saatlerden herhangi bir saat.. Tarihlerden de herhangi bir tarih.. Herhangi.. Çünkü her zaman öyle, yıllardır.. Hangisi fark etmez.
Nişantaşı kavşağına gidin ve çıldırın.. Yayaysanız, ya da orda yaşıyorsanız, ya da ordaki kafelerden birinde oturuyorsanız, korna sesinden.. Arabadaysanız, dakikalarca tek santim ilerlemeden durduğunuz ve niye beklediğinizi de bilmediğinizden..
Yahu Nişantaşı kavşağı.. Kentin en yoğun, trafik açısından en kritik kavşağı.. Vali Konağı denen haneye de on metre mesafede.. Yani bu kentin valisi orda yaşamasa da hala, çalışır zaman zaman. Ona tahsislidir..
Ama bu en yoğun, en kritik ve en önemli kavşakta yıllardır trafik, kilitlendiği için tıkalıdır.. Teşvikiye Caddesi'nden gelenler Akaretler Yokuşu'nun başına, Vali Konağı'ndan gelenler, Harbiye'ye kadar kuyruk olurlar. Şişli trafiği allak bullak olur bu kilidin yayılmasıyla ve bir, tek bir Allahın kulu çıkmaz, aldıran..
"Yahu bu iş nasıl düzelir" diye kafa yoran..
Neden?.
Siz bu ülke Başbakanının bu kavşakta takıldığını aklınıza getirir misiniz?.
İçişleri Bakanının..
Valinin..
Emniyet Müdürünün..
Belediye Başkanının..
Hayır.. Onlar gelmeden bütün yollar açılır çünkü.. Eskortlar yollara düşer..
Ben Nişantaşı kavşağında on ekip arabası gördüğümü, yolların hem de ters yönde açıldığını gördüm yaşadım.. Valinin kızı geçecek diye..
O zaman da, silsile-i meratip, bu ülkeyi, bu kenti yönetenler her şeyin tıkırında olduğunu sanırlar.
Kimsenin zerre umurunda olmadığını, vatandaşın burada nasıl eşek muamelesi gördüğünü bilmez, akıllarına getirmezler..
Yahu atla deve değil.. Yahu ben bu kentin bir saatliğine trafik müdürü olsam çözerim..
Kilidi yapan yanlış o kadar aşikar, düzeltmesi o kadar, ama o kadar kolay ki..
Kilit sebebi ne?.
Vali Konağı'nın kavşaktan sonraki devamı (Bu caddeye Vali Konağı II diyelim.) günün her saatinde tıkalı.. Bu yüzden Harbiye'den ve Teşvikiye'den gelip buraya girecekler ilerleyemiyorlar. İlerleyemeyince, kavşağı tıkıyorlar. Rumeli Caddesi bomboşken ve Teşvikiye Caddesi'nden gelip Rumeli'ye devam edecekler, ışıkları yirmi kere yeşil yandığı ve Rumeli Caddesi bomboş olduğu halde, önleri Vali Konağı'ndan düz gidecekler tarafından kesildiği için bekleyip duruyorlar..
Çözüm..
O kadar, ama o kadar basit ki..
1- Vali Konağı II dediğimiz kavşaktan sonraki trafiği hızlandırmak.. Bu yol önce yalnız gidiş. 20 metre sonra iki yönlü oluyor. Hele bu çift yönün başladığı yer çok kritik. Orada yolun iyi işlemesi lazım. Mümkün değil. Vali Konağı II'ye girenler gidemiyorlar. Çünkü, çift yönlü akışın başladığı yerde sağda park etmiş arabalar da başlıyor. Yol tek şeride iniyor. Hani köprülerde yıllardır olan huni etkisi.. Yığılma anında başlıyor ve artık hep sürüyor. O huni ordan kalkmalı.. Yani park etme yasaklanmalı.. Ne kolay değil mi?.
2- Dünyanın bütün uygar ülkelerinde, en ağır trafik suçu kavşak tıkamaktır. Çünkü kavşağı tıkadın mı, onlarca, hatta yüzlerce arabayı, yöre trafiğini etkilersiniz. Los Angeles'ta cezası 1200 dolardır, "Çıkamayacağın kavşağa girmenin.."
Vali Konağı I'den geliyor, doğru Vali Konağı II'ye gideceksin. Senin şeridin en sağda ayrılmış zaten. O şeride gireceksin ve bekleyeceksin. Işık sana yeşil yansa bile, gideceğin yol dolu ise, Teşvikiye Caddesi'nden gelenleri bekletmemek için kavşağa girmeden bekleyeceksin ki trafiği kilitlemeyesin.. Ne kolay değil mi?.
Ama bizim milletin zerre umurunda değildir bu kural.. Çünkü böyle bir kural olduğunu bilmez bile. Trafik polislerimiz bilmez, millet nerden bilsin..
Bire bir yaşadım..
Kavşakta her nasılsa hem de üç polis vardı o gün.. Beklemekten sıkılınca, arabamdan indim, kavşağa yürüdüm, Teşvikiye Caddesi'nden. Polisleri gördüm. Yanlarına gittim..
"Ben Rumeli Caddesi'ne gideceğim. Görüyorsunuz bomboş.. Ama ben yarım saattir, Teşvikiye Caddesi'nde sürünüyorum" dedim..
"Biz ne yapalım Hıncal Bey" dediler..
Çıkamayacakları kavşağa girip yolu kesenleri gösterdim..
"Bunlar suç işliyorlar, görmüyor musunuz?.
"Ne suçu" dedi polis..
Anlattım, farkında değil..
"Kardeşim" dedim.. "Bizim kuyruğun ucu Akaretler'e kadar uzadı.. Şu yolu kesen Deli Dumrullara ceza yazmayı bilmiyorsun madem, hiç değilse, bomboş duran Rumeli Caddesi'ne yönlendir. Bir tur daha atıp gelsinler.. Hem bizim yolumuz açılır, hem de bu zorba bir daha kavşak tıkamamayı öğrenir."
Kızmasın, alınmasın polis kardeşlerim. Kabahat onlarda değil, biliyorum..
Aval aval baktı..
Lanet edip arabama döndüm..
Bu dediğim seneler önce.. Şimdi durum daha da feci..
Çünkü kavşakta artık hiç polis yok.. Hem de en kritik, en yoğun saatte.. Servis arabası denen trafik katili araçların tüm İstanbul gibi Nişantaşı'nı da felç ettiği saatlerde kavşakta tek bir polis görünmüyor.. Görünse vatandaş ona saldıracak. O zaman erkekliğin ondan dokuzu kaçmak.. Onda biri de hiç görünmemek..
Trafik polisinin yaptığı da o..
Pardon, esas görevi, "Erkan gelirse.." emri beklemek. O zaman yollar pırıl pırıl oluyor..
Şimdi bu iş nasıl düzelir..
Bu kentin varsa Valisi ve varsa Belediye Başkanı bir araya gelirler.. "Bu kavşağı yoluna koymak bizim onur meselemiz" derler..
1- Kavşağın içi, zebra şeritlerle boyanır.. Bu zebra bölgede durmanın yasak olduğu kenara konacak uyarı levhaları, bir süre devam edecek hatta el ilanları ile vatandaşa anlatılır.. Ama önce orada, her saat görev yapacak polislere anlatılır ve kimsenin gözünün yaşına bakmamaları emredilir. Kavşağa en az üç polis konur. Bu polisler, zebralı alanda duran plakalara anında ceza yazar ve sürücüleri boş olan Rumeli Caddesi'ne mecburi yönlendirip kilidi hemen açarlar.
2- Girişte huni etkisi yapan ve kavşakta trafiğin akmasını önleyen Vali Konağı II girişi yeniden düzenlenir ve bu girişte parka asla izin verilmez
3- Her ne sebeple olursa olsun korna çalana da anında ve istisnasız, özür mözür dinlemeden ceza yazılır.
Tüm bu kontrolleri yapmak, uygulamayı etkin ve geçerli hale getirmek için kavşakta en az üç trafik polisi görevlendirilir ve bu polislerin görev ciddiyetleri sık sık denetlenir..
Zor mu İstanbul Valisi..
Zor mu İstanbul Belediye Başkanı..
Ama samimi yanıt verin lütfen..
Hiç ama hiç umurunuzda oldu mu, Nişantaşı kavşağı, hayatınızda?.
Burada oturan, çalışan, yaşayan insanların korna sesinden çılgına dönmeleri.. İnsanların aptalca bekleme yüzünden ruh hastası olmaları hiç umurunuzda oldu mu?.
Olsa şimdiye çoktan düzelirdi..

O kadar kolay çünkü..
İşte yazdım..
Bir saatlik iş hepsi.. Bir Valisi olsa bu kentin.. Bir Belediye Başkanı olsa..
(Bu yazıyı işaretleyin.. Her üç ayda bir yeniden yayınlayacağım.. Yayınlamak zorunda kalacağım. Çünkü adım gibi biliyorum, değişen bir şey olmayacak.. Yıllardır olmadığı gibi..)





YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA