Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Masal kadar güzel!..

'Yani siz bu eleştirmenlere gerçekten bakmayın.. Kış Masalı /Winter Tale'e gidin, masal kadar güzel bir film izleyin.. Kafanız rahatlasın. İçiniz güzel duygular, güzel düşüncelerle dolsun.. Durmadan gerilen ülkemiz ve dünyamızın havasından biraz olsun kurtulun. Kime ne zararı var..
Tamam kardeşim.. Sen uzmansın. Sen her şeyin en doğrusunu bilirsin.. Sen ayrıcalıklı, üstün insansın. Bizim gibi sıradan insanların zevk aldığı şeylerden hoşlanmaz "Sıradan zevkleri olan adam" diye bir de üstelik aşağılama deyimi yaratırsın.
Hepsi kabul.. Ama filmler de sıradan insanlar için çekilir genelde. Sizler için çekilse her kente bir sinema salonu yeterdi. En iyi filminiz kaç seyirci topluyor ki?. Sinema diye bir sanayi biz sıradan insanlar için var..
O zaman hangi tepeden bakarak, hangi uzmanlıkla yazarsanız yazın.. Ama sonuna iki satırcık ekleyin..
"Sıradan insanlar bu filmi seveceklerdir" diyin.. Ölür müsünüz?. için için benden fazla beğenseniz bile yazmaya utanır, yerin dibine sokarsınız bilirim de, onun için söylüyorum bunları..
Gazeteler, sinematek dergileri değil. Onları sıradan insanlar okur. Siz de gazeteye yazıyorsunuz..
Yani, "Kritik popüler" yazmak zorundasınız.. "Kritik entelektüel" ve "Kritik spektaküler" değil.. Bunların farkını size öğreten olmadı mı?.
Kış Masalı'nda kahramanımızın (Colin Farrell) öyküsü 1895'te başlıyor, 2014'te devam ediyor. Hayır ben yanlış yapmadım.. Siz de kaleme, kağıda sarılıp, bir adam 120 sene sonra hâlâ nasıl 20 yaşında kalır, demeye kalkmayın. Filmin adına bakın..
"Kış Masalı.."
Böyle şeyler masallarda olur.. "Benim masallarla işim yok" mu diyorsunuz..
O zaman bir başka sayfa açayım size.. Bilimsel konuşalım..
Einstein, evrenin büküldüğünü, zamanın dördüncü boyut olduğunu anlatır, görecelik teorisinde..
Yani tarif "1895 yılının haziran ayının üçüncü günü saat 9.17'de, New York'ta Beşinci Cadde ile 42'nci Sokağın kesiştiği yerdeki binanın üçüncü katında" diye yapılır mesela.. Dört boyutu da yazarak..
Biz liseyi fiziği böyle okuyup mezun olduk. Newton'la (Hani elma düştü ya başına) başlayıp, Einstein'le bitirerek.
Ama sonra neler oldu neler.. Kuantum fiziği çıktı.. Önce ona, on bire çıktı boyutlar.. Sonra sonsuza.. Geçmiş dediğimiz şey, Kuantum fiziğinde bin şekilde olabiliyor.. Evren.. Paralel evren diye başladı.. Şimdi M Teorisi var.. Evren sayısı kaç bilir misiniz?. 10 üzeri 500.. Yani 10'un yanına 500 tane sıfır yazın. O kadar evrenden biri, bizim içinde yaşadığımız zavallı uzay.. Bizim evrenin yasaları var.. Her evrenin de ayrı yasaları var.. Biz daha bizim evrenin tüm yasalarını ortaya çıkaramadık ya.. Diyelim birisi, bir evrenin tüm yasalarını saniyenin binde birinde hesaplayabilseydi, Büyük Patlamadan bugüne geçen 13 küsur milyar yıl içinde ancak 10 üzeri 20'sini hesaplayabilirdi.. 10 üzeri 21, bunun on katı.. 22, 40.. 370.. 500.. Aklınız durdu değil mi?.
O zaman bir kitapçıya gidin Stephen Hawking'in, bizler gibi sıradan insanlar da anlasın diye Leonard Mlodinov tarafından basit dille yazılmış "Büyük Tasarım" kitabını alın ve bir nefeste okuyun..
O zaman göreceksiniz ki, 1895 yılında, bir kayığa konup suya bırakılan bebek, 2014 yılında 20'li yaşlarında New York sokaklarında dolaşıp, kaderini, ya da 100 yıl önce sevdiği genç kızın kaderini arayabilir..
Kış Masalı'nda, New York'un bir bölgesini parsellemiş mafya babası, şeytan uşağı rolünde russell Crowe var. Harika.. New York'un tümüne sahip Godfather, ya da Şeytan rolünde Will Smith var.. O da harika.. Colin Farrell'in 100 yıl önce âşık olduğu kızın babası rolünde William Hurt de harika tabii.. Kısacık rolünde Eva Marie Saint de.. Ve de ilk defa izlediğim Jessica Brown Findlay.. Genç kız.. Enfes!..
Gidin, ister masal diye eğlenin, her masalın bir "Hisse"si vardır ya.. Oturup onu düşünün.. Ya da kitapları açın.. "Bu mümkün olabilir yahu" diye daha derin düşüncelere dalın..
Arada şunu da düşünün ama..
"Bu sıradan zevkli adamın yazdıklarından, her şeyi bilen, yüksek zevkli eleştirmenlerden biri niye tek kelime söz etmedi yahu?.."
Ya da hiçbir şey düşünmeyin. Keyfinize bakın yahu.. İki saat keyif hakkınız yok mu?. İlle düşünmek mi lazım!. "

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA