Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Boğaziçi'nde harika işler..

Yani, Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü'nün davetlisi olarak ödül törenine katılmak üzere İstanbul Kongre Salonu'nun koridorlarında yürürken, böylesi bir muhteşem işle karşılaşacağımı tahmin etmiyordum.
Bana sorarsanız, dünyanın en güzel, bu ülkenin de en iyi üniversitesinin 60 yıllık bir öğrenci kulübüydü çağıran gerçi, ama yapılan, gençlerin düşündükleri, yaptıkları, tahminlerimin çok ötesindeydi.
Kulüp yöneticileri, Boğaziçi dahil, üniversite gençleri arasında girişimciliğin çok az olduğunu tespit etmişlerdi. Öğrencilerin, hele diplomaları kıymetli referans okullarda okuyanların kafasında hep, marka bir kurumda çalışmak vardı. Oysa cesaret, gençliğin en önde gelen vasıflarından biriydi madem, o zaman gençler, her şeyden önce cesaret isteyen girişimciliğe teşvik edilmeliydi..
İşletme Kulübü, en başta Boğaziçi öğrencileri, yani kendi arkadaşları olmak üzere, tüm üniversiteler arasında bir Girişimcilik Yarışması açtılar. Adını EnterPrize koydular. Geçen ağustos ayında duyurularını yaptılar.. Sonuç beklediklerinden de parlak oldu..
Türkiye'den 32, Kıbrıs ve İtalya'dan birer olmak üzere, 34 kentin 67 üniversitesinden tam 451 girişim projesi EnterPrize'a katıldı. 10 proje finale kaldı.
Benim konuk olduğum günün sabahı, bu 10 finalist, projelerini Büyük Jüri'ye sundular. Bu jüri, Arçelik'ten DenizBank'a kurumlardan, Koç'tan Boğaziçi'ne, üniversitelerden gelen uzmanlardan kuruluydu.
Salona girdiğimde son finalist sunumunu yapıyordu. Elazığ Üniversitesinden Çağlar ve arkadaşları, başta şap, süt sığırlarında görülen ayak, meme ve ağız hastalıklarının baş sebebinin kötü beslenme, kötü koşullarda yaşama olduğunu tespit etmişlerdi. Uğranılan ekonomik kayıp, yurt genelinde milyonlarca dolara ulaşıyordu. Veteriner Fakültesi öğrencileri, Çağlar ve arkadaşları, ağız, meme ve ayaklar dahil, süt sığırını 15 saniye içinde dezenfekte etme, yani temizleme ve mikroplardan arındırma işini yapacak sistemi düşünmüş, planlamış, yapmış, hatta Elazığ'da çalıştırmaya bile başlamışlardı. Müthiş bir iş başarmışlardı. Köy çocuğu olduğum için şapı da bilirim, köylünün çektiklerini de.. İlgiyle dinledim Çağlar'ı..
Sonra büyük jüri toplandı. Oylamalar yapıldı ve sonuçlar açıklandı. Birinciliği Crushmania adlı proje kazandı. Aslında proje demek hatalı.. Benim aklımın ermediği bir internet sosyal ağ projesini oyunlaştırmış, gençler. Geçen mart ayında 25 bin kez ziyaret edilmiş ve 350 bin sayfa gösterime ulaşmış bile..
Çağlar ve arkadaşları, ikinci oldular. Üçüncülüğü kazananların projesi deyim yerinde ise bir tekerlekli iskemle.. Farkı şurda.. Ellerini ve ayaklarını kullanamayan engelliler bu arabayı, beyin dalgaları ile yönetiyorlar. Müthiş bir şey.. Keşke yerim olsaydı da, daha geniş anlatabilsem, diğer yedi finalisti de tanıtabilseydim.
Ne yazık ki yok.. Ve ne yazık ki, üniversitelerin, gençlerin yaptıkları bu muhteşem işleri izlemenin hem de nasıl gazetecilik olduğunu bilen gazete de yok.
Yahu, Üniversite öğrencisi senin potansiyel okurun. Sen sayfalarını kimsenin okumadığı politikaya gömeceğine ve magazin diye, ayni resimleri 40 bin defa basıp milleti kusturacağına, bunları izlesen, bunları haber, bunları magazin, bunları hafta sonu eklerine malzeme yapsan, hem okur, değişik, ilginç bir şey okur, hem de gazeteden üniversitelerde kapışılır..
Ama nerde.. Otur masana.. Koy ajans haberlerini sayfaya.. Bir yığın kimseyi ilgilendirmez "Soru- Cevap" basitliği ve kolaylığıyla da ekleri doldur.. Günümüz gazeteciliği bu, ne yazık ki?.
İşletme Kulübü öğrencileri.. Özürler dileyerek, gelecek yılki yarışmanızın konusunu önerebilir miyim?.
"Türk medyası nasıl kurtulur?.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA